Sebebim Sendin
' Miladım sensin, kıyametim sen olma'
Gidişinden sonra neler oldu bilir misin sevgili!
Yıllar varki gözlerimi sebepsiz yere açmadım...Yine yıllar varki hiçbir gecemde gözlerimi sebepsiz yere kapatmadım. Uykusuzluktan yırtılsada göz bebeklerim, acısa da en zehirlisinden sebebi yoksa kirpiklerimi vuslata erdirmedim.
Halimi anlatmam ne kadar doğru bilmem ama beni ancak geceler anlar, birde göz yaşlarımın tuzundan şişmiş göz kapaklarım. Beni ; kıpkızıl gözlerle merhaba diyen yalnızlığıma yoldaş olan tan vakitleri anlar. Sebepsiz kapatmadım gözlerimi. Bilki sensiz hiçbir sabahada merhaba demedim senin apansız ardını dönüp gittiğinden beri.
Ve yine sensizliğe aşina olmuş gecelerimden bir gecenin en kara renge büründüğü derin saatlerinde yazıyorum sana. Ne zaman kalemi elime alsam senden başkasını zaten yazamıyorum. Her zamanki gibi dilimden dökülen ilk kelimem sen, ilk cümlem senli oluyor. İşte yine öyle oluyor ve sana yazıyorum.
Gecemde ki en derin yalnızlığım;
Zamanın uykuyla cebelleştiği bu saatte içimdeki aşk deryasında kopan fırtınanın etkisi, taşıdığım duygu fırtınalarının sahile dalga galga vurduğu şu dakikada adını andım yine. Adını anmamla birlikte içimdeki buzulların eriyip sellerinin beni sürükleyip sana getirdiği an'ı yaşıyorum. Titrek ellerimle tuutuğum kara kalemimden titrek kelimeler dökülüyorsa bilki kalbimin sevdandan dolayı titremesindendir. Cümlelerimin düz ya da devrik olması ise hiç umurumda değil. Biliyorum ki düzde olsa devrik te olsa yine beni duymayacak ve yine söylediğimi işitmeyecekin. Telefonun sesini duyupta cevap vermediğin gibi. Fakat Aklıma takılan soru: Vicdanın rahat bırakıyormu seni? Merak ediyorum. Herşey'in yolunda gittiği bir anda sebepsizce terkedeşin. Beni yalnızlığa mahkum edişin seni mutlumu etti? Merak ediyorum. Yine beni duymayacaksın biliyorum. Fakat öylesine yazıyorum. Hiç değilse kalemim benimle kalmış buna şükrediyorum.
Ruhumu acılara mahkum edenim;
Hani o karşılaştığımız günün miladım olduğunu söylemiştim sana. İnan hiçbir yalan ve şüphe yoktu sözümde. Yine öyle kabul ediyorum. Çünkü sensiz bit taş gibi günlük hayata alışmış yaşıyor ve nasıl yaşadığımı farketmiyordum. Taş'tan farkım yoktu.Meğer insan olmanın erdemi Aşk'ta, sevgide düğümlüymüş. O gün Aşk çıngısını düşürdün yüreğime. Çıngı büyüdü ateş oldu, sevdim seni sevdana tutuldum ateşin alev oldu yandım. Gidişinle Alevler Yangınına dönüştü şimdi yokluğunda yanıyorum.
Yangınımın sebebi ilk kıvılcımım;
Halen gözlerimde gözlerinin ebrusu duruyor. Ellerimde ellerinin izi ve sıcaklığı duruyor. Baharda yağmura gebe bulutun semayı kapladığı gibi gönül semama yağmura gebe bulut gibi geliverdiğin o tarihten beri senin yağmurunda ıslanıyor hislerim. Ama şimdi yanıyorum. Yağmurun bile söndüremiyor.Kor olup küle dönmeden yetiş imdadıma.
Hep ayrılıklara gülerdim, kavuşmaların geç kalınmışlığına sinirlenir kızardım. Sevgi yaşanmalı derdim. Sevgi ölümsüz derdim. Kadere rest çeker sevdiğimle sevgimi yaşamalıyım derdim. Ne büyük laf etmişim. Şom ağzım durmamış büyük laf demişim. Hata etmişim.Bilsen şimdi nasıl acılar çekmekteyim. Artık kızamıyorum ayrılıklara. Ayrılıklar sebepsizmiş , Ayrılıklar istenmeden gelenmiş meğer. Kavuşanlara imreniyorum şimdi. Gıptayla bakıyorum. Biz başaramadık diye kendime kızıyorum. Bu yüzden kendimden nefret ediyorum. Fakat yine seni çok seviyorum. Sen kendinden nefret etme.
Gecenin bu saatinde herkesin rüyalarla muhabbet ettiği gibi muhabbet edip yatamıyorum. Dedim ya sebepsiz gözlerimi kapatmıyorum diye. Sen yoksan rüya bile görmek istemiyorum. Ya rüyamda da terkedişini yaşarsam diye korkuyorum. Bu yüzden gözlerimi kapatmıyorum. Hiç değilse onu kaybetmek istemiyorum.Hayalinle avunuyorum. Bazan kollarıma alıp sarıyorum, bazan yanağına buse konduruyorum. Böye kendi kendimi avutuyorum. Dedim ya yine yazdığımı okumayacaksın, sesimi dumayacaksın. Öylesine yazıyorum işte. Hiç değilse seni yazıyorum buna mutlu oluyorum.
Ruhumun en derin noktalarında kalan sevgi dolu duygularım gergefe gerilir gibi gerildikçe en saf çıplaklığı ile , tüm haşmetiyle aşkın yorganını üstüme örtüyorum. Yanağımdan defterime düşen birkaç damla göz yaşım mühür gibi duruyor üzerinde şahitlik edercesine. Bazan o göz yaşlarım Nilüferler yetiştiriyor suyundaki vitaminiyle. Üşüyorum kimi anlarda yorganına sarılıyorum. Sessilik içerisinde yokluğunu yaşarken azgın nefeslerim kahrolası odamın duvarlarına kurşun gibi çarpıyor Ürperiyorum.
Sana olan aşkımın merhametine uzanıyorum boylu boyunca. Gözlerin geliyor karşıma uysal bir çocuğa dönüyor duygularım. Kucağına sığınıp göğsünde ısınmak istiyorum. Kısacası senin yokluğunda halden hale giriyorum. Sebebim sendin ve sebepsiz gözlerimi kapatmıyorum.