Ölmüşüz Ağlayanımız Yok!

Halkımız, siyasilerimiz ve sahte aydınlarımız, Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem ve ucube heykel ile uğraşıp dururken, şahane medyamız da bu "cambaza bak, cambaza" oyununa bilerek veya bilmeyerek canla başla hizmet ederken birkaç vatansever, insansever gerçek aydınımız 2006 yılında kabul edilen, beş yıllık geçiş dönemi 2011 ekiminde sona erip, yürürlüğe girecek olan "PATENTLİ TOHUMLA ÜRETİM YAPILMASI ZORUNLULUĞU KANUNU" nun tehlikeleri üzerine dikkat çekmek için umutsuzca çabalıyorlar.

Çünkü, bu tarihten itibaren bizim sağlıklı, yerli tohumlarımızla yapılan üretim sonucu elde edilecek ürünlerin ticareti yani alım, satımı yasaklanıyor,Ticari, tarımsal üretimin patentli, yani yabancı kaynaklı, GDO lu, sağlıksız ve kısır(bir kere ürün veren, tekrar tohum olarak kullanılamayan) tohumlarla yapılması zorunluluğu getiriliyor.

Yerli tohumlarla yapılan üretimin satıldığı tespit edilirse, çiftçi 10.000 TL. ceza ödeyecek. İkinci kez yakalandığında ise ürünü yakılacak.

Bu, tohum üreticisi büyük emperyalist ülkelerin dayatması sonucu oluşacak çok kötü bir durum. Yerli ve sağlıklı tohumlarımızı yavaş, yavaş yok edip, kendi ürettikleri genleriyle oynanmış zehirli tohumlarını siyasi ve ekonomik amaçları uğruna, metazori bize satacak, yerli ve sağlıklı tohumlarımızı yok edip, bizi en tehlikeli bir şekilde midemiz ve sağlığımızdan kendilerine bağımlı bir duruma getirecekler. İşte küreselleşmenin üstü örtülmeye çalışılan
korkunç bir ayağı daha.

Bu arada özellikle İsrail'den gelen turistler, özellikle Karadenizin yaylalarından tohum ve bitki kaçırıyorlarmış. Bu gerçek uzun zamandır biliniyor. Pekçok bitki ve tohumumuz bu yollardan yıllardır
yurt dışına kaçırılmadı mı?

Bu tohumların genlerini değiştirip sonra bize satmıyorlar mı? İsrail'den, AB den, ABD den ithal ettiğimiz tohumları düşünsenize.

Zaten artık sadece ücra dağ köylerimizde kalan son birkaç çeşit yerli tohumumuz da uygulamaya başlanılacak söz konusu kanunla tamamen yok edilecek.

Tarımda ve tohumda tamamen dışa bağimlı hale geleceğiz. Yani bir çeşit sömürgelik hali.

Mısır, soya vb. tarımsal ürünlerin tohumlarını GDO lu hale getiren şeytan şirket lakaplı AB şirketi şimdi de buğday tohumlarını GDO lu yapmak için çalışmalar yapıyormuş. Korkarım kısa zamanda bu amacına da ulaşacak.

Geleceğin yükselen değerlerinin organik tarım ürünleri ve temiz içecek su olduğu bilinirken, 1960 lı yıllarda bu açılardan kendi, kendine yetebilen yedi ülkeden biri olan ülkemiz uygulanan yanlış ve dış kaynaklı politikalar yüzünden şimdi, buğdayını ve etini bile dışarıdan alır duruma düşürüldü. Çiftçi borç içinde, hayvancılıkla geçinen Kars'da hayvancılığın öldüğü gerçeğinin sorgulanması gerekirken, bir sanat eserinin ucubeliği tartışılıyor. Din üzerinden halk ayakta uyutuluyor. Basireti bağlanıyor.

ABD ve AB ülkelerinde tarıma Türkiye'nin yaklaşık yirmi katı teşvikler verilirken, bu ülkelerin tarım ürünleri satış fiyatlarıyla yarışamayan yerli üretim ölüyor.

Geçtiğimiz hafta iki büyük yerli et üreticisi, kırmızı et üretiminden çekildiğini açıkladı.

Özellikle kırmızı et fiyatları çok yüksek olduğundan, yeterince protein alamayan toplumun zeka düzeyi giderek tehlikeli bir şekilde düşüyor. Geleceğimiz olan çocuklarımız et yiyemiyorlar. Pekçok insanımız kurban bayramından, kurban bayramına et yiyebiliyor.

ABD de yıllık kırmızı et tüketimi 90 kğ, AB de 70-80 kğ iken, biz de ise yalnızca 8-10 kğ.

1990 yılından itibaren yıllık nüfusumuz % 26 oranında artarken, hayvan sayımız % 34 azalıyor.

Küçük çiftçi ve hayvancılar yeterince desteklenmiyor.

Çiftçiye kredi vermesi için kurulan Ziraat Bankası görevini layıkıyla yapmayınca, çiftçi yabancı sermayeli bankaların eline düşüyor ve toprağını bunlara ipotek etmek zorunda kalıyor.

Et ithalatı serbest bırakılarak zengin edilen ithalatçı firmalara karşılık, küçük üreticiye neden? uygun canlı hayvan ithal edilip veya üretilip dağıtılmıyor? Bu gidişle ülkemiz koşullarına uygun yerli hayvan türlerimiz de yokedilip, yerine GDO lu yemlerle beslenen, deli dana gibi tehlikeli hastalıkları genlerinde taşıyan yaşlı inekler dolacak.

Üstelik bu etleri ucuz, ucuz Et ve Balık kurumundan alan marketler, yerli et fiyatına satıyorlar. neden? önlemler alınmıyor.

Her ne kadar seçim ekonomisi uygulamadıklarını söyleseler de uygulamalar bunun tam tersini söylemiyorlar mı?

Kısaca, gerçekte ekonomik açıdan çok kötü yönetiliyoruz.

Özellikle çocuklarımız için çok üzülüyorum.

20 Ocak 2011 4-5 dakika 138 denemesi var.
Yorumlar