Sadece Kendi Gözümüzle Değil , Başkalarının Gözüyle de Bakmak Lazımdır

Hayata nasıl bakmalı ?

Belagat bir söz, dolayısıyla konuşma sanatıdır.
Pek çok çelişki, çarpıklık ve karmaşık olaylar belagatın sergilendiği fıkralarla çok daha kısa ve özlü şekilde insan belleklerine nakşedilebilir.
İçinde mutluluk ve üzüntüler yaşadığımız şu geçici dünya hayatına biraz da fıkralık anlarla değerlendirmeler yaparak yaklaşmakta yarar vardır kanısındayım.
Bu yüzden hayata bakışa, asitlerle bazları ayıran turnusol kağıdı etkisinde bir ayıraç gibi anlam yükleyen aşağıdaki fıkrayı dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Fıkramıza şu adı verebiliriz:
(Amerika' da ünlü bir avukatın kaybettiği tek dava...)
Ünlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu . Futbolcu yakalanmştı.
Ama karısının cesedi ortada yoktu. Duruşma Amerikan filmlerindeki gibiydi.
Futbolcu sanık sandalyesinde oturuyordu.
Kucak dolusu parayla tuttuğu avukatı , kırk dereden su getirerek, jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu.
'´Sayın jüri üyeleri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum.
Buna az sonra sizler de inanacaksınız.
Neden mi?
Bakın, şimdi 1´ den 10´ a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü
iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek...

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10...´' Bütün jüri kapıya döndü. Fakat kimse kapıdan içeriye girmedi.
Avukat bir savunma dahisiydi , sonunda öldürücü hamlesini yaptı:
'´Bakın, siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz.
Çünkü hepiniz içeri girecek diye kapıya baktınız.
İşte kararı buna göre vermenizi talep ediyorum.´'
Jüri, ünlü futbolcuyu suçlu bulduğunu bildirdi ve dava bu şekilde sonuçlandı.
Mahkeme çıkışında meşhur avukat , bayan jüri başkanına yaklaştı:
'´10´ a kadar saydığımda siz de diğer üyeler gibi kapıya bakmıştınız.
Neden böyle bir karara imza attınız?´'
'´Doğru´ dedi jüri başkanı ;
'´Ben de kapıya baktım, ama müvekkiliniz kapıya bakmıyordu !.. ´'

BU FIKRADAN ÇIKARILACAK SONUÇ MU:
Hemen belirteyim ki, fıkramızın yek pare, somut, güncel bir olayla doğrudan veya dolaylı, uzaktan yahut yakından zinhar bir ilgisi yoktur.
Sadece demek isteriz ki, en iyi analist herkes bir noktaya bakarken, o noktaya yönelen bakışları izleyen kişidir...
Buna ek olarak diyebiliriz ki, müvekkilini inandıramayan avukatlardan mahkemeyi veya jüriyi ikna kabiliyeti beklenemez!...

Yukarıda zikrettiğim oldukça anlamlı olan bu anonim fıkrayı tabiatiyle ilk defa kimin, neden dolayı, neyi telmihen ifade etmek istediği sarahaten bilinmiyor ...
Ancak yok ettikleri değer ve kişilerin ardından , hemen çıkıp geleceklermişçesine, belirsiz noktalara bilinçsizce bakabilecek ender yaratılışlı insanların varlığı da Yaradan'ın yaratma kudretinden uzak olmayan bir gerçeklik olarak garibimize gitmemelidir!
Herkes hayattaki pek çok olayı bu bakış açısıyla değerlendirirse daha sağlam ve inandırıcı analizler yapabilir diye düşünmeden edemiyorum...
Baki dua, selam ve saygılarımla...

02 Aralık 2010 2-3 dakika 9 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    Fıkra...' Müvekki kapıya bakmıyordu çünkü hem kör, hem dilsiz, hem sağırdı' gibi gibilerle arkası gelmedik sürgitsinlerle devam da edebilirdi. Ya da hani daha dün bir başka boy, beden veya suratta belleklerine hikayelediklerini, aynı isim altında yarın tamamen bambaşka duruş, görünüş ve figuruyla insanların neye dahil olduklarına kendilerini katmayacak derecede soru sormayıp zehir niyetine sunulanı yutkundukları kültürsüzlük artıklarından sofralandıkları gibi.. İnsan kendi varlığını ve kimliğini bulmak adına ısrarla kendi gözlerinden, kulaklarından, ellerinden...vazgeçmemeli ve dolu dolu kullanmalı burası tamam tamam olmasına fakat... Varlığının farkına varıp, dünyayı ve insan ilişkilerini keşfedecek kadar kendini bulduktan sonra öyle bir noktadır ki...Orada hiçbir keyfiyete...Yani 'Ben böyle baktım ve böyle gördüm' ukelalığına asla ve asla yer yoktur. Böylesine yaklaşım kişinin kendisini kandırmasına ve etrafını zalım zulumda bıorkmasına yolaçar ve hayatın gözünden bu sapma kesinlikle kaçmaz. Herkes bildiği noktadan bakacak olursa hayatın hiçbirzaman ortancası bulunamaz. Herkes kendi kanununu kendine uyan şekliyle yapmaya kalkar. Yani dünyanın düzeni..Tıpkı bugünkü gibi bozulur.