Süheyla-8

Hasan arabayı hazırlattı ve annesi ile babasının yanına geldi. Gelişinden ikiside artık yola çıkma zamanının geldiğini anlamışlardı. Ayşe hanım kalktı ve Salih beye dönerek hakkını helal et dedi. Salih bey asıl sen hakkını helal et bu geldiğin üç gün içinde ayrıca teşekkür ederim. Umarım tekrar gelirsin. Biliyorsun burası senin evin. Yaşananları unut diyemem fakat unutman için yaşadığım sürece de dua edeceğim.

Ana oğul yola çıktