Nefes Al Çürüme Nefes Ver Çürütme

Bir canlının nefes alışı, büyüme ve gelişim ile bir nihayete erer ve bir mevcudiyete, mükemmeliyete tamamlanır. Bir süre sonra ise bu nefeslenmeler, mevcudiyeti muhafaza için devam eder; “ ben hala canlı ve hayattayım” der nefesler ve bozulmamaya direnişler ile ömrünü sürdürür. Mücadeleden yorgun düşen yaşlanır veya hastalanır ki yaşlılık, direniş yorgunluğudur...En nihayetinde sonuna yol alır insan ve yolculuğu tamamlanır.

Can verenin, en belirgin işareti nefeslerimiz ! Nefes alpta vermemek mümkün mü ? Verdikten sonra yerini başka hiç bir şeyle dolduramamak gören gözlere ve sorgulayan zihinlere en büyük ayet değil midir?

İnsan, münferit bir daireden bir silsile halinde önem ve iştiyak derecesine göre; başta kendi hayatı olmak üzere en yakınlarından başlayarak, toplum hayatına can veren yegane ve en önemli unsurdur.

Doğada hiç bir canlı yok ki en azından bir yönüyle insandan daha müthiş bir varlık olmasın ! Mesela insan, bir yırtıcının dişleri kadar keskin dişli değil, bir çıta kadar hızlı değil, bir katır kadar dayanıklı değil, bir ayı kadar güçlü değil.... Ve fakat tüm bunlara rağmen hiç biri insan kadar, kötüye ve iyi yede meyyal değil !
Kurdun gözü yılar insanın dehşetinden; katırı sarp yamaçlara köle eder insanın hırsı ve ayıyı kış uykusunda bile rahat bırakmaz insanın saldırganlığı... İnsan vahşetinden en yırtıcı kuşlar bile korkuya kapılır ki; o insan, bir başka insanı dişlerken gösterir kötülüğün ne demek olduğunu...

Toplum dediğimiz o büyük küme ise tek tek fertlerden ve o fertlerin bir araya geldiği aile, evlilik, komşuluk , mahalle vesaire kaza, iller eliyle teşekkül eden bir başka canlı organizma değil midir ?
Elbette toplum o canlardan ibaret ! Toplum, canlardan ibaret olmakla beraber asıl teşekkülü, iyiye ve kötüye meyyal onca insanın bir arada ve huzurla bulunması ve aynı yöne, benzer gelecek kaygıları ve estetik algılarıyla yönelmesidir.

Çürüme ile güncemize gelen şey ise tam bu noktada başlar; parçadan bütüne tarif olunurken...
Zira insan, bütün dediğimiz o toplumun bir parçası olarak bozulmaya girmiş ise bu zamanla ve ne yazık ki toplumda yozlaşmaya ve çürümeye kapı açacaktı, maalesef açmıştır da !

Türkler hakkın da bir çok tarihi ve ünlü şahsiyetin sözleri birçoğumuzun malumudur. Hemen hepsinde ortak veya benzerlik gösteren düşünce, Türklerin devletli olmaları, özgür olmaları ve mücadele azminde olmaları yer alır. Bir de aile kavramında belirgin hassasiyetleri, bağlılık ve dayanışma duyguları, misafirperver oluşları anlatılır...

İstanbul Teknik Üniversitesinde öğretim görevlisi bir arkadaşım son yedi senesini Japonya’da geçirdi ve orda Japon bir hanımla evlilik yaptı. Türk-Japon dostluk girişimlerinde aktif roller üstlenen arkadaşımın aktarımıyla, Japonların, bugünün Türklerinde gördüğü son yirmi yıldaki değişim çok acıdır...
Anlatıdan kısa bir bölümle Japonların Türklere bakışı özetle şöyle olmuş. “ Türkler, hiç anlam veremeyeceğimiz ölçüde yabancılara karşı güler yüzlüler ve her daim huzur telkin eden sıcak insanlar. Anadolu gezilerinde gördük ki bizleri rahat ettirmek için kendi yatağını verip kendileri yer döşeğinde uyurlar; evlerine ancak bayram ve özel günlerde evlerine giren et yemeklerini; bize hem de önümüze çevirerek sunarlar fakat tüm bu insanların trafikte daha beş saniye bile geçmeden kornalara yüklenen, yol verme tartışmalarından yok yere bir sabırsızlıkla insan öldüren o insanlara dönüştüğünü görmek dehşete düşürüyor...“
Bu ve benzeri dışardan gören tespitleri uzun ve dehşetli bir şekilde gidiyor maalesef ama bu kadarı bile düşünen vicdan sahiplerine yetecektir diye düşünüyorum.

Ne oldu bize ?
Nedir bu bir tarafta son mutlu öyküsünü üç yüzyıl öncesinde bir zaferle hatırlayanlar ile diğer tarafta nice mutluluğunu sadece bağımsızlık mücadelesi, kurtuluş ve kuruluşun kutlu günlerine özlemle geçiren bizlerin halleri ? Oysaki biz bugünün insanları o güzel geçmişi ve geçmişte ki güzelleri vefa ile anmaktan daha ziyade onlara yaraşır bir vefa ile yaşatmamız gerekirdi, yazık her işimiz bozulmuş ve tüketmekte sınır tanımayan hırslarımız, bugünlerde bir şey koyamadığı gibi geçmişe dil uzanarak bugünün kötülüğüne razı etme çabasında bir acziyetle düne ve dündekilere saldırmakla tatmin olma, çıkış aramaya koyulmuştur...

Cemil Meriç rahmetli der ki “ hayat herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya”

Ey insan,

Düşün ve gör !
Huzurevleri var içinde huzur yok; ana okulları var içinde ana yok bu ne yaman çelişki...

Düşün ve duy !
Karanlık gecelerde yastığa gömüldüğün vicdanınla sen, güne ağaran dertleriyle işkence gören, şiddete maruz kalan kadın ve çocuklara uzanmasın dillerin; sömürme ve aldatma !

Düşün ve söyle !
iyi olabilmenin kudretini gösterenler hangi kötülüğün üstüne gitmediler de eğlendiler ?

Düşün ve ağla !
sen, sessiz ve eylemsiz kaldıkça çökecek karanlığın gölgesi ve seni güneşi üzerinden kaçıranlar ile anacak senden sonrakiler...

Düşün ve anla !
Aldığın nefesin bir emanet ve emanete hıyanet en zelil, en alçak suç !

Çürüme ve çürütme ,
Nefesi ol hakikatin, nefesi ol insanlığın, eşinin ve evladının, nefesi ol komşunun ve dostlarının ve nefesi ol kimsesizlerin ve mazlumların
ve bir asude vuslat ile özüne; insanlığa dön ,nefesi ol toplumun ey can !

Nefes al çürüme , nefes ver çürütme !

08 Kasım 2020 5-6 dakika 7 denemesi var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (3)
  • 3 yıl önce

    Kaç kişi anlayıp uygulayabilir ki yazdıklarınızı Neva her şeyin dini imanı para olmuşken bencillik almış yürümüşken vicdan denen olgu yitirilmişken ülkede kaç kişi düşünecek kendinden başkalarını :((

  • 3 yıl önce

    Niceliğin gölgesi düşmesin ufkumuza... Bir sen bir ben derken bir de O çıka gelir bir gün ! Bizi tek tek sayabilirler bir sen I. bir ben II. birde O III. deyip üç nefese varmadan bitebilir izlerimiz... Ama bir de şöyle düşünsek mesela, o üç ayrı ferdi bir düzleme koysak ve aynı yöne bakan gönüller ile yazsak o üç insan, yüz on bir kuvvetinde bir can olabilir pekala... 111 :) Umut bir söylenceyse söndürür; oysa bazen sadece bir durma biçimi bile olabilir ve çok sesli bir eylem umut olabilecektir. Sevgiler, 111 can :)

  • 3 yıl önce

    Hep gönlümüz o yönde elbet Neva hep :)