Sonsuz Bir Sonsuzluk

Tesellisiz çıktım yola. Hasretler, haykırışlar, bağırışlar arkamda. Gözlerim son bir umutla bakıyor hayata. Feri sönmüş biraz. Hatta son bir haykırışla tutunuyor. Arkamda içli bir keman sesi. Boynu bükük yürüyorum, sonu belli olmayan sonsuzda. Keman sesine piyano eşlik ediyor. Ama ben tesellisiz çıkmıştım yola. Gözlerimin feri sönmüştü çoktan. Hayattan beklenenler hep aynı. Umut, hayal, belki de gözyaşı. Heyhat! Gözyaşımla besleniyor sonsuzum. Sonu gelmek bilmeyen bir sonsuz. Ucunda ne var belli değil. İhtiraslar arkamda, sevdiklerim arkamda. Önümdeyse sonsuz bir sonsuzluk. İçinde kasvetli, ağır kokular, kıyıda bodur ağaçlar, önümdeyse isli bir sonsuzluk. Nasıl dağılacak bu buğu? Nasıl dağılacak bu yalnızlık? Güneş hiç doğmuyor bu yolda ne yazık! Hep kara bulutlar kaplıyor tepemi. Belki de benim yolum olduğu için vardır bu gözyaşımla beslenenler. Belki de sevincimi kaybetmem için vardır. Mevsimlerden güz olmalı; hep yağmur yağıyor. Hiç güneş denen aydınlatıcı mükâfat yok ortalıklarda. Yol sonsuz. Sıralı önümde ihtiraslar, ihanetler, gözyaşları... Yanımdaysa kasvet kokan ağaçlar. Şimdi feri sönen gözlerim son bir umut kaynağı arıyor, bu lanetli yolda yürümemek için. Ama devam ediyor gözlerim, her ne kadar tehlikeler onu kör edecek olsa da...

03 Temmuz 2010 1-2 dakika 88 denemesi var.
Yorumlar