Şiirde Etik

Evet, zaman zaman tartışılan üzerinde teoriler, üretilen, bir konu hakkında çeşitli kaynaklardan derlediğim bilgiler ve kendi şiir poetikamı sizlerle paylaşacağım.

Etik terimi Yunanca ethos yani "töre" sözcüğünden türemiştir. Sade anlamıyla 'Töre Bilimi'dir. Aksiyoloji dalı olan etik, felsefenin dört ana dalından biridir. Yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışır. Etik batıda ahlâk felsefesi olarak da anılmıştır. Türkçe de 'Ahlâk Bilimi' olarak da anıldığı olmuştur. Türkçede ahlakla eş anlamlı kullanılır.

Şiirde edebiyatın müstesna bir bölümü olup önde gelir. Edebiyat Arapça edep, adap kökünden gelen bir kelimedir. Bu sanat dalında zaman zaman mecazi kelimeler kullanılır. Kullanılan bu mecaz ve sanatların acaba etiğe uygun olup, olmaması tartışmaları sürüp gider. Yalnız açıkça küfür içeren mecazların (şiirlerin) sanatla yakından uzaktan ilgisi olamaz, olmamalıdır. Düşünmeliyiz ki, dizeler yüreğimizden kaleme döküldükten sonra artık yalnızca bize ait değildir. Başka insanların okuduğu bir şiir hem üslup hem de muhtevasında ki kelimelere özen gösterilmesi, dikkat edilmesi etik değerler açısından önemlidir.

Etik değerlere aykırı kötü sözün açıkça söylenilmesinde rabbimiz hoşlanmaz. Kuran'ın belagatine bakıldığında ne kadar etik ve estetik edebi mahiyet arz ettiği görülecektir. 'Sözün Sultanları' sayılan şairlerinde şiirlerinde etik kelimeler kullanması hem edebi manada başarısını artıracak hem de kalıcılık ifade edecektir.


Şiirimizde, öykümüzde bunalım edebiyatı ve ilkel çağların kalıntısı ve cinsel sapkınlık ve dürtünün sonucunda aşağılık kompleksi ortaya çıktı. Bu da kimlik ve buna bağlı olarak etik ve estetik sorunlarını ortaya çıkarıyor. Edebiyat da dünya görüşünden bağımsız bir olgu değildir. Öncelikle dünya görüşüyle ilgili sorunun çözülmesi gerekir. Bir ateistten güzel bir semai, ilahi, nefes beklemek çölde su bulmaktan zordur. Geleneği inancı değildir. İnançsızın bile inançsızlık inancı vardır. Edebî geleneğimizin hem bilgi hem ruh olarak iyi kavranması gerekiyor. Sanat, kendinden ibaret bir çaba olamayacağına göre işin etik meselesi de önem taşır.

Boş söz, yalan söz, yanıltan söz söyleme hakkımız yoktur. Çünkü aydın kimliğiyle şair topluma örnek olmalı, affedersiniz cinsel organı gözlerinin altında veya kaleminde gezmemeli. Toplumun etik yapısına ürünlerindeki etik değerle katkıda bulunmalı, onu tahrip etmemeli, Sanat hassasiyetlerimizi dünya görüşümüzün önüne koyamayız. Fakat bunlar yapılırken estetikten de taviz verilmemeli. Güzellik, bizim medeniyetimizin en önemli meselesidir. Etik ve estetik, sağlıklı bir kimlik belirlemesiyle halledilebilecek meselelerdir. Yunusça bir ifadeyle 'sözü bilip pişirmeden söz söylemenin bir manası olamaz'. Hayır ve güzel söyleyemeyen için hayırlı ve güzel olan susmasıdır.

'Efendim ben özgürüm her şeyi söylerim, sanata kimse pranga vuramaz'. Bahanelerine sığınıp, şiiriyle de olsa toplumun etik değerlerini dinamitleme hakkına sahip değildir. Bir şair şiir etiğine göre ne 'sözü' ne de insanları incitme hakkına sahiptir. Dünyanın en iyi ve en ünlü şairi olabilir, fakat kendisine verdiği sözü tutamazsa 'söz' de, 'şiirde etik' de incinir. Sonunda şair geçinen etikten yoksun varlık çok güzel'Şeytan'ın Bülbülü' olur. Bir dönem öter, sonrada tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gider. Tarih bunların örnekleriyle doludur. Genç nesiller bunları lanetle anmaktadırlar.

Etik değerlerden uzaklaşmanın sonucunda, her yılışmanın sevgi, her cinsel içtepinin aşk, her zımbırtının müzik, her sulu gözlü sızlanmanın şiir sanıldığı bir toplumda sanat toplumdan kopar. Ne yazık ki bir kısım entel sanılan kara cahiller tarafından topluma bu enjekte edilmeğe çalışılmaktadır. Ucuz şiir, Ucuz sanat, ucuz müzik, ucuz sevgiler, ucuz insanlar ve ucuz yaşamlar. Sonunda bunalımlar.

Estetik ve etik değerlerin yozlaştığı, yozlaştırıldığı bir ortamda şiir de yozlaşmaktadır. Bu kaçınılmaz bir gerçektir. Sanki görünmez bir el, uzaktan kumanda ile insanı sistematik bir şekilde bayağılaştırmaktadır. Bu olgunun sadece Türkiye'de değil bütün dünya da var olan bir hakikattir.

Sanatın bir gayesi bulunur. Sanat insana yaşama sevinci, heyecan, mutluluk ve benzeri duygular ile düşünme gücü verebilmelidir. Şiirin böyle bir işlevi vardır gerçi. Bozuk yemek insanın midesini sindirim sistemini bozduğu gibi, etik değerden yoksun şiirde insanın beynini karıştır, toplumda küçüğün büyüğe saygısını azaltır, kötü eğitime yol açar. Cinsel istismara yol açar.

Laf olsun heybe dolsun misali şiir olmaz. Şiir aşure çorbası veya mozaik değildir, Etik ve estetikten yoksun içinde farklı şeyleri barındırmaz. Onda bir nizam ve intizam vardır.

Bu gün etik ve estetik değerlerden yoksun 'Öküz böğürmesi' gibi sözlerin şiir diye ortada dolandığı noktaya nasıl gelindi? Nasıl oldu da Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus, Hacı Bektaşi Veli, Fuzuli, Baki; Nedim ve benzeri şair ve tefekkür önderlerini doğuran insanlık bu mahlûkları doğurmaya başladı? Ve nasıl oluyor da bu mahlûklar her yerde baş tacı ediliyor? Sözüm ona ödül alıyor. Yılın bilmem neyi seçiliyor. Düşünülmesi gereken bir durum değil mi? Ne dersiniz?

25.08.2008


ŞİİRLERLE SEYAHAT
'Maddi Ve Manevi Âlemlere'

07 Eylül 2008 5-6 dakika 8 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 10 yıl önce

    istediğiniz zaman bazı kelimeler her ne kadar etik olarak görünmese de iyi bir estetize ile etik hale getirebilirsiniz. Ayrıca şunu da unutmamak lazım etik toplumlara göre değişmektedir sizin etik anlayışınızla benim etik anlayışım örtüşmeyebilir. Ve etik yapıyı kim belirler kural koyma yetkisine sahip olan kimdir. Bende sizinle aynı görüşlere yakın görüşe sahibim ama sizin kadar keskin değilim sadece... Güzel yazı emeğinize sağlık.

    Sevgiler..