Süheyla-6

Süheyla Ayşe hanımın olmadığı ve en önemlisi yeni tanıdığı ve unutamadığı Hasan'ı düşünerek geçirdiği ikinci gün bitmişti.Babası ise dakikaları sayıyordu adeta fakat hiç halini de belli etmemeye gayret ediyordu.

Yarın sayacakları son gün dü acaba hayalleri olacakmıydı. Yoksa kısa süreli yaşadıkları umutlar ve hayaller o gün sona erip başka dünyalara doğrumu yol alacaklardı. İkisi birbirine farkettirmeden adeta bekliyordu. Umutlarını ve sevinçlerini.

Bu duyguluar içinde yorgun düştü vucutları ve erken yatmışlardı. Zaten geçen son iki gün çok uzun olmuştu. Yarının erken olmasını istiyordu ikiside. O gün geçerse belki hayalleri mutlulukları dünyaları başka olacaktı.

Hasan uyanmıştı annesi henüz uyanmadı. Akşam olmak üzereydi. Sessizce çıktı annesinin odasından babasının odasına doğru yürüdü sessizce. Kapı açıktı baktı kapıya doğru babasıda uyuyordu. Ses çıkarmadan indi alt kata ve hizmetçilerin birinden yiyecek bir şeyler hazırlamasını istedi.

Çalışma odasına geçti ve aksayan işlerini inceledi. Yaptığı birkaç telefondan sonra işlerinden kazandığı bir iki gün daha kazandı. Aklına Süheylanın ağabisi geldi. Telefona yöneldi ve arkadaşını arayıp Ahmeti istedi telefona ve Ahmetle uzun uzun konuştu. Babasına gittiğini annesini yanında getirdiğini anlattı. Ahmet sevindi buna ve uzun sohbetten sonra vedalaştılar tekrar görüşmek umuduyla. Hasan Ahmet'e hala teşekkürleri sıralıyordu.

Salih bey uyanmış ve yatağından kalkmış baş ucundaki aracına binmeye çalışırken yatağından düşmüştü. Fakat hiç ses çıkarmadı Ayşesi uyanmasın diye. Oysa Ayşe hanım uyanmış düşünüyordu. Sesi duyunca anladı Salihi düştü önce durdu biri gider diye fakat biri gitmeyince yürüdü üzüntüzünü belli etmeden.

Salih yerde yatıyordu. Gözleri çakıştı bir anda ve Ayşe hanım hiç belli etmeden kendini tutu koltuk altından ve ikisinin gayretiyle oturttu arabasına. Teşekkür etti Salih ve ellini tuttu. Çekti önüne doğru ve onu dinlemesini istedi. Ayşe hanım utandı ve nasıl olur ben Salihle burda diye düşündü. Fakat Salih başladı anlatmaya yaşadıklarını içinde olduğu durumları bir bir. Ayşe hanım sadece biliyorum dün akşam anlatın ya sabaha kadar. Olsun ben sana sadece sana anlatmak istiyorum. Sadece seninle benim bunları bir kez daha konuşmamızı istiyorum diye tuttuğu elini öptü ve devam etti anlatmaya.

Salih artık rahatlamıştı mutluydu içindeki üzüntüler bitmişti. Çünkü yine diz dize Ayşesiyle yanlız yapa yanlız konuştu anllattı herşeyi ona. Şimdi hadi yardım et de aşağıya inelim. Artık bundan sonra huzurlu olacağım içimdeki yangın yakmayacak içimi.

Beraber alt kata indiler mutfağa doğru yürümelerini istedi Salih bey. Çünkü Hasan boş olduğu her sürede mutfağa gidip hizmetçilerle sohbet ederdi diye anlattı Ayşe hanıma ve içeri girdiler. Gerçekten sohbet edip çay içiyorlardı orda.

Hasan görünce ikisini sevincinden hızla kalktı ayağa ve yürüdü onlara doğru. Babası bizede birşeyler verinde bizde katılalım sohbetinize diye söyledi. Masaya doğru ilerleyip Ayşe hanımın oturması için sandalye gösterdi. Oturdular.

Hasan ve personel şaşırmıştı çünkü Salih bey hiç sohbet etmez hep odasında olurdu. Sağlığında bile hep böyleydi şimdi ne oldu ki mutfakta onlarla oturup sohbet edecekti ve hiç olmadığı kadar mutluydu. HAsan düşündü acaba acaba konuşup anlaşmış ve annem babamı affetmiş mi? Sonra kendi kendine boş ver bu anı yaşıyalım diye düşündü ve döndü düşüncelerinden. Masadaki ortama.

O akşam tüm evde işıklar yanıyordu ve herkes mutfaktaydı. Sohbet hep ordaydı geçmişten o güne dek herşey konuşuldu. En yaşlı hizmetli eski hanımını anlattı. Bazan üzüldüler bazan güldüler. Rahmetle andılar. Geçip gidenleri. Herkes olan biteni anlamadan konuştu sohbet etti kendince.

Vakit geç olmuştu Salih bey artık yatmaları gerektiğini söyledi. Oğlunada oğlum beni yukarı çıkar diye rica etti. HAsan tamam deyip yerinden kalktı. Fakat Ayşe hanım tamam oğlum ben getiririm öğrendim nasıl çıkacağımızı diye söyledi.

Salih bey çok sevindi baktı gözlerine hisli hisli ve beraber tekrar yukarı çıktılar. Hasan ne yapacağını anlamadan kaldı orda. Bakındı hizmetçilere ve dadısına. Onlarda baktı omuz silktiler. Ne diyeceklerini bilmez bir şekilde. sonra Hasan döndü siz bana bir meyva tepsisi hazırlayın ben onunla çıkarım yukarıya istenmediğimi anlarsam bırakır tepsiyi gelirim. Ayrıca babamın ilaçlarını ve sütüyle suyunu da hazırlayın iki üç seferde anlarım durumu sanırım.

Hasan meyve tepsisi elinde çıktı yukarı annesiyle babası babasının odasında oturup sohbet ediyorlardı. Hasan kuru kuru öksürdü ve meyva getirdim size diye seslendi. İkiside döndü ve gel dediler. Girdi meyvaları bıraktı yanı başlarında durdu ayak üstü. Kimse otur demedi ona anladı istenmiyor burada. Döndü ve ben ilaçlarını getireyim baba diye seslenip kapıdan ayrıldı.

O sırada Salih bey le Ayşe hanım gidip gelmesini beklediler ve o gelip gittikten sonra kaldıkları yerden devam ettiler konuşmalarına. Sabaha doğru ikiside yorulmuş ve uykuları gelmişti farkında olmadan yanyana oturdukları koltukta Salih beyin battaniyesi ayaklarında uyuya kalmışlar. Bir süre sonra kafaları birbirine yanaşmış ve destek almıştı birbirinden.

Hayatlarının belkide en huzurlu uykusunu uyuyordular oturdukları koltukta. Birbirinin omuzunda yaslanmış aldılar uykularını uyudular ömürleri boyu geçirdikleri uykusuz gecelerin inadına ve onları birbirinden uzak bırakanların inadına....





Devam Edecek....

12 Ekim 2009 5-6 dakika 14 denemesi var.
Yorumlar