Sılada Ateş

Bazen ağlayarak dolaşırken sokaklarda,ölünceye kadar burada yaşamış sevdiklerimizi hatırlar, bir kaynaşma halinde hareketin devam etmesi için uğraşırım. Keskin sesler arasında en doğrusunu bulabilmek için inatçılıktan nasibini almış herkesi kucaklarım.Gözlerle kurulan iletişim ,doğru şekilde gerçekleştirilmezse düşünce engelleri çıkar ortaya, donup kaldığımız anların su yüzüne çıkardığı bu tehlikeli durumlar insanları yaşamdan soğutur. En sonunda kendimizi ateşin ortasında buluveririz.

Taşı bile eriten bu ateşler,en çok korktuğum şeydir. Üzülmeyi engelleyecek uğraşılarla geçirilen zaman yolculuklarında yanımda kimsenin olmadığını büyük bir hüzünle karşıladım,sonra kendi parmaklarımın kanadığını görünce anladım yavaş yavaş, bu çöküşün başlangıcı olduğumu.Herkesten önce çıktığım yolculuk çok erken noktalanacaktı.Gelecek yılların ortasında bir yerde tasarlanacak olan yeni,henüz keşfedilmemiş bir insan türü daha olacak dünyada. Ağzından sesler yerine soyutluklar çıkaracak bu türe ait ne varsa ,tarama sözlüklerinde ilk olarak yer alacak tüm ayrıntılar.

Olan biteni seyretmekle geçen zamanda, kan akışının hızlanmaya başlamasıyla birlikte,şimdi aşağılara indikçe hareketli çıkarımlar oluşur.Peşime düştüğünü sandığım korkunç çıkarımlara karşı öyle bir nara atmış olacağım ki sesim kilometrelerce öteden bile duyulmuş.Önlerinden geçerken şehirdeki insanların,ikimizin de yaratıklar yeşerttiğini,onları besleyip büyüttüğünü görebiliyoruz. Akılda kalıcı olmasına hiç gerek yok.Bu böyle gittiği sürece devam edecek sürekli çocuk ağlamaları.Yalvarmanın faydası da olmayacak artık.

31 Mayıs 2013 1-2 dakika 89 denemesi var.
Yorumlar