Okumuşlar

Okumuşlardan çektik en çok. Evet canımıza okudular onlar, okudukça biz gene onlara dua okuduk, sesizdik. Neden mi her işimizde danıştığımız her dedimizin çaresi olacak diye göndermiştik mektebe. Ama onlar geri geldiklerinde onlar değildi sanki onlar biz değildi onlar okunmuş okumuşlardı.

Peki onları okuyan, onların tüm yönlerini bilip kendi bildiğince dokuyan eller kimindi. Bizim değil mi bizim kendi evlatlarımız bizim yetiştirdiğimiz çocuklar bir zaman sonra karşımıza karşılığı olmayan bir çekle gelmekteler. Ve tahsil edildiğinde bu çek, çok az şeye karşılık.

Biraz kapalı biraz açık kim bunlar anlat artık. Siz hiç haber izlemezmisiniz, hiç hasta olmadınız mı. Haberleri izleyin ne duyarsınız. Daha yeni bizim okumuşlarımız mektubu yeniden keşfettiler. Aralarında artık mektupla haberleşiyorlar. İletişim çağında nostalji yapıyorlar. Efendim bu siyaset tamam. işte sana bir okumuşluk örneği. Çözüm ne kadar eslastik değil mi uzat uzatbildiğin kadar. Nereye kadar bu uzatma emekli olunca başkasına devrederler nasılsa.

Evet daha geçen hızlı treni buldular. Ama hala demiryoluna bir yatırım yok. Neden çünkü karayoluyla daha çok kişiye ekmek çıkıyor. Daha fazla okumuş istihdam ediliyor. Biz okumuşlarımız en güzel yolları yaparlar. Boğaz köprüsü inşa edilmeli neden birçok boğaz var doyacak ondan. Ne kadar ihtiyaç çok bu
şehire üç değil üç yüz boğaz bile az gelir.

Resmi dairelere işin düşmesin, ne de hapse düş. Bir sürü prosedürle canına okurlar, kim mi yukarı bak..
E devlet diye bir şey yapmışlar güya. Hadi canım sende bu sadece halka hizmet eden devletin e'sini bırakmışlar gerisi yok.

Osmanlıda bürokratık bir elit vardı. Cumhuriyet bunu Osmanlıdan miras aldı. Tabi padişahın ruhuda parti liderlerine geçti. Gel zaman git zaman bu bürokratik çark öyle bir hal aldı ki devlet bile artık neyin ne işe yaradığını anlayamaz, kimi neyle görevlendirdiğini bilemez duruma geldi. Ortada her işle ilgili kurumlar var fakat ellerindeki imkanlara göre işi yapan, çok az kurum var. Neden bu kadar çoklar peki işte cevap yukarı bak onlar okumuşlar, sen aşağıdasın ondan.

Avrupada acaba devletin verdiği aynı hizmet için kaç tane eleman çalıştırılıyor, yada aynı hizmeti halka vermek için Avrupada devlet kaç para ödüyor. Gerçekten araştırılsa bence işte gelişmenin sırrı çözülür. Karşılıksız çek diyorum ya işte bu.

Bizim okumuşlarımızdan en gözönünde olanlar mesela köşe yazarları var. Bunların konuyu genelde ele alışı nasıldır. Bir dikkatlı inceleyin adam sadece günü kurtarmanın peşinde. E canım ne yapsın milletin derdi ona ne o işi gazeteyi okuyan insan sayısını artırmak yani daha çok para kazandırmak. Onun yoluda işte eften püften şeyleri yazmak. Daha dün Ahmet Hakan'ın yazısı vardı neden bahsediyordu bir mafya benzetmesini diğer köşe yazarlarına uyarlıyor. Peki sen bu okumuştan ne beklersin ki diyeceksiniz. Zor bir soru bunlar iktidarın yada genel anlamda güçlünün sesi durumundalar. İçlerinde iyi gazeteciler yok değil vardır ama onlarda arada kaynayıp gidiyor.

Okumuşların bir sivil olanları var ki onlar daha bir cenap halk üzerinde. Bir sürü dernek, sendika var hepside aidat peşinde. Okumuşlar ve kendilerini besleyecek bir yer edinmişler hepsi bu.

Okumak iyidir. Fakat bir yer edinip yıllar yılı o makamın nimetinden faydalanarak halkın sırtından geçinmek okumak değildir. Böylesi az mı çok mu bilinmez fakat gerçekten bu milletin, dahası tüm insanların okuduklarını anlayan anlatan değer üreten bir elit okumuş kültürlü kesime ihtiyacı var.

09 Ekim 2009 3-4 dakika 14 denemesi var.
Yorumlar