Ölümsüz Ozanlar Kulübü

Eski bir film vardı. Amerikan yapımı olan filmde özel bir lisenin bazı öğrencileri bir hocanın defterini karıştırırken bir yazı görürler. Ölü ozanlar derneği. Bu da tabi liseli gençlerin ilgisini çeker ve hep birlikte kimsenin bilmediği okul dışında bir yerde gizlice buluşup birbirlerine şiir okurlar. Çünkü eski ölü ozanlar derneği üyeleri de bu şekilde şiir okuyorlarmış. Kimsenin tam olarak bilmediği bir dernek. Gizli. Sadece birkaç şiir severin yaptığı bir uygulama. Tabi filmin akışı içinde farklı olaylar da cereyan etmektedir. Benim niyetim size filmin reklamını yapmak değil elbet. Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere ölü ozan değil, ölümsüz ozanlardan bahsedeceğiz. Eski bir hocam şöyle derdi; ölümsüz olmak için yazmak gerekir. Çünkü söz uçar gider fakat yazı kalıcıdır. Senin dünya ya bıraktığın bir katkıdır. Bu iyi yönde de olabilir kötü yönde de. Bir gerçek var ki oda yazmanın insanı ölümsüzleştirdiği. Diyelim bir gün bu dünyadaki zamanınız doldu ve öbür aleme iltica eylediniz. Sizi bilen veya hatırlayan kaç kişi vardır ya da soruyu şöyle soralım; kaç kişi sizi hep hatırlayacaktır? Belli bir süre sonra kimse hatırlamaz. Sadece anılarda kalırız. Bir durup düşünelim. Şu an hayatta olmayıp da tanıdığımız kaç yazar var. Edebiyat severler uzun bir isim listesi sayabilirler. Sanırım ne demek istediğimi anladınız dostlar. Bir Virginia Woolf gibi bir Agatta Cristina gibi ya da bir Tolstoy gibi bunların sayısını artırmak mümkün. Ya da bir Yaşar Kemal, bir Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Rauf v.b. tabi eski şair ya da yazar çok ama bunun gibi birçok yazar adını tarihine yazmayı başarmıştır. Evet bedenleri çoktan çürümüştür muhtemelen, ama isimleri kıyamete kadar yaşayacak bu tür yazarlar, ölümsüzlüğün şerbetini yudumlamışlardır. Bence önemli olan ölü bir ozan olmak değil, önemli olan ölümsüz bir ozan olabilmektir. Bütün yazar ve şair dostlarım sanırım benimle hemfikirsiniz. Günümüzde yazar ve şair çok. Kitap çıkarıpta ünlü olmak isteyen de çok. Edebi bir eser ortaya dökerken önemli olan çok tanınmak değil bence, önemli olan yazar ve şairler; yazmayı sevdikleri ve yazmanın huzur veren iklimi olduğu için yazmalıdırlar. Bir gün gelir sizin yazdıklarınız da ünlü olur belki. Gerçek değerini bulur. Önemli olan bir seferlik bestseller listesine girmek deği, sürekli Longseller listesinde kalabilmektir. Az fakat sürekli okunan yazar olmak gerçek ölümsüzlüğün formülüdür. Onu da değerlerinden ödün vermeden yazan yazarlar başaracaktır.
Unutmayın, yazmak ölümsüz olmaktır.

29 Ekim 2010 2-3 dakika 6 denemesi var.
Yorumlar