Şiir Oku/yorum
Sonbahar
Hüznün rengine bürününce
Dayanamaz ağaçlar
Aşk olur yakar için için
Kurutur dallarını rüzgar
Titreyerek dökülür
Dalından kopan yapraklar.
Yılların kederi savruldukça
Boyanır sarıyla her yer
Alevler içinde yanar
Tepelerde gün yiterken
Alı al moru mor batar gider
Akşamlar.
Acıdır nağmeleri şarkıların artık
Aşkın kırgın nefesidir sanki
Soluduğumuz
Kısılır ses
Düğümlenir
Yutkunurken boğazlar.
El ele tutuşur
Mazide kalan tüm anılar
Islanan yollardan geçerken
Üzgündür bakışlar
Geçmişi arar gözler takılır kalır
Boştur artık oturulan banklar.
Sevdalar hazana erince
Sessizce veda ederler
Solgun yüzünde sonbaharın
Ayrılığı yaşar aşklar
Ardına bile bakmadan
Yavaş, yavaş yol alır
Hayata yenilen
Yaşlanan yorgun yıllar.
26.12.2008
Seher Ercan
Bir nesneyi bir renkle adlandırmak onu güçlü anlatabilmenin yolu olsa gerek. Sevgili Ercan'ın şiirini okuyunca Ö.Asaf'ın şiiri geldi aklıma... ?Bütün renkler /aynı hızla kirleniyordu/ birinciliği beyaza verdiler? diyen.
Nedense hüznün rengini hep sarı diye niteleriz. Sanırım bu duyulan acılar karşısında bedenin sararmasından olsa gerek. Oysa sarının yaşamı güzelleştiren öyle çok işlevi var ki... Bizse onu hep olumsuz kullanmaktayız. Sararmak, morarmak, kızarmak, beti benzi kül olmak gibi adlandırmalar renklerin yalnızca türevlerinden bir kaçı... Aslında insanın çaresizliğini kendini anlatabilmesini güçlendiren işlevler bu adlandırmalar...
Bir başka yakıştırmamızda şairin yaptığı gibi hüzünle aşk bütünleştirmeye çalışmaktır. Bunu da gene sarıyla ilişkilendirerek yaparız genellikle. Peki, aşk gerçekten çaresizlik midir? O değimlidir insanı güçle kılan? Olmazı olduran aşk değil midir? Yakan, kavuran, coşturan bir güç nasıl olurda insanı güçsüz kılan bir zavallılığa iter? Her tez içinde anti tezini taşır. Bu anlayışla bakmak bile bazen bunu anlamamıza yetmiyor. Şiirde gücünü insanın güçsüz kaldığı yerde gösteriyor işte. Her zaman farkına bile varmadan kullandığımız sözcükler şairin diline düştüğünde birden bire çarpıcı söyleme dönüşüyor... Bu şairin ustalığı kadar şiirin gücünün anlayamadığımız kavramları açıklamak için şairi aracı yapmasıdır diye düşünmüşümdür hep.
?Titreyerek dökülür / dallarından kopan yapraklar.?
Yaşanan bir hüznün benlikte yaptığı yıkımı anlatmaya doğanın katkısını düşünmeden edemiyor şiiri okurken insan. Yılların beslediği, büyüttüğü kederlere yaprakların dayanamayıp kopmaları, alev olup ruhu yakarak acıtmalarına güneşin bile dayanamayıp morararak batması sanki o acıyı görmemek için saklanmaları gibi düşündürüyor insanı. Öyle böyle düşünürken dostluk kavramı zorluyor belleğimi bir yerlerden. Nesnelerin bile böylesine etkilendiği bu yaşanmışlık sırasında dostları nerdeler sahi? Bu hüznü sevince dönüştürmede neden hiçbir katkıları yok onların? İnsan neden bu kadar bencil?
Bir başka bakışla baktığımızda yapraklar güneş bu acıya ortak olurlarken solunan hava şarkıların nağmeleri neden bu acıyı körüklüyor?
?Kısılır ses / Düğümlenir / Yutkunurken boğazlar.?
İnsanın yaşanmışlıklarının pişmanlık duyurması, anıların hüzne, oradan acıya dönüşmesinde kendisinin katkısı var mıdır? Yoksa bu bizim yaşamı algılamamızda kendimizce yarattığımız acı beslerlik midir? Her iki halde de yaşama olumsuz yaklaşılmıyor mu? Gerçekte insanın doğası gereği yaşama pozitif bakması gerekmiyor mu?
Seher Ercan yazarken benim gibi sorguladı mı bilmiyorum. Ama yazdıkları bana bunları düşündürerek yaşamı sorgulattı.
?Anı yaşamak lazım? demiştim bir şiirimde. Yıllar, zaman öyle hızla geçiyor ki farkında bile olamıyor insan. Öyleyse gelecekte pişmanlıkları yaşamamak, böylesi acıları duyumsamamak için her anın değerini bilmeli gereğini yapmalıyız.
Aşk, o muhteşem duygu benliğinize düştüğünde onu anlamak onun gereğini özgürce yerine getirmek gerekir. ?Bir aşkı anlamak bir ömrü harcamak olsa da... Ki duyulan yaşanan aşksa kavramı tanımlayan anlamda bir aşksa ben bu şiirdeki hüzünlerin yaşanacağına inanmıyorum. Biliyorum ki sevinçli ve coşkulu da yaşansa acı ve hüzünde verse ?aşk hiçbir zaman pişmanlık duymamaktır?.
Sevgili şairi kutluyor, küllenmiş duygularımı anımsamama yaşamı bir şekilde sorgulamama neden olduğu için teşekkür ediyorum.