Sevgiliye Mektuplar / Tozlu Sahnelerdeki Karanlık Aşkın İki Yüzü

'Ben aslında kendine göre tam bir fahişeyim. Canımın istediğiyle birlikte olurum ancak ve öyle hayatımı idame ettirmek gibi bir derdimde yok benim. Para bende denizdeki kum gibi... tek derdim var sahip olma hastalığım var benim, gerekse parayla satın almak gibi bir lüksün müptelasıyım.

Sevdiğim erkeğe bir geyşayımdır ama dışarıda o halime aldananlar görür sıkı bir boksör gibi mücadeleci ruhumu... Erkek gibi kadın derler ya öyleyim işte. Ha canımın istediği gibi yaşamaya yirmi beşimde başladım. Kadına şiddetin ne demek olduğunu yirmi yaşında babamın zoruyla bir kadın olduğumda gördüm, kocam denilen herifin gözlerime bakıyormuş gibi yapıp ardımdaki kestiği karıyla ihanetin kızılcık şerbetini içtiğini öğrendiğimde daha yirmi birindeydim ve kucağımda bir kız vardı, kanı yeni temizlenmiş. Aşk martavalı okuyanlara bakmayın siz, edebiyat edepten gelir diyen o fularlı züppelere vermektense ruhumu ve bedenimi, şiir soluyan gerçek insanlara sunmayı tercih ettim hep. Ben ne istediğini bilen bir kadınım aslanım.

Gencim, güzelim, kariyerimde yerinde fiziğimde... Zaten sizler bu zamana dek hanginiz kariyerime ya da bana değer verdiniz ki... Aklınızdaki tek şey sakladığım pamuk şekeri. Ve söylediğiniz tek şarkı da 'Sarı şekerim hadi bize gidelim bana şekerini ver' Bırakın Allah aşkına ben böylesine kafam bir milyon olmuş halde gezinmesem ve kadehimdeki aşk beni sarhoş etmese sizi yolda görsem selam vereceğimi mi sanıyorsunuz? Siz kimsiniz Allah aşkına? Ben kendimi biliyorum. Seçimlerim beni ilgilendirir ve seçimlerim artık sadece beni bağlar. Ben aşkına sahip çıkamayan eksik bir erkek kadar aciz değilim. Anlıyor musunuz?

İlk sevgilimi ellerimle toprağa koydum ben, yüzükleri bağrına gömdüm geldim hayata, ilk kızım karnımda öldü benim ve şiirlerle gözlerimi boyamaya çalışanlara güldüm hep, çevremde şairlerden nemalanan insanlar vardı okudukları şiirlerin kimlerin olduğunu bilemeyeceğimi düşünen ve tavladıklarını sandıklarında kendilerinin aslında seçimlerimin birer kurbanı olduğunu fark edemeyen acizlerle birlikteydim.

Ömrümü tükettim. Kimileri tepemde deliler gibi tepinirken, kimiler aşkı bir medcezir gibi gel-gitlerde tüketmeyi tercih ediyorlardı. Aslında ben kendi filmimin başrol oyuncusuydum. Bilmiyorlardı ki bindiğim arabamın koltuğu olmak isteyen o kadar müptelaya karşı kahkahaların en yalancısını verdiğimi... Mutlu değildim aslında yalnızlıktan ama üzerimde beni bir et parçası gibi gören ve birkaç neruda şiiri ezberlemiş züppeyi içimde saklamaktansa, kendim tatminkâr bir zevkin ortasında kendi yağmurlarımda sırılsıklam kalırım ve gözyaşlarıma karışır o yağmurlarım, bunu her şeyi tercih ederim.

Ne oldu bir kadının itirafları mı acıttı canını, ne o vurgun zamanlarında hüzünkar bir şiire ilham olur mu diye korkuyorsun gece yarıları mektuplarımın, şimdi sana açıkça söylüyorum kendini bir halt sanan insan. Bulunmaz hint kumaşı değilsin ve seni hayatımda istemiyorum. Unutma bu filmin yönetmeni de benim senaristi de benim, ben ne istediğini bilen bir kadınım, istediğime yol veririm istediğime rol...

Eğer yarımsan, yetemiyorsan, isteklerimi karşılamıyorsan benim için bir hiçsin.' Deyip gitti işte bir gece yarısı gözlerimdeki karanlığa kaybolarak. Sokaktaki yalnızlığım bir den çizgi bir tablo haline alırken ben orta yerinde kalakalmıştım.

Aşk ise günlerle sınırlanan filmlerde aranan mutluluktan başka bir şey değildi. Çığlıklarımı gencin kalbine saplamamayı o gece öğrendim aynı hayata ayrı pencerelerden bakarken. Ve sevdiğim hiçbir kadın, senden bir parça taşıyor gibi görsem de aslında sen değildi ve ben bunu bilirken inadına seni arıyordum. Kedisinin adı 'Turşu' olan hiçbir kadın sen değildi ve hiçbir kadın o kızıl saçlı gibi cesur bakamıyordu hayata ne zaman bir kızıl saçlı sen görsem sokaklardaki yalnızlığın üstüme gelişinde ben hep sana koştum sessizce...


Hala kitabımı çıkaramadım, hala bir destekçi firma bekleyişindeyim bana inanacak, bu başka bir şey bilemezsin. Bir gün ben seni anlatacak nefesi ve gücü bulamazsam, sen gelişi olmayan yerlerden gelirsen bana ve bir bavul dolusu sen bulursan, ne yap et onları bir kitap haline getir ki sevgili millet aşkın ne demek olduğunu anlasınlar.
Kalemimin ucunda aşk, şiirlerimin koynunda sen, şarkıların söylediği bakış açısı değişik olan bir yaşamda kendime sakladığım hazine olarak ruhun canım. Sen mutlu evcilik oyunlarına kanma sevgili.

Ben evimin içinde mutluyum oyun oynamadan, çünkü kalbimin sahnesinde sen varsın gözlerimi gözlerinden ayırmadığım. Şimdi aşk bir tozlu sahnede oynanacak oyunsa başkalarına, benim için oyna sevgili. Utanmadan, kendini bilerek, en usta oyuncu gibi...

28 Nisan 2012 4-5 dakika 49 denemesi var.
Yorumlar