Sessiz Yolculuğumdan

Susmak bazen en iyi ilaçtır hasta ruhlara. Bazense insanlığa iyi bir ders, iyi bir hayat örneğidir. Çok çene dökmekle, çok konuşmakla çoğu iş hallolmaz . Susmak ise bir çok sorunu çözer çoğu zaman . Beyindeki kelimeleri ağız yoluyla tüketen insanlar, susmanın değerini bilemezler veya hiç konuşmayan ya da az konuşan insanları garipserler. Çünkü onlar kendilerini ifade ettikleri en iyi yolun konuşmak olduğunu düşündükleri için susmanın derin güzelliğini bilmezler.

Hayatım boyunca çok konuşan bir insan olmamış, genelde hep susmayı tercih etmişimdir. Çok konuşmak yerine ağzıma gelen kelimeleri kağıda dökmeyi tercih ederim. En ufak bir olayda tepkimi ölçer, ona göre kelimelerimi seçer, bir anlık sinirle saçma sapan bağırmalara başvurmam. Bana göre doğrusu da budur, çünkü konuşmak kendini çevresine, çenesiyle ispat etmeye çalışanların bir yoludur.

Susmak erdemdir, gerektiği yerde konuşmak da insanın olgunluğunu ve sabrını gösterir. Çok konuşan bir insan, çenesini habire yormak yerine çevresini izlemeye koyulsa, hayatta daha çok deneyim kazanacak, belki de hayattan daha çok şey öğrenecektir. Konuşmakla sadece kendi sesini duyar insan. Kendisi konuşurken başka insanların söylediklerini duyamayacağı için doğru sandıklarının belki de yanlış olduğunu hiçbir zaman öğrenemez. Nasıl susan veya çok konuşmayan bir insan sevincini de üzüntüsünü de içinde yaşıyorsa, çenesi düşük bir insanın bütün sevinçleri, üzüntüleri ortadadır. Tutamaz kendisini, en ufak olayını çevresine yaymaktan hiçbir zaman çekinmez. Kimi zaman abartarak kullanır kelimeleri, kimi zamansa aralara yalan yanlış kelimeler katarak. Ama o insan bilmez ki, çoğu insan kötüye kullanır bu bilgileri, belki de o kişinin aleyhine bir duruma çevirir anlattıklarını. Çok konuşmanın ceremesini yine kendisi çeker o insan. Bilmez başına gelen üzüntülerin nedeninin çok konuşması olduğunu. Bilmez ve habire devam eder konuşmaya, kimi zaman sessizlere bir suçluymuş gibi bakar, kendi suçunu göremez konuşmaktan.

Sessiz insan ise, dinler dinler, içine atar bütün kelimeleri. Yeri geldiğinde konuşur, yeri geldiğinde döker aklındaki kelimeleri. Sevincini içten içe, kimseye duyurmadan yaşar. Belki de yazar içindekileri çok biriktiği için. Böyle mutludur çünkü, yaşamı böyle anlamaya çalışıyordur. Böylelikle teğet geçer çoğu zaman tehlikeler onu, sevincini veya üzüntüsünü yaymadığı için daha çok huzurludur içten içe...

Susmak en güzelidir hayatta. Kelimelerim herkesin dilinde olacağına, kendi önümdeki kağıtta olması daha makbul geliyor bana. Kendi elimden dökülen düşüncelerim sadece bana ait olmalıdır, sakız gibi dolanmamalıdır ağızdan ağıza. İçimde yaşayan bütün cümle yumakları her ne kadar beni zorlasalar da onları ortalığa dökmeye hiç niyetim yok. Sessizim, çok konuşmuyorum, içimdekileri konuşmaktansa kağıda dökmeyi tercih ediyorum. Ve biliyorum ki böyle böyle başaracağım ben hayatı tanımayı...

'Kiminin içtendir mutluluğu, kiminin dıştan.'
Seneka

02 Ağustos 2011 2-3 dakika 88 denemesi var.
Yorumlar