Sen miydin yalnızlığımın bekçisi kapım da gecenin ayazına inat...

(YAZILMAYAN ( YAZILMAYI BEKLEYEN ) PİŞMANLIK MEKTUPLARIMDAN)

Sen miydin yalnızlığımın bekçisi kapım da gecenin ayazına inat bekleyen? Sen miydin o karanlık gecede beni bekleyen vefakârım? Sen miydin gözlerime dokunan? Sen miydin güneş saçların solmuş diye sessizce fısıldayan? Sen miydin kendi yalnızlığını unutan? Sen miydin artık üzülme diyerek gülümseyen? Sen miydin soğuk odamı nefesi ile ısıtmaya çalışan? Sen miydin?
Gözlerimi kapatıp ölümle dans ederken ürpertilerime üşümelerim karışırken ve Tanrı'nın huzuruna gitmeyi düşlerken, sen miydin çekip çıkaran beni düştüğüm dipsiz karanlık kuyulardan? Sen miydin tükettiğim kara günlerimi hücre hapsim de, mahkûm kalıntılarımı duvarlarımdan yok eden? Sen miydin beni silkeleyip kendime getiren? Sen miydin?
Dışarı da uzak sesler var duyamadığım, duymaktan da artık fersah fersah kaçtığım sesler... Dışarıda ki hiç kimseye benzemiyoruz biz türümüze münhasır bir sevda yorgunuyuz ikimiz de...
İkiye bölünmüş hayatlarımız. Senden önce benden sonra, benden önce ve senden sonrası var hayatlarımızın. Derlenip toparlanmış acele taşınmalar yükümüzün her adımımız da ağırlaştığı suçlarımız. Aykırı yaşayışımız içinde ki kayboluşlarımız da yalnızlıkla bitişlerimiz... Herkes gibi olamayışlarımız... Yoğun sevdamız içinde ki yoğrulmalarımız ve yorgunluğumuza yenik düşmüş kanamalarını bizden utanarak saklayan yüreklerimiz.
Evet, yüreklerimize ne diyeceğiz? Ne cevap vereceğiz?
Kaçacağız çaresiz, kaçacağız yüreklerimizden...
Suçluyuz ikimiz de.
Düşlerimizle ruhlarımızı sakladık yüreklerimizden. Derin bir burukluk şimdi yanımızda kalan, sesini duyuyorum boşluklarımızın çığlıklar dayanılmaz artık.
Çok hızlı hazırlandık bu ayrılığa, çok çabuk topladık bavullarımızı, içine ne var ne yoksa koyduk ağzına kadar dolu pişmanlıklarımızı içine alamayan çantalarımız, yerler de perişan kaldı umutlarımız. Evet, pişmanlıklarımız kaldı dışarıda o telaş içinde, unuttuğumuz pişmanlıklarımız.
Kan ter için de sevdamız...
Sen benden kaçıyorsun ben senden...
Yalnızca senin yalnızlığınla benim yalnızlığım şimdi baş başa olan.
Birçok yere gitmek isterken çakılı kaldı ayaklarımı, ayrı şehirler de kaçıyoruz birbirimizden...
Artık bundan eminim...
Sen benden kaçarken yoruluyorsun, ben senden kaçarken...
Kaçan yorgun ölürmüş...
Olsun,
Yorgun ölelim biz...


Esenlikle ve sevgiyle...Melekler öpsün yüreğinizden...

İZMİR KARŞIYAKA

16 Eylül 2009 2-3 dakika 23 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Dila Emral Hanım mektup yazmaya devam edin lütfen göderilmeselerde... İçten ve bizden di pişmanlıklarınız.sizinde dediğiniz gibi, "Esenlikle ve sevgiyle...Melekler öpsün yüreğinizden"...