Sarı Çiçek Tarlası

"Gönlümün baharındayım..Bitti sandığım işlerin başında..Ekinler sarmış her yanı..Ben yine gündelik telaşlardayım..Yağmur yenilik getirmiş damladığı her yere..Sarı çiçek tarlası eşlik etmiş, bu manzaraya"..

Rüzgar tatlı tatlı esiyor..Sarı çiçek tarlası dansediyor adeta..Etrafta kimseler yok..Sarı çiçek tarlası sessizliğe inat, bir şeyler anlatmakta..İşte sarı çiçekler gizli gizli konuşuyorlar..Kendi aralarında kimbilir neler fısıldaşıyorlar?..Onların telaşı yok..Kavgası, tasası yok..Her gün güneşle açmak olmuş tüm işleri..Hayatlarının özeti gibi, her an gülümsemeleri..Ne kadar da cömertler renkleriyle..Koparmadıkça dalından, solmayan halleriyle..

İçime esenlik geldi seninle sarı çiçek tarlası..Ruhuma şenlik..Baktıkça doyamadım neşeli haline..Dimdik duruşuyla, rengarenk çiçeklerine..El sallıyor gibiler şimdi de uzaktan..Neşeyle gülümsüyorlar, farklı bir hayattan..

"Ne çok yorulduk taşlaşmış hayatlardan..Yetmiyormuş gibi üstüne, taşlaşmış sokaklardan..Her şey taş mı oldu, biz mi taşlaştık?..Sevgisizlikle gelen bir azap mı bu?..Merhameti unutan, insanlığa bir ceza mı?..Dağlara koşuyor şimdi, içi kuruyan her insan..Kalpleri unutuyor, yeşile hasret her insan..İçini yeşertmeyen, nerden görsün dağdaki neşeyi?..Bize birlik içinde yaşamayı telkin eden, bu renkli haleyi..Biraz daha yakından bakılsa, el ele vermiş sarı çiçekler..Aralara serpiştirilmiş taze gelincikler..

Yeşil, kırmızı, sarı..hepsi birbirinden özel, ayrı ayrı..İşte yaşamak bu olmalı, sarı çiçek tarlası!..Ne kadar imrendim yeşilliğine..Rüzgarla sallanan, ahenkli haline..Bakanı coşturan, telaşsız varlığına.Düşününce; bedenleri sollayan, aceleci ruhları..Bırakın evleri, trafikte birbirini boğanları..Utandım kendi halimden..Her şeyi kendim için sanarken, ihmal ettiklerimden.."En sevdiklerim bir köşede unutulmuş..Tozu alınmayalı kalplerin, bir hayli zaman olmuş"..

Şimdi söyle bana sarı çiçek tarlası!..Üzerine basılan çimlerin, hiç düşünmeden koparılan çiçeklerin hakkı değil mi dik durmak?..bükmeden boynunu hep taze kalmak..Ezilmeden ayaklarda, yüreklerde yaşamak?..Derin gözlerle keşfedilip, teşekküre doymak?..

Ama gel görki çiçek tarlası, ezik çimler ve çiçekler kadar bahtsız kadınlar da var küremde..Sendeki cümbüşten habersiz, yaralı yürekler de var..Sevdikçe ezikleşen kalpleriyle, güneşe hasret taze beyinler var ülkemde..Elbette yaralı adamlar da var..Ezikliği en iyi onlar bilir..Zira yaralı bir kalbi en iyi, yaralı bir kalp anlar..

Sarı çiçek tarlası niyazda..Tüm insanlık adına..Ne olur artık hiçbir kadın ezilmesin.Ve ne olur artık erkekler sessizce ağlamasın..Gelin seslice ağlaşalım diyor şimdi her bir çiçek.Gelin hep birlikte dostlukla kaynaşalım..Kimse ezilip, büzülmesin gayrı.Ve kimse yersiz büyüklenip, gurur yapmasın..

