Sitem Rüzgarı

Saatin, rüzgar yönünde beni beş geçtiği bir balodayım. Kavalyem hep başka masaların kahkaha dolu yalnız kadınlarında... İmzamın dijital ortama taşındığı iyimserliklerde adımın sonundaki 'A' gibi ayıba kaçanlardayım... "A, bu da mı görmez beni görünmezlik pelerinlerimden ayrılıp koşup ona sarılırken?" "Bu da mı istemez beni kör saatlerde?"

Bu yıl da kendimi kendimle tanıştıramadım ve bu yıl da mayısın en ilgisiz yerinden kasırgalandı ruhumun tufanları. "İmdat" çağrılarımda adımın yağmalanan en sihirli yalnızlığını hiç mi duymadınız? 

Sitemlerimin kuşların kanadına takılan sahte kanatları olduğunu bilse rüzgar, bana dönmekten vazgeçer. İlhamımın prosedüründe en güçlü halkası olduğumu bilse fırtına,  şiddetli geçimsizliğimin cezasını gönüllü olarak kendi çeker.

Ben, her cümlede söze gelen ben, takunyalarını giydim yaşamın. Boyumu uzattıkça kısa kaldım mutluluğu dikilmeyen sevgilere, penceremin gücüne yetemedim, herkes tarafından görüldüm her seferinde. Adımın baş harfindeki 'D' gibi dolambaçlı yollara kaçtım.

Sade, huzurlu, anlaşılır bir yalınlıkta vurulduğumda oltaya gelemeyen balık hesabı, oltaya gelemedi günahlarım. Gelselerdi sevaplarımın kısmetinde umutlanan o denizlerde kendimi bana nişanlayacaktım. Mutlu olacaktım ruhumdaki yüzükle, kendimi kabul ettiğim için pişmanlık duymayacaktım. 

İmdat çağrılarındaki tuşlanmayan numaraların sahipleri sizler; bilerek mi imdadımı duymadınız?

Sitem anahtarıyla açtım açılmaz sandığım kapılarımı, beni duyarken anlamayı bilseydiniz dökülmezdi ilkbahar yapraklarım...



15 Mayıs 2021 1-2 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (1)
  • 2 yıl önce

    Karşı komşunun çamaşırlık odasının penceresinin beton pervazına eşiyle birlik de kurdukları basit yuvasına tüneyen dişi kumruyu izliyorum saatlerdir. Eşi de bizim balkon demirlerine konup güya doğacak yavrusunu eşiyle koruyacak...Biraz değil bayağı zor. Tüm saldırılara açıklar çünkü. Özellikle saksağan sürüsü etraftayken...Çok sürmez bir iki gün hatta bu gün bile o yuvayı dağıtırlar...

    Kahvem bitti.

    Sabah on akşam beş mesai zamanım geldi.

    İnsanlarla sekiz on saat yalanlarımızı yüceltiyoruz. Sonra onları bilmem ama ben içime bakıp; bu yalanlara ortak olduğum için kendime küfürler ediyorum.

    Hasan Kanafani' yi okuyalı yıllar geçmiş. Gerçeği kimse sevmez. Bir süikaste kurban edilmediğime göre yalanlara daha sıkı mı sarılsam?

    Benden de bu beklenir zaten...Koskoca Bulvar' da " Gel sarıl bana " çığlıklarını duymazlıktan geldim çünkü...

    sevgiyle kal...