Senfonideki Gizli Aşk

En tehlikeli an? Kendine karşı en çaresiz ve en saldırgan olduğun an.. Gecenin en dehliz anı? Tüm sokakların seni dinlemek için sustuğu ve senin en sessiz olmak duyulmamak görülmemek istediğin an? Göğsünün içinden parçalanırcasına dışarı çıkmak isteyen çığlıklarını yastığınla dindirdiğin an? Hayallerinin ümitlerinin dokunuşların ve dokunamamalarının birer birer sinsice tebessümle sıraya geçip seni kırbaçlamaya an? Bu andan; kendinden kaçmamışlığın kadar yüzleşirsin akıtmadığın gözyaşların birer birer uçlarını sivrileştirerek kor ateşte yakmaya başlar batırdığı her yeri millemek için? Yatağına geçersin her şeyi unutmak allak bulaklığından kısırdöngülerinden kurtulmak için seçtiğin anıtsallaşmış sana dairleri astığın duvarından bir bir aşağı indirip sigaranı yakarsın.. Yaktığın duvardan indirdiklerinin ve avuç içlerinin ateşli teriyle ıslatıp yinede yaktıkların mıdır, sen misindir umurunda değildir.. Mutlu sanıldığın tebessümünü çıkartırsın çekmecenden ve yanına koyarsın gözünün tam ucuna.. Acil çıkış kapısı düğmesi gibi? Beklediğini beklemeye başlarsın? Kapıdan içeri girip ?hiç ayrılmadan sarılışını? göreceğini mırıldanırsın? Genelde herkesin yaptığı gibi çıtalardan dışarıya değil de çıtaların oluşturduğu çerçeveyi incelemeye koyulduğun pencereden başını yastığına hafifçe yaslayarak bu sefer dışarı bakarsın? ?koca bir yalandı belki de? iblisi tam orada duruyordur ve yüzleşirsin yüreğinde beslediklerinle.. Hani bazen en sebatçı yalnızlığın bile yalnız bıraktığı an vardır ya o asılır saatin akrebine.. Zehrini akıtmaya hazır... Hepsinin karşısındasındır en çaresizliğinle? Yorgunsundur, vazgeçmişte en önemlisi de tüm çaresizliğin ile? Kendine gülmeye başlarsın ve acımaya? Sokak köpeği görmüş gibi acırsın? ?Ne hale getirildin? dipnotuna koyu kırmızı kalemle kazınarak yazılmıştır? O yazıya da bakarsın? İblislere tekrar yüzünü dönersin? ?tamam gelin alın? yorgunluğu ile gözlerini kapatırsın? Yüreğindeki ile semalarında dolaştığın bulutlar asfaltın üzerinde çakılı olan senin üzerine yağmaya başlamıştır? Her birinde ?o? olur? Kıpırdamazsın? Son demine kadar ?o? dersin? ?o?? Asla hayatına sokmadığın ?keşke?ler atlı karıncaya binmiş çocuklar kadar şendir? Geliyoruz diye? Duymak istemezsin ama kapatamazsında kulaklarını? ?yanımda olsa? belki kurtarıcındır ?yanında olsa?? Tek kurtarıcın sensindir ?o? nunla? Soluğu ile ilişir ruhuna tüm can yakmaları güneş var mıdır ay çıkacak mıdır önemli değildir? Kalbinin atıp atmadığını bile umursamazsın? Musluğu açılmış gözlerinde boğulmaya başladığını hissettiğin an ?acil çıkış tebessümü? ne uzatı verirsin elini? ?o? istemezdi ?sen? de? Her şeye rağmen güçlü olmak hep ?biz? olmuştu tüm güçlü ve yanaşması imkansız kişiliğine belki de iliği koparılmış bir düğme??özlem? tüm orkestrasıyla çıka gelir ve oturur yüreğinin üstüne? Nefes aldırmaz? Özüne akıttıkların çırpınmaya başlar? Canını yaksa bile içinde ?o? olduğu için seversin ?özlem? sancısını? Tüm ironiler ve tüm mistik kimlikler betimlemeler basit kalır? ?öz?lediğine belki defalarca fısıldayarak söylemişsindir özlemini ama onun bir dostu, sevgilisi, arkadaşının söylemişliği kadar anlam taşıyor oluşuna aldırış etmezsin, içinde beslemiş olduğun ?öz?den oluşan ?öz?lemin kanastada seni? ?Seni seviyorum? ve ?özlediğimsin? cümlelerinin artık klişeleşmiş tabirleri son bahar yaprakları gibi ayaklar altında dolaşsa da senin dudaklarından dökülüyor olması ve avuçlarına bıraktığın ?o? gecene elinle önce gün batımlarını getirir ve az soluklanmaya başlarsın.. İblisler, zebaniler, keşke kahkahaları, yatağının etrafında üzerine atlamaya hazır ve nazır şüphe tohumları tüm ağırlığı ile karabasan olup üzerine gelirken, en yalnız ve sulak halin ile yastık altından çıkardığın sen ile konuşmaya başlarsın? Dünyadaki tüm hacimlerin anlamsızlaştığı sevgin sana bile boyun eğmez iken beslemiş olduğunu bile hiçe sayar tüm gururu ile ve onu izlersin? Dünyada daha telaffuz edilmemiş, bulunmamış, sarf edilmemiş cümleleri sade cümlelerle söylesen dahi düşünmeye başlarsın sarf ettiklerini? Senden önce veya bilmediğin senli zamanlarda bir başka yalama olmuş diş aralarından çıkan sözleri? Önemi var mı? ya varırsın iki adımlık solukluk arasında? Önemi var mı?... Hayatta sadece iki seçenek vardır; iyi / kötü? Yaşadığın en kötü olayda ya daha kötü olacaksındır yada iyi olacaksındır seçimi gibi.. Bu da böyle kitap ayracını eline alırsın.. Evet! Bu da böyle? Ayırt etme.. Suskunluklarının arasında ?artık yeter? diye gece yırtılagelir kucağına? Tüm sana düşman olan var oluşlar karşına durur ve haykırır ?sana en iyi yalanını söyle?? En iyi yalanını? Kendi dahi bilmez iken söylediği doğrusunun yalan olduğunu.. Sen nerden söyleyeceksin ki? Yüreğine inanmışlığın ve var olmuşluğunun gerçekliğini fark ettiği ve bildiği kadar gerçektir öyle olması gerekir yakışık alanda budur değil mi? İşte tam bu kaosta küçük cılız bir hayal belirir en yorgun hali ile kapı eşiğinde.. Gözlerine bakar? Gücünü senden almalıdır senin hayalindir.. En cılız yorgun hali ile olsa dahi çaresizliğin bindiği sırtı ağrısa da senindir! Hemen yanına kendinden dahi daha iyi bildiğin ?o? nu getirirsin? İkisine birden bakarsın? Hemen arkalarında ise herkesin kolay kolay cesaret edemediği ?yalnızlık? durur.. Ya ?o? yanındaki küçük sırtındaki kamburunda ilelebet taşımayacağını bildiği ?çaresizlik? ümidinin elini tutacak ve ikisini birlikte kucaklayacaksındır.. Ya da her zamanki ?zor? oluşunun getirisi gibi en zor olan ?yalnızlığı? çekip getireceksindir baş ucuna? Aniden yatağına kağıttan bir uçak konar.. Üzerinde tüm pembeliği ile ?aşk nedir? yazar.. Benliğinde şefin dahi sarhoş olup kaybolduğu hayat senfoninde uçan, avuçlarına damlayan notalarına asılı aşk! Küçük bir geceye ve koskoca bir şehre neler sığdırıyorum ben! Evet sen?... Peki kim görebilir, kim dokunabilir, kim hissedebilir onca varlığın ile var olan yastığına baş koymuş ?sen? i? Hı?

07 Eylül 2008 6-7 dakika 13 denemesi var.
Yorumlar