Ey sarı çiçek tarlası..Ağlaşan gönüllerin, dua kapısı..Seni gören her yürek coşmak ister..Unutup ezilmişliğini, Hakka yalvarmak diler..O ki, her canlıyı elinde tutan..O ki yaralı yürekleri, herkesten iyi bilen..Çiçekler O'nun adıyla açmakta..Her canlı güne O'nun aşkıyla uyanmakta..Aşkın sahibi!..eğdirme seven yürekleri senden başka kimseye..Ey kullların sahibi, ev verme onlara senin evinden başka..Gönlü kabe olan dostlarını ver bize..Gezdikçe içinde, genişlik ver içimize..Öyle sevdir ki kabeden gönülleri, incinmesin kabenin sahibi!..

Sarı çiçek tarlası!..Fikir dünyamın, en sevimli aynası..Sana doymaz bir kere bakan..Yine de görmeyi bilmezse insan, toprak bile ibret olmaz öylesine bakana..Dışına verince sevinir öyle ki, içine sarınca kederlenir..Kalıcı sanınca hayatı böyleleri, sonsuz elemlenir..Kar sayıp her anı, unuttuklarıyla yaşamaya alışır..Oysa yarım kalmıştır bir çok şey..Görmeyi bilmeyen, her şeyi tam sanır..yeni yarımlarla telaşlanmak olur tek tesellisi..Bakan körler, alışkanlıklarıyla avunur...Dost sandığı alışkanlıklar çare değildir bilir, lakin zayıf yüreği hiçbir şeye erişmez, gün gelir..

Hazindir böylelerinin asıl öyküsü..Yakmaktır bir ömür tek sermayeleri..Ezik kadınlar ve ezik adamlar kalır bu ticaretten..Kazanç sanılan, gaflet dolu ibadetten..Sevmek değildir bunun adı..Sevdiğini sandıkça, ezilmektir aşk makamında..İncitilen aşığın, yeri olmaz böyle bir ticarette..Zarar, kazançtan çoksa, ahmaklığın anlamı yok bu anlamsız alışverişte.Hiç almadan hep vermek olmamalı işin aslı..Verdikçe almanın, kah verip kah almanın doyulmaz şu dünyada tadına..

Sarı çiçek tarlası!..

21 Haziran 2011 4-5 dakika 243 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (3)
  • 13 yıl önce

    "sarı çiçek tarlası"ne kadar bizden ne kadar içimizden....kutluyorum sizi..sevgiler.....

  • 13 yıl önce

    İnsan doğadan koptukça, hayattanda uzaklaşıyor, doğallıktanda uzaklaşıyor kanımca. Bizden yüz sene önce yüzelli sene önce yaşayan insanların elinde cep telefonu yoktu, televizyon yoktu ama bizlerden çok daha mutluydular...En önemlisi insan metabolizmasını bozan hormonlu gıdalar yoktu, o hormonlu gıdaları yiye yiye, duygu ve düşüncelerimizi de sapıtır olduk vahşileştik bir yerde...👍

    Hırs hırs hırs, doğa ile barışık yaşamak yerine, sürekli onu alt etme düşüncesi, nereye kadar sürer bu, çocuklarımız sanki bizden daha şanssız gibi görünüyor...👍

    Kutluyorum Şule hanım manidar bir yazı olmuş...😙

  • Öncelikle Ayşe abla ve Ahmet ağabey güzel ve düşündüren yorumlarınız için teşekkür ediyorum..ve ben de eşilik etmek istiyorum bir kaç satırla...

    Hayatlarımız yıllardır bir tarafta dağ yaşantısı, diğer yanda taşlaşmış kentler olarak birbirinden ayrıldı malesef..ve öyle ki; köydeki, kentliyi, kentteki köydekini kıskanır oldu adeta..buradan da aslında iki taraftaki yaşantının da gerekli olduğunu çıkarabiliriz insanoğlu adına..

    Zira tamamen teknolojiyi atıp, doğal yaşama dönemek mümkün olamadığı gibi...Sürekli, mekanikleşmiş insanlarla, taşlaşmış kentleri adımlamak da çok manidar değil..

    O zaman dünyamız orta olanı bulmalı ve kentliyi de köylüyü de içine alan ortak yaşam alanlarını, yeşilliklerini çoğaltmalı..Ama bu bir hayal tabi şu anda..Olmasını şiddetle arzuladığımız..👧👧👧 Teşekkür ediyorum yeniden..😌