Rüzgar
Bir rüzgar esiyor, daldaki yaprakları savuruyor. Defalarca esen rüzgar, sadece ağacın dallarını savurabilirken derken bir tanesi dalından kopuyor. Yaşam kaynağından kopmayı hiç istemese de daha fazla rüzgarın şiddetine dayanamıyor ve kopuyor dalından. Bir süre havada savrulan yaprak, sonunda yere, toprağa kavuşuyor. İstemese de kavuşuyor.
Esen rüzgar, dalından koparmak yetmemiş gibi kurutuyor yaprağı. Bu sefer de ölüyor yaprak. İçindeki can, rüzgar estikçe ölüyor ve sonunda yaprak kuruyor. Dalından kopan, ölen yaprak hala esen rüzgarla birlikte oradan oraya savruluyor. Kimi zamanda üstüne basılıyor ve kırılıyor, parçalara ayrılıyor.
Bizim yaşamlarımız da aynı değil mi zaten? Bir yaprak gibi dalımızdan, yaşam kaynağımızdan koparılıyoruz. Koparılmak yetmiyormuş gibi içimizdeki yaşamı bile alabiliyorlar. Onunla da yetinmeyip, üstümüze basıyorlar, paramparça ediyorlar bizi. Yaprağın kaderi belki bu ama bizim kaderimiz böyle olmamalı. Çünkü yapraklar her ilkbaharda yeniden dallarında açabiliyorlar ama ya biz? Bizim ilkbaharımız her sene olmuyor. Her sene ilkbaharlar bize uğramıyorlar.
Bir yaprak kadar şanslı olamazken onun kaderini yaşamak pekte adil değil bu hayatta. Doğanın bir adaleti var ama insanların yok.
21.11.2009
18:50-19:12
Doğanın bir adaleti var ama insanların yok...
insanlar adaletsizliği doğadan öğrenmişlerdir; fikrimce..
Doğanın bir adaleti var ama insanların yok. dünya bir şekilde dönmek zorunda adalet ve adaletsizlik olmak zorunda...