Özlemeye Özlem

Özlemek nedir diye düşündüm geçen gün.Hepimizin zaman zaman yaşadığı,yoğunluğu kişiye göre değişen bir duygudur aslında özlem.Dilime şairin şu dizeleri takıldı derken;

?Özlemekten yorulmuşum kapında durdur beni
Ucu sana dek ulaşan bin zincire vur beni
Beni çöllerden sorma ki sonra mecnun yerinir
Aşksızlıktan taş kesilmiş şehirlere sor beni?(M.İslamoğlu)

Şiirin büyüsüne kapılıp,farklı alemlere cevelan ederken,?özlem?i tanımlamaya çalıştım kendimce: Geçmişte yaşanılan ve iz bırakan duygulara karşı bir hasretlik duygusu mu yoksa hayal edilen ve sahip olmak istenilenlere karşı kavuşabilme duygusu mu? Hangisine özlem demeliyiz acaba? Gerçi ne önemi var diyeceksiniz biliyorum. Fakat çok farklı iki durumu da ?özlem?le tanımlıyoruz nedense. Özlem; bazen közlenmiş duygularımızı alevleyecek bir ateş oluveriyor, bazen de küllenmiş hatıraların üzerine birkaç damla su.

İnsanı bir anda çocukluğuna götürüyor;
Sokaklardan yaldızlı sigara kağıtlarını toplayıp bunlarla hediye kazanma hayallerine ( meğer o zamanlar ne kadar çok sigara içen varmış ve sigara paketleri de ne yazık ki yerlere atılıyormuş)

Okul bahçesinde ki yaşlı amcadan alıç almak için sıraya girişimize...
Annelerimizin ev gezmeleri için ?eğer bir maniniz yoksa bugün annem size gelecek teyze? demek suretiyle yaptığımız ulaklık görevine özlem duymamak mümkün mü?
Ya da tek kanallı televizyonların olduğu günlerde cumartesi akşamlarına, ki önce çok kaliteli bir müzik eğlence programı , ardından genellikle gözyaşıyla noktalanan Türk Sinemasına özlem duymamak mümkün mü?
Ya da çektirirken her rengi yakıştırabildiğimiz ama sadece siyah - beyazı gözüken fotoğraflarımıza özlem duymamak mümkün mü?
Ya da her numaranın üzerindeki küçük yuvarlaklara parmağımızın ucunu değirip özenle çevirdiğimiz o güzelim telefonlara özlem duymamak mümkün mü?...
Ya da ayaklarımızı yerden kessin diye yıllarca para biriktirip nihayet sahip olduğumuz, komşularımızın küçük hediyelerle hayırlı olsuna geldikleri Hacı Muratlara özlem duymamak mümkün mü?
Daha neler neler var geçmişte yaşadığımız ve bizde iz bırakan gerçekten özlem duyulan kim bilir...
Ancak bazen ?özlem? insanın içini de acıtıyor galiba : hiç tanımadığı anneye veya babaya özlem...
Bir türlü sahip olunamayan sıcacık bir yuvaya özlem...
Kimseye muhtaç olmama adına zengin olmaya özlem....
Özgürlüğe özlem, sağlığa özlem, çocuğa özlem ve bekli de en önemlisi sevgiye özlem...

Umarım ki özlemlerimiz bizleri geçmişe götürüp yüzümüzde tatlı bir tebessüm bırakırken yaşadığımız andan haz almamıza vesile kılsın. Çünkü bugünümüz gelecekte özlem duyduğumuz nadide zaman dilimleri olacaktır.

02 Haziran 2009 2-3 dakika 6 denemesi var.
Yorumlar