Serzeniş

Bir şeyler yazmak isteğimi kör kurşunlar vurduğundan beri kendimi yalnız kalbime yazıyorum. Ortasında alevlenen geçmişim, sağında korkusuz niyetlerim dururken kalbim beni kendisine yakıştırmaya korktukça çelişkilerimin rezil sövüşlerine bir bilet ayırıyorum çaresizce. Hiç kimse anlamadı yirmi dokuz harfin ölümlü yalnızlığının sonsuz olmak korkusunu; hiç kimse bilmedi birini çok sevmek hastalığının kendini unutmak acizliğine yem olduğunu.

Şimdi kendimi kendimden koparan sevinçlerimin benden başkalarına ölüşlerine benden başkalarını sevişlerine şaşıp kalmak savaşları veriyorum. Kendine yenilirken kendine doğmak için çabalar mı insan? Başkaları için kullanmıyorum harflerimin değer arz eden masumiyetlerini, başkaları için yazıp çizmiyorum merhaba isteklerimi.

Hep hoş kaldığım yalnızlığımca aynadaki aksime gülümsemeye çalıştıkça figüran hayatımın başrol yetmez vasiyetine denk geliyorum. Kısa boyumun talihsizliği kabul etmek istiyorum bunu; başrol boyundan dolayı yetemedi figüran hayata diyorum. Aslında olması gereken onun derin rol biçmesiydi hayata; boyu kısa kaldı gösteremedi kendisini diyorum.

Bir şeyler söylemek isteğimi susmak iznimle değiştiriyorum. Zaten yetmedi söylemelere, yok saymalar... Her bir cümle konuşulmamış gibi dururken susmak en sevdiğim çerezin ağzımda bıraktığı hoş tat gibi kaldı. Nahoş gurbetlerimin kabul zili oldum; kendime çalıp durdukça...

Zaten hiçbiri anlamayacak ama; yorgunluk kahvemin arz-ı endam eden kahverengi düşlerinden izinsiz papatyalar aşırdım günahsız başıma, tek suçum da bu olsun. Yoksulluk teşekkürü borç bilen nafakalı şüphelerimken bir de gülücük bıraktım fani geçişime. Köprüler arabalara gebe kalırken atlayan rahatsız sevgisizler gibi atlamayacağım düşlerimden, bir yerlerde vardır elbet; yeniden umut edebilmek ve yeniden neşe ile yaşayabilmek temennisi...

Bir şeyler ümit edebiliyorsam fikrimin arsız müebbedi kadar; firari geleceğimin sessiz türküsü kadar çığırtkan olsun naz edişim. O bana gelecekse şayet; kınamı yakmaya hazırım. Hep boş kaldığım yalnızlığımda kendi yokluğumun örülmüş saçlarından çekiyorum çocukluğumca. Falanca filanca işte...

Gelirsem köhne ve körpe gençliğimin hatırına hayata bir kez daha, fırsat bilsin artık sevemediklerim; gözlerinin kapaklarına dahi adımın baş harfini ölümsüzce çizeceğim. İntikam gururunun yeminli töreni sanmayın yirmi dokuz cahil harfimi, hayallerimin rezil rüsva oluşunun tesellisidir bu söylediklerim.

Hep bir şeyler yaşamak gayem otobüsün altında kalıp can verdi ya; kurtarıcısı olmadım bilerek.

Hayaller ölürken yaşardı gerçekler. Acıtır ama yaşatırdı ya hani; sırf yaşamak içindi acımasızlığım.

Şimdi bir hayalin sarılmak isteğine kendini teslim ediyor kalbim; bir hayal, bir hayal dolansın istiyorum başımda. Mutlu günlerimin yedi renkli umudunca... Falanca filanca işte...

Üç nokta davetiyesini de gönderdi bahtıma; yine noktaya hasret kaldım, sorma; kalbim kendimden harap...

11 Mart 2017 2-3 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 7 yıl önce

    Günün yazısını ve yazarımızı kutlarızud83eudd20