Sen Anla
Yalnızlığımın benliğime ağır geldiği bir gece, duvarlar dostluk kurmuşken benimle, içimi döküyorum yıldızlara. İzmarit kokusu sinerken parmak aralarıma, derin bir nefes alıp, içime atıyorum gözyaşlarımı. Yüreğini alıp karşıma, adam akıllı konuşuyorum. Beni dinlemiyor. Beni duymuyorsun.. Oysa;
Ellerini tutuyorum.
Yaz sıcağında bile buz gibi olan ellerini. Hayat çizgilerinin savaş verdiği ve sağ kalanın olmadığı avuç içlerini öpüyorum. Usulca... Dudaklarım buz kesiyor.
Dudaklarına dokunuyorum.
Kendini bilmez kelimelerin hırçınca çıktığı iki dudağının arasına. Belki öpüyorum ıslak ve biraz kırgınca... Dudaklarındaki 'elveda'yı durdururcasına.
Gözlerine bakıyorum.
Hiçbir zaman ne anlatmak istediğini anlayamadığım gözlerine. İlk zamanlar utanarak ve biraz da çekinerek baktığım gözlerine, cesurca savaş açıyorum bu defa. Kaybedeceğimi bile bile...
Yüreğine söylüyorum.
Bir parçam olmaktan çıkıp, vatanım olan yüreğine. Eskiden hafiften bir tebessümün buz dağını erittiği, şimdiyse bencilce patlayan volkana. Haykırıyorum sessizce 'Seni seviyorum. Seni özlüyorum. Beni bırakma.'
Ben yüreğine söylüyorum,
Sen anla...
Birilerinin bizi anlaması hele ki konu sevda ise aşk ise en çok gururumuzu okşayan bir durum değil mi? İnsanın bazen temmuzda buz gibi olur yüreği soğur sevdadan, bazen de ocak ayında şubat ayında ateşlerde yanar mı yanar...👍
Tebrikler sana Gizem içtenlikle...