Şiir Nedir Ne Değildir

Türk-İslam medeniyetinde şiirin yeri diğer edebi türlere göre biraz daha farklı olmuştur. Manzum eserler dünya edebiyatında da nesirden önce mevcuttu zaten. Şiirin Türk edebiyatındaki tarihine baktığımız zaman, hem niteliksel hem de içtimai manada çeşitli aşamalardan geçtiğini görürüz. Divan Edebiyatı ve Halk Edebiyatı'nda şekil ön plandayken özellikle Cumhuriyet Dönemi'nde bu değer biraz törpülenmiştir. Fakat Garip akımı ve İkinci Yeni'ye kadar yine de şairlerimiz Halk ve Divan Edebiyatı'nın etkisinde kalmıştır. Bugün ise özgünlükten uzak, aynı fabrikanın ürünü gibi şiirler peyda olmaya başladı. Hem de sürü ile...
İkinci Yeni ile başlayan anlam derinliği, imge ve metaforların kullanımı gibi unsurlar günümüz şairlerinde kolaycılığa neden oldu. Şairini ayırt etmesi güç, özgünlükten uzat şiirler, derinlik esvabıyla pazara çıkıyor. Anlaşılmayan, alakasız benzetme ve imgeler aldı başını gidiyor. Yeniyi söylemek adına, şiirin varoluş kaynağını kurutmanın alemi yok.
Günümüzde çok fazla?Divan Edebiyatı nazım birimini geçtim- hece kullanan bile yok. Kullananlar da hecenin asli unsurlarına uymuyor. Bütün bu kolaycılık, hecenin anlamı öldürdüğü gerekçesiyle ete kemiğe bürünüyor. Oysa maharet şekli ve manayı bir arada verebilmek, müzikaliteyi korumak.
Mısralar arası uyum ve ses ahengi bir kenara bırakılmış durumda. Uzun ve kısa mısralar aynı kıtada arka arkaya sıralanıyor. Bir de bu, şairin mahareti olarak gösteriliyor. Oysa Halk Edebiyatı ve Divan'da her şeklin bir adı ve kuralı var. Kafiye düzeni, hece sayısı, kıta ve beyit sayısı bize bir tanım veriyor. Şiirin kimliğini oluşturuyor.
Elbette ki herkes hece ile şiir yazmalı demiyorum. Serbest şiirde bile bir ahenk ve kimlik olmalı. Benzetme ve imgeler yerli yerinde olmalı.
Bu noktada birkaç güzel örnek vermek isterim;

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden..
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden..

Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım..
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen..
Durgun sular gibi azalacağım,
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen..
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince..
"Yalnız gözlerime bak." diyeceksin..
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin..
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere..
Bir elim seni silecek..
...

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil

...

Aslında birkaç da günümüz şairlerinden örnekler vermek isterdim ama rencide etmek yerine dozunda eleştirmek en güzeli olur.
Ezcümle; şiir duyguları en yeni, en öz, en içten anlatmanın yoludur. Şiirlerimiz diğer türlerin sınırlarını ihlal etmemelidir.
Şiir, anlamsız imge ve meteforlar yığını da değildir.

08 Temmuz 2012 3-4 dakika 7 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Bilgi tazeleme denemesi.Kesinlikle çok doğru olan cümleler okudum.Gözlemleriniz kesinlikle doğru. Ben şairin özgürlüğünden yanayım dediğiniz gibi manayı okura verebilmek önemli,ne anlattığı aşikar olmalı şairin. Maalesef ki günümüzde şiir çok basite indirgendi klavyeyi alan ekrana adını şair olarak yazıyor gecen gün ismi lazım değil bir ismin bir şiirini okudum inanın aklım aşure çorbası oldu daha da ilginci onlarca yorum yapılmış bir kişi bile kardeşim siz ne yazmışsınız dememiş bir övgü bir övgü haddi hesabı yok. Zannedersem biraz da söz rüşveti yaparak kaybediyoruz şiiri.

    Emeğinize sağlık çok faydalı bir deneme olmuş.