Ölümü Aramak

Ölümü değil, ölümsüzlüğü aradı karşısındakinin fersiz gözlerinde.Sonra gülmeye başladı ölümün sessizliğine inat sesli kahkahalarla.Birden tepinmeye başladı cansızlığı canlandırmak istercesine karşısındakinin etrafında.Ve bir alkış tuttu ölüme mi ölümsüzlüğe mi belli olmayan...Eğildi,oturdu karşısına ve sarstı cansızlığı.Gözlerine baktı-cansızlığın değil,kendi gözlerine aynadan yansıyan-.Anlamadı bir müddet ve ağlamaya başladı birden (12.11.08)
Hıçkırıkları son bulunca tekrar baktı aynaya..Göz yuvalarına saklanmış kuytu karanlığı izledi,izledi ve sandı ki bu karanlığa doğru çekiliyor bedeni..Kendi benliğinde kayboldu bir an; ama bu kayboluş korkutmadı onu.Aksine, yanıbaşında duran cansızlıktan bir parça uzaklaşabildiği için memnun bile oldu.Bir an, bu anın memnuniyetini yaşadı.Sonra yumdu gözlerini ve tekrar açtığında aynadan yansıyan kendi suretine değil de, yanındakı soğumuş vücudun aksine baktı.Sonra garip bir merak sardı içini ve titreyen elleri yanındakinin gözlerine uzandı.Açtı gözleri ve bakmaya başladı gözbebeklerini delercesine.Baktı, baktı ve nihayet aradığını bulamayacağına kanaat getirince çekti ellerini ve kapandı cesedin gözleri yeniden.Ve yine karşısındaki aynada kendi hözlerine bakmaya koyuldu.Bir süre böyle baktıktan sonra, aynanın önündeki kırmızı gölete ilişti bakışları.Ve bu sefer oraya yöneldi dikkati.Kırmızının içinde başka şeyler de görmek istiyor gibiydi bakışlarındakı sorgulayıcılık..Sanki aradığı birşey vardı da-inadına ondan saklanan- işte onu şimdi de pıhtılaşan kırmızılıkta arıyordu.aradığını bakışlarıyla bulamayacağına ikna olmuş da farklı yöntemler denemeye karar vermiş gibi ayağa kalktı birden ve göletin yanına gitti.Birazdan yapacağı şeyin vermiş olduğu tiksintiden midir; yoksa avuclarındakı beyazlıktan hazmetmediğinden midir bilinmez, yüzü ekşidi.Boğazında binlerce düğüm varmış gibi yutkundu ve ellerini pıhtılaşan gölete daldırdı.Var gücüyle karıştırmaya başladı ve en nıhayetinde güçten düşüp de nefes nefese kalınca çıkardı ellerini.Aradığını bulmuş olmanın kapladığı sevinçle aydınlandı yüzü ve gülümsedi.Yavaş yavaş bu gülümseyiş yüzüne yayıldı ve sonra derin diyah gözlerine...

Ellerinde kırmızı, gözlerinde siyahla kahkaha atmaya başladı.Çılgınca kakahalar..Kahkahaları kesilip de yeniden sessizliğe bürününce ortalık, tekrar cesetleşen bedenin yanına gitti..Ellerindeki kurumuş kırmızıyı gösterdi ona, birkac kez sarstı ve sanki gerceği yeni farketmişcesine büyüdü gözbebekleri..Büyüdü büyüdü de , sanki daha da derinleşti gözlerindeki siyahlık..Derinleşti de, o da bu derinlikte yitip gitti.Sanki gözlerinden dökülen yaşlarla bir ırmak oluştu da , o da bu ırmakta sandal bulamayıp boğuldu gitti.Ve en sonunda boğulan bedeni cesetleşti de adı sanı bilinmez kıyılara vurdu..

Kıyıları sevmese de, cansızlığı sevdi ve canlanmak istemedi karanlığın gebe kaldığı yeni güne..

31.03.09/22:30

11 Haziran 2010 2-3 dakika 5 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar