Sade Bir Yaşam O kadar Güzel ki

Bu gün için fakir ya da orta gelir grubuna sahip bir insan olabilirsiniz. Sade bir yaşam sürüyorsunuz haliyle. Çok lüks evlerde oturmuyorsunuz, çok muhteşem arabalara binemiyorsunuz. Çok da önemli değil çok lüks bir ev de oturmak ve çok fazla gelir sahibi olmak. Namerde muhtaç olmayalım da keşke o da yeter. Bu gün varlık içinde yüzenlerde gün gelip ölecek siz de günü gelince öleceksiniz. Allah'ın mükemmel adaletinin ortaya çıktığı bir alan ölüm. Bakıyorum o televizyonda ki magazin programlarına çıkan ünlülere, onlara zerre kadar imrenmediğim gibi, kendime dua da ediyorum zaman zaman ''Allah'ım bana böyle bir hayat nasip etmedin, bundan sonrada etme asla diye.''







İnsanın elinin emeğini, alnının terini ağız tadı ile yemesi kadar güzel ve insanı mutlu edebilen başka bir şey var mı hayatta? Tiriliyonlarınız olsa ne yazar? Takip etmişsinizdir mutlaka eski zenginlerimizden birinin ölünce cesedini bile çaldılar, adamı mezarda bile rahat bırakmadılar. Ne yapayım öyle zenginliği, öldükten sonra bedenimi de ruhumu da rahat bırakmayacaklar ise...







Bakın çevrenizde bir anda ünlü olanlara, her ne hikmetse çoğu korumasız gezemiyor arkadaşların. Tut bir de onlara maaş ver. Hasmın seni mutlaka öteki tarafa götürmek istese götürür çok zor engellersin bunu. Ha, yolda yürürken yanına sıra dışı adamlar da yaklaşmasın diyorsan eğer, zaten sen halktan kopmuş bir sanatçısın demektir.







Bilmem kimin havuzlu evi varmış. Bana ne ve de size ne. Çok canınız istiyorsa üç kuruş verir bir havuza gidersiniz bir kaç saatliğine. Onlar yetmiş liralık peynir yer, ben de on beş liralık peynir yerim sonuçta ikimizin midesi de beyine aynı doydu sinyallerini göndermiyor mu, ne farkı var?







Bazen belgesellerde rastlıyorum Afrika'da ki kabilelerin üstünde başında hiç bir şey olmayan, bizim yamyam dediğimiz ama bana göre birçok insandan daha insan olan vatandaşlara. En azından yaşamak için yemek zorunda olan yemek için yaşamayan insanlar. Hani derler ya ''Dünya yansa içinde bir tutam otu yanmaz.'' o derece bir hayat sürüyorlar. Her şey doğal yiyip içtikleri ve soludukları hava da dâhil. Soruyorum size şimdi, o atom bombasını yapıp insanlara atarak yüz binlerin ölümüne neden olan devletler ve onları yöneten insanlar Afrika'da ki bu insanlardan daha canavar daha gayri insani değil mi, ne dersiniz?







Bazen, şimdilik sade vatandaş konumunda olan arkadaşlarımla konuşuyorum dertleşiyorum. Benim yıllar önce bıraktığım şans oyunlarına hasbel kader devam ediyorlar. Soruyorum zaman zaman ''Ne yapacaksın oğlum o kadar milyonlarca parayı sana çıksa?'' Hemen hemen çoğunun verdiği cevap birbirine benziyor. ''Ağabey önce doğru lüks bir otele, sonra yanıma iki üç hatun gelsin rakılar, şampanyalar, lüks bir ev alırım, bir de son model Mercedes, ha bu arada eşime dostuma da azıcık yardım yaparım tabi kıyısından köşesinden, sana da tabi ağabey.'' Ohh ne ala hiç kazandığı parayı hayır işlerine harcarım diyeni görmedim hemen ev alıyorlar, araba alıyorlar, dost tutuyorlar arkadaşlar.







Ben Türkiye'nin sayılı zenginlerinden olacağım, herkes beni tanıyacak diye bir derdi olmamalı insanın. Çook zengin olup kimsenin mal varlığını bilmediği ve bir o kadarda sade, mütevazı hayat yaşayan o kadar çok insan var ki. Helal olsun onlara diğer insanlara da güçleri nispetinde yardım ellerini uzatıyorlar ve bunun da reklamını sağda solda yapmıyorlarsa eğer. Ne demiş büyük mutasavvıf, gönül adamı Yunus Emre ''Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi, mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan.'' Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...

21 Mayıs 2014 3-4 dakika 1375 denemesi var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (7)
  • 10 yıl önce

    Ahmet bey, güzel yazmışsınız.. Emeğiniz boşa gitmez emin olun..:-)Selamlar..

  • 10 yıl önce

    "Onlar yetmiş liralık peynir yer, ben de on beş liralık peynir yerim sonuçta ikimizin midesi de beyine aynı doydu sinyallerini göndermiyor mu, ne farkı var?"

    Çok yerinde bir tespit bu.

    Yazınızı baştan sona tebessümle okudum. Benim gibi genç arkadaşların okuması gereken bir yazı olmuş. Diğer birkaç yazınızı da okudum. Tam bir sohbet havası içinde okuyucuyu kucaklayan bir kaleminiz var. Bu da sarıp sarmalıyor bizi okurken. Kaleminiz solmasın.

  • 10 yıl önce

    ...hani denir ya azıcık aşım, dertsiz başım...

    Üstadım, kaleminize sağlık, yine gerçeğin ta kendisi satırlar

    Selam,saygımla

  • 10 yıl önce

    👍 Ahmet Bey, o kadar güzel ve yerinde tespitler yapmışsınız ki...Evet! Hepimizin gideceği makam hiçlik makamı...İki adam yan yana oturuyorlarmış,biri üniversite de asistan bir genç diğeri ise orta yaşlı sade vatandaş...Asistan genç sormuş; ne iş yapıyorsunuz beyfendi? Sade vatandaşın cevabı; hiç Sade vatandaş gence sormuş,sen ne iş yapıyorsun? Ben falanca üniversitenin filanca bölümünde asistanım demiş Sade vatandaş tekrar sormuş ondan sonra ne olacaksın? Yardımcı doçent, ondan sonra doçent sonra profesör sonra ordinalyüs sonra hiiiççç demişş genç vatandaş sade vatandaş cevabı yapıştırmış, ben de başından hiçtim...

    Selam ve saygılarımla

  • 10 yıl önce

    Ahmet hocam,yürekten teşekkürler ediyorum böylesi bir konuya ışık tutmuşsunuz. Bahsettiğiniz üzere bazen belgesellerde izleyince benzi siyah çocukların o halleri,insanlığımızı gözden geçiriyordum bende ve dahası bir sürü düşünce.. Duygularıma ışık tutan dizelerinize tebrikler. Selam ve muhabbetle...