Şiire Ve Şaire Dair Enstantaneler

Giriş


Genellikle yüreğimizin cız ettiği dönemlerde şiire daha çok ihtiyaç duyarız. Kim bilir beklide zamanla barışık olduğumuz anlarda kendimizi dinlemeye alışık değiliz. Şiir yazmak, şiir okumak daha doğrusu şiirle uğraşmak güzel bir uğraş sonuçta. Çevreniz şiirle ilgilendiğinizi biliyorsa sürekli şiire ilişkin sorularla muhatap olacağınız kesindir. Bu yüzden ben çokça sorulan sorular üzerinde şöyle bir gezinti yapalım istedim. Bu arada şiirin toplum nazarında, kapalı kutu olduğunu da fark ettim. Şair ve şiir dünyasını bir parça kibrit alevinde dahi olsa aydınlatabilirsem gayeme ulaşmış olacağım. Buyurun meseleye:




Şiir Nasıl Yazılır?



Şiirle ilgilenenler bilir, ilham denen bir maskara dolaşır ortalıkta... Ama nedense birileri çıkıp da onun ne demek olduğunu hakkıyla anlatamaz. Belli belirsiz yerlerde, zamanlarda apansız içinizde kelimelerin oynaştığını, hatta bazılarının çoktan kaynaşmaya başladığını fark edersiniz, bazen bir mısradır, bazen kıta, bazen şiirin kendisi... Kavuştuğunuz bu oynaşmaları zahmet edip de bir yere kaydetmemişseniz eğer, ansızın bütün kelimeleri kaybedebilirsiniz. Vesvese gibi bir şeydir bu üstüne düştükçe büyür, şekillenir, aksi takdirde kaybolur gider.



Şair Doğuştan Yetenek Midir? Uğraş İşi Midir?



Bana öyle geliyor ki ilham denen o maskara az buçuk da olsa herkeste var. Bu yetenek yaşamın bir döneminde sizi yakalar, eğer ilginizi kaybetmezseniz uğraşınız yönünde sanatınız mesafe kat eder. Şiir kabiliyet işi midir yoksa uğraşarak başarılabilir mi tartışılır. Bana göre şiir biraz kabiliyet, ama çoğunlukla uğraşı işidir. Sanıyor musunuz ki unutulmaz büyük şairler zaten var olan kabiliyetleriyle eserlerini ortaya koymuşlardır. Hayır, emin olun ki o şairlerin belki de hepsi bir şiirin belki bir mısrası için çok geceleri gündüz ettikleri olmuştur. Bir mısra için bin müsvedde harcanmıştır. İşte onları bu fedakarlıkları büyük yapmıştır.



Şairler Yaşadıklarını Mı Yazarlar?



Kanaatimce cevap şudur: evet şairler yaşadıklarını yazarlar ama yaşadıkları sadece kendi hayatlarına dair şeyler değildir. Şairler iyi bir gözlemcidir, bir dostunun hissettiklerini kendine mal edebilir. Şair bir hayat yaşamaz, bin hayat yaşar...




Şair Yazdığı Şiirleri Başkalarıyla Neden Paylaşmak İster. Halbuki Yazılanlar Şairin Kendi İç Dünyası, Özeli Değil Midir?



Öncelikle cevabı tek bir sebebe bağlamak yanlış olur. Birincisi güzellikler paylaşıldıkça artar, haklı sevince dönüşür. Bazen komik bir olay yaşadığımızda yaşadıklarımızı biran evvel yakınlarımıza anlatmak ve birlikte gülmek isteriz. Bazen çok şeyler yaşamak ya da bilmek paylaşılmadığı takdirde bir şey ifade etmez. Şiir güzeldir ve paylaşılmak istenir. Başka bir sebep; insanlar doğar, yaşar ve ölür. Hayatın değerini bilenler ölmek istemeyenlerdir. Kendisine mukaddes yaşam hakkı tanınan her fert şunu düşünmelidir esasında: sessiz doğmuş olabilirim, sessiz yaşıyor da olabilirim, fakat asla sessiz ölemem. İşte ölmemek için insan yok olmanın eşiğinde ölümsüz zamana armağan sunmalıdır. Ölmeyecek cümleler kurmalıdır. Bu armağan var olmanın ifadesidir. Şiir güzel bir cümledir.



Sonuç



Hayat ve zaman, gizemliliği ile güzeldir. Zamanın neler getireceğine dair sorular, endişeler ve beklentiler aslında hayatın kendisidir. Zamanı keşfedenler için gelecek büyük bir hazinedir. Bu yüzden işte insanoğlu kendini ve doğasını keşfetmekle felsefenin şeklini şemalını değiştirebiliyor, perdelerini büyütüp küçültebiliyor. Önemli olan bir şeyler bulmak değildir hayatta, hep arayabilmektir. Hayatın özü bulmak değil, aramaktır aramak. İşte şiir de böyledir...



Bu yazıyı okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Saygılarımla...

08 Kasım 2008 3-4 dakika 9 denemesi var.
Yorumlar