Şair Ve Yazarlar Evi Müzesi

Şair Ve Yazarlar Evi Müzesi

Ne güzel değil mi? eskileri yaşatmak, eskileri yad etmek. Bir nebze de olsa görülmemişi görmek, hissetmek, dokunmak ve koklamak. O yıllarda yaşasaymışım keşke dediğimiz durumlar var illaki. Bir Nazım Hikmet, bir Cemal Süreya, bir Can Yücel ve daha niceleri... 

Oysa onların çalkantılı hayatları, ülkeleri ile olan Milli mücadeleleri ve vatana 'aşk' ile bakışları maalesef ki onları kimi zaman kendi anayurtlarından bile kopartmıştı. İşin hep güzel tarafına bakıp, yaşanılan onca acıyı da görmezden gelmek günümüz şair ve yazarlarının bence ana sorunu...

İşte böyle bir müzeden bahsetmek istiyorum. Çok geniş kapsamlı olmasa da, insanı daha girerken farklı bir hava, farklı bir mizaca sokan ''Şair ve Yazarlar Evi Müzesi'nden bahsetmek istiyorum sizlere.

Ankara'nın sanat ve edebiyat dünyasına bambaşka bir soluk kazandırmış olan Şair ve Yazarlar Evi Ekim 2017 tarihinde açılmıştır. Altındağ Belediyesi tarafından Hamamarkası'na yapılan Şair ve Yazarlar Evi, ilçenin sanat ve edebiyatla olan aşkını bir nebze de olsa kanımca dindirmekte.

Yaklaşık olarak otuz şair ve yazarın eserlerinin sergilendiği müze, kalbe dokunan bir yer. Hele ki şair ve yazarların hayatlarını bir nebze okuyup oraya gitmek geziyi biraz daha anlamlı kılacaktır eminim.

Müzenin üç adet sergi odası ve bir adette söyleşi bulunuyor. Özellikle şairlerin biyografileri, kitapları, ve kişisel eşyalarının da müzede bulunduğunu söylemeden geçmemek lazım. Özellikle Abdurrahim Karakoç'un Mihriban şiirini yazdığı daktilonun orada olması da ayrı dikkat çekici. insanı farklı yerlere götüren, götürürken o anı yaşatmaya vesile olan bu güzel müze, ayrıca kendi el yazısı ile yazılanları da camekan bir alanda gelenlere sergilemektedir.  Ahmet Arif'in gözlüğü, Rasim Özdenören'in kalemi ve Hilmi Yavuz'un el yazıları da müzede yer alıyor.

Ne güzeldi oysa aşk. 

Cemal Süreya'nın  -Günü Birlikler'i -  Nazım Hİkmet'in - Kerem Gibiler'i ...

Farklı bir yolculuk, farklı bir tat geçmiş dönem şair ve yazarlar yad etmek. Onların yaşam koşullarına verdiği mücadeleyi daha iyi anlayabilmek. Şimdilerde yaşamadan, hiç bir siyasi fikir yürütmeden o kadar çok 'şair' adında insanlar türedi ki, her aşk, her ayrılık, her içini döken bu kimliği kendine yapıştırıveriyor. Oysa bambaşka yolların, bambaşka aşkların yaşandığı, Milli Mücadele zamanlarına kadar giden o çetrefilli yolların adamları, kadınları oysa bu insanlar. 

Sevmenin, sevilebilme ihtimalinin, tek taraflı fotoğrafların yalnız insanları oysa onlar...

Şimdilerde diye girip, günümüz şair ve yazarlarına da atıfta bulunmak istemiyorum. Dönem ve mekan açısından farklı bir dünyanın içinde olmak biraz da o taraftan bizi soyutlaştırıyor. Ama yine de onları anmak, anlamak eminim ki herkesin kalemini güçlendiriyor ve içsel dünyasını oldukça geliştiriyor.

Okuyalım...

Ne olduğuna ne bittiğine bakmadan. Hiç bir siyasi görüşü işini içine karıştırmadan her telden okuyalım. Alınacak yol, öğrenilecek çok şey var...

Gezelim...

Tadını bilmediğimiz tatlar, adını duymadığımız mekanlar ve bizi geçmişe götürüp daha da bilgi sahibi olmamıza yarayacak olan  yerlere gidelim. Bihaber geçmesin ömrümüz...

Sevgi ve sağlıcakla....

19 Mayıs 2023 3-4 dakika 49 denemesi var.
Beğenenler (8)
Yorumlar