Sevmek nedir?
Sevmek nedir?
Bir aşığın en büyük işkencesi sanırsam. Aşık dedim ama acaba hangimiz gerçek bir aşığız, yoksa aşk diye bir şey yok mu?
Aşk vardır ( yani öyle olmasını umarım ), vardır var olmasına da kimse ne olduğunu bilememekte hakkında mantığın sınırlarını zorlayan açıklamalar yapmaktadır.
Aşk,
iyi geceler öpücügünü uzun tutmaktir. Beklentidir.
Aşk, delicesine flört ederken yanindakinin hiçbir
sey yapmama hakkini teslim etmektir. Saygidir.
Aşk, zaaflariniz oldugunu ortaya çikarir.
Kabullenmektir.
Aşk, simdi zamani degil diye beklemeyi bilmektir.
Sabirdir.
Vesaire diye uzayıp giden tanımları vardır. Hepimiz ilkokul yıllarımızdan itibaren aşk denen şeyin tadına bakmış veya bakmaya çalışmışızdır. 2 3 grup vardır bu durumda aşkı yaşadığını söyleyen.
İlki hoşlanmaya başladığı insanla bir kaç kez çıktıktan onu iyice tanıdığına kanaat getirdikten sonra sevgililik mertebesine yükselip o yola baş koyanlardır.
İkincisi de "ruh eşimi bulmaya çalışıyorum" saçmalığıyla kendinimizi kandırmamızdan ileri gelen haftalık " DENEME " amaçlı ilişkilerdir. Sonuçta elediğimiz her kişi bizi ruh eşimize bir adım daha yakınlaştırır değil mi ? :)
Üçüncüsü ise hiç bir şekilde konuşmak istemediğim çıkar ilişkileridir ki sanırım bunlardan bahsetmeme gerek yok :)
İlk ilişki tarzımıza gelince bugüne kadar mutlu olamamamın sebeplerini değerlendirdim. Her zaman sevdiğimiz insanı yavaş yavaş tanıdıkça, onun bizde kendisinin hoşlanmamızı sağlayan güzel etkilerinin ötesinde,daha sonraları sürprizlerle onun güzel yanlarını gördükçe o kişiyi daha çok seveceğimi, gerçek olursa ne mutlu bana diyerekten geleceği planladığımı gördüm. Ama 2 ay geçti 3 ay geçti işin büyüsü kaybolmaya başladı. ( Bir ilişkimde bu süreyi 1.5 seneye uzatmayı başardım ama sonunda yine klişe laf " Seni tanıyamamışım " ile hüsranla sonuçlandırdım. ) Ve bu yüzden artık kendime göre bir savunma mekanızması geliştirdim. Şimdi söylüyeceklerimi iyi düşünün ( tabi buraya kadar sıkılmadıysanız)
Bugüne kadar " Dürüst değilim, yalan söylerim ve söyleyene tahammül ederim, sadakatsizim, karşımdakine değer vermem, onursuzum, gurursuzum, beni her konuda aldatabilirsiniz " diyen biriyle karşılaşmadım.Bu yüzden öncelikli herkesi tebrik ediyorum. Çünkü birbirimizi kandırırken aynı zamanda kendi kalplerimizde de derin yaralar açabilecek gerçekleri gizlemiş oluyoruz. Aynı zamanda bir de tanıma aşamamız var. Hani şu sevgili olmadan önce bakalım birbirimize uyucaz mı bir huyumuzu suyumuzu öğrenelim diyerekten uyguladığımız aşama. İyide tanımak istediğim o kişiyle birlikte yaşamadıktan sonra nasıl tanıyacağız? ( ki yaşasak bile saklayanlar var ve bunlardan çıkar ilişkileri diye bahsettim.) Zannediyor muyuz ki bizim birbirimize tanıdığımız o tanıma süresinde, kendimizin bütün eksik, işe yaramaz yanlarını göstereceğiz? Tabi ki hayır. Kabul buyurabilmemiz için en iyi yanlarımızı en iyi özelliklerimiz ortaya koyacağız hatta ve hatta olmadığı halde kendimize yeni sıfatlar yükleyecek, vakıf olmadığımız bir çok konuda kendi vitrinimizi en güzel şekilde süsleyip karşımızdakine sunacağız. İşin komik kısmı karşımızdakini kandırdığımızı düşünürken kendimizi de kandırmış olacağız. ( Ne insanlar gördüm sevgilisi kendisine " Aşkım şu şu şu grubu biliyor musun süperler yaa" dedikten sonra normalde hantal bir şekilde yaşayan bir varlık olsa bile ışık hızında Google' ı açıp grubun adını girdikten ve aynı zamanda Limewire'den hemen grubun bi şarkısını indirmeye başladıktan sonra grupla ilgili bütün bilgileri vikipedi vesaireden toplayarak : " Oooo Bilmem mi aşkım ya. Süper grup hele şu şarkısı var ki ( o sırada msn in kişisel iletisinde limewireden inen şarkı gözükür ) kopuyorum yaa. " Enteresan değil mi ? :) Ama gerçek..
Ve bu tür şeyler olmasın diye bundan sonraki ilişkilerimde sevdiğim kişiyi karşıma alıp, çok olgun ve ciddi bir şekilde bütün herşeyimizi ortaya dökmemizi isticem. Sonucu ne olursa olsun parça parça o kişiye bağımlılık derecesinde bağlanmadan önce yiyeceğimiz tek bir darbe, hissedeceğimiz acıyı hafifletek hatta ve hatta hiçe indirebilecektir. Diyebilirsiniz ki "Abi ben mesela bir erkeğim. Şimdi sevgilimi karşıma alıp desem ki böle böle neler yaptığını ettiğini herşeyini öğrenmek istiyorum. Kız demez mi bana güvenmiyor musun bunları neden öğrenmek istiyorsun vesaire" Fakat benim burda demeye çalıştığım karşılıklı bir iç dökme olması. Gidip karşındakine "Ne haltlar yedin eskiden anlat bakalım" tarzı bir cümle kurarsak, erkek ise belki rahatlıkla anlatıcak ( sansürleyerek ) ya da çekip gidicek, kadın ise bana olan güvenin bu muydu ne yani bu diyerekten klasik laflarının arkasına sığınacaklardır. Konuşmaya nasıl başlanması gerektiği karşındaki kırmadan, bunun ilişkinin sağlam bir şekilde sürebilmesi için gerekli bir şey olduğuna ikna edilmesi gibi şeyleri sanırım kendimizde bulabiliriz.
Ve bir de aşık olduğumuz insan ilk safhalar atlatıldığında dış güzellik mi iç güzellik mi sorusuna genel bir cevap verirler. " Tabi ki iç güzellik " Sanırım biraz garip bir örnek olucak ama Recep İvedik 2 filminde Şahan Gökbakar'ın bir lafı var. " İç güzellik önemlidir, ama gelgelelim ruhlar aleminde de yaşamıyoruz." Sadece güldürme amaçlı bir film olsada bu laftan çok güzel bir ders çıkartabileceğimin farkına vardım. Eğer sizde direk iç güzellik diyenlerdenseniz bi düşünün. Bir insan sevgiliniz olmadan önce onunla nasıl sohbet kurduğunuz, nasıl etkileşime geçtiğinizi aklınıza getirmeye çalışın. Başta önemli olan onun dış görüşündeki albenisi ve toplumda etki edebildiği nüfuzdur. Ki bu yolla size ulaşmıştır. Aksi halde kalbi tertemiz, en temiz aşkların adamı olabilecek ama ne yazık ki sessiz sakin içine kapanık, dışarıdan bakıldığında bir albenisi olmayan biri olsaydı iletişime geçer miydiniz? Burası da bir muamma :) Tabi ki dış güzelliğin etkisiyle ilk tanışmayı yaptıktan sonra devamında kişinin iç güzelliğiyle ilgilenmemiz normal ve akıllıca olandır :)
2. ilişki tarzına geldiğimizde hani şu " ruh ikizini bulmaya çalışanlar ", artık bu hayalin ardına saklanmaktan vazgeçmemiz gerekiyor. Sonuçta bir öncekinde eksilttiğimiz her duygu, bir sonrakini bulmamızı zorlaştırmıyor mu?
Ve hayal dünyamızda yaşattığımız kişiyi hiçbir zaman bulamayacağımız ayan beyan ortadadır.Neden mi? Çünkü o bir hayal ürünü! Ve dikkat edersek Tanrı sadece sen kendi isteklerin doğrultusunda yarattın. Bir düşünün, hayali sevgiliyle hiç tartışıp ayrılmazsınız. Çünkü kusursuz yaratıyorsunuz, herşey istediğiniz gibi. Siz hiç hayali sevgilinize söz hakkı tanıdınız mı ? :) Sonrada aynısını yaşamak için dünyada ona benzer birini aramaya çalışıyorsunuz.
Olduğu gibi kabul etmek karşındakini.. Ne karşındakini kendine benzetmek için bir çaba sarfetmek nede karşındakinin seni kendine benzetmesine müsaade etmek.. İki gönül bir araya geldiğince birlikte yapabileceğimiz en güzel şey birbirimizi ayıklamak, aa senin sapın var aa senin çöpün var derken, birbirimizi eksiltmek ve eskimek. ( Tabi bunu hızlandırma ve eksiltip eskitmeden kurtulma yöntemini yukarıda anlattım. Şansımız varsa başarıyla atlatırız. )
Ha bir de şu var içimde kalmıştı onuda söyleyim :)
Şuanda etrafımdaki insanları görüyorum sohbet arasında birisi sevgilisi olduğunu söylemeye çalıştığında şöyle diyor: " xxxx ile çıkıyoruz 1 ay oldu." " Sevgili olmayıda başarırsın umarım" diyorum. Sonrası tartışma vesaire :) Diyeceksiniz ki "sanane kardeşim çıkıyoruz biz işte, bu kalıplaşmış bir laftır sevgili olan insanlar yaşadığımız çağda biz çıkıyoruz derler, bunda anlamını zorlaştırcak ne var?". İyi de madem ki sevmek, aşık olmak bu kadar erişilemez, güzel bir davete gitmeden önce ayna karşısında değiştirdiğiniz kıyafetleriniz tadında sevgili değiştirdikten sonra doğruyu bulmaya çalışmak kadar uzun süren, film ve kitap tarihinden bu yana yapılan aşk film ve kitaplarında hiç bitmeyen bir konu şeklinde sürekli bir şeyler üretilecek kadar muazzam, mucizevi ve değerli bir şey ise neden bu kadar basit bir tabir kullanarak tanımlıyoruz sevgili olmayı? Bunu da düşünmek lazım :)
Ve aşkın ve sevginin güzelliğin en kötü temsilcisi olduğunu unutmayalım..