Ses Var Görüntü Yok

Salçası abartılmış,baharatı fazla kaçmış yemek yemişsinizdir.Kekremsi bir tat bırakır insanın ağzında.Siz yüzünüzü ekşitirken, güzelim etler, fasulyeler, patatesler, bezelyeler de ziyan olur gider yemeğin içinde.Azı karar çoğu zarar misali, salça da, baharatta da yerinde ve kıvamında kullanılınca güzeldir. Fazlası yemeği bozar.Yiyeni de...

Nereden çıktı bu salça ve baharat diyeceksiniz şimdi.Buradaki herkes gibi bende şiire meraklı, şiir okumayı seven,şiirle yatıp kalkan biriyim.Son zamanlarda beni çok rahatsız eden ve bir çok kişiyi de rahatsız ettiğini bildiğim ?imgesel? şiir furyasına değinmek istiyorum...

İkinci yeniciler akımını hepiniz bilirsiniz.Öncülüğünü Oktay Rıfat, İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Ülkü Tamer, Tevfik Akdağ, Yılmaz Gruda gibi şairlerin yaptığı akım.Konumuz bu şairlerin iyi yada kötü olması değil.Zaten hepsi kendini ispatlamış, usta kalemler.Mesele güya onları örnek alan ve peşinden giden daha doğrusu gittiğini zanneden zevat...

Cemal Süreya ?Ben imgeyi gözünden avlarım? der.Avlamıştır da...Ama bu herkes imge avına çıksın, imgeleri yerli yersiz kullansın, anlaşılmaz şiirler yazsın demek değildir.Tam aksine, ehli olmayanlar imgeyi kullanmasın şeklinde nükteli bir ima vardır orda. ?Evet şiir ikinci bir dildir ama kuş dili de değildir? diyen de yine Cemal Süreyanın kendisidir...

İmge elbetteki şiire tat katar, zenginleştirir.Tabiri caizse imge şiirin tuzu, biberidir.Ama her sözcükte, her dizede imgesel olma çabası özentiden başka bir şey değildir.Zira son dönemde yazılan imgesel şiirlerde bunu doğrular niteliktedir.Zar zor anlaşılan bir dil, zoraki ifadeler, anlamca birbirinden kopuk dizeler hakimdir bu şiirlere.Sıradanlıktan kurtulmak, farklı olmak adına imgelerde boğulan, anlaşılmaz şiirler yazmak yazana da, okuyana da bir şey kazandırmaz...

Şairin görevi yeni bir dil yaratmak değildir.Var olan dili en güzel ve en etkili yolla ve kendine has bir üslupla kullanmaktır.Dilin göreviyse iletişimi sağlamaktır.Bu çok önemlidir.Dil bir iletişim aracıdır.Şiir de dilin en etkili kullanım şeklidir.Burada aslolan güzel yada çirkin şiir değil, dilin yani Türkçenin doğru yada yanlış kullanımıdır.Şiir tamamen topluma yönelik ve birinci derecede o toplumun insanlarını hedef alan bir sanat dalıdır.Mümkün olduğu kadar okuyanın anlayabileceği, hissedebileceği bir tarzda yazılması şiirin gereğidir.Kaldı ki günlük konuşma diliyle de son derece güzel şiirler yazılabilir...

Şiiri imgeye boğunca güzelleştiğini sananlara tavsiyem imgesel şiir ekolünü sürdüren şairlerin şiirlerini çok iyi okuyup analiz etsinler.İmgeyi kullanmadaki ustalıklarına dikkat etsinler.Uyduruk imgelerle şiir yazmak ve ?Daha nen olayım isterdin,onursuzunum senin? diyerek,aşkın tanımını tek satırda yapan bir şairle imge yarışına girmek boşa kürek çekmektir...

Şiirin doğasında duygu, coşku ve heyecan hakimdir.Şairin de öyle...Ama maalesef imge kullanarak şiir yazanlar bu coşkuyu aktarmaktan çok, ne kadar kültürlü, ne kadar modern, ne kadar farklı, ne kadar sıra dışı olduklarını ispat etme yarışına girmiş gibiler.Onları eleştirme hakkınız da yoktur.Hele bi deneyin.Ne cahilliğiniz kalır, ne basitliğiniz ne de iş bilmezliğiniz...

İşin ilginç bir yanıda dili olağan üstü güzel kullanan, kalıcı eserler vermiş usta kalemlerin bu konuya sessiz kalmasıdır.Su ve sabun meselesi herhalde...

Elbette imgeyi tam dozunda, kıvamında, yerli yerinde bıktırmadan kullanan, halkla ve kültürle barışık, sıradan olmaktan korkmayan şairler de var.Onlar usta aşçılar.Yemek yaparken salça ve baharatı ayarlamasını bilenler...

Son söz olarak diyeceğim şu ki; yazdığınız şiirler sizin şiiriniz.Dilediğiniz gibi yazabilirsiniz.Okuyanlar notunu verir.

Ama imge adı altında ucube haline getirdiğiniz dil bizim dilimiz...

23 Temmuz 2009 3-4 dakika 9 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    imge adı altında ucube haline getirdiğiniz dil bizim dilimiz...

    bu cümlenin altında çizgi çekilir.

    teşekkürler arkadaşım yazı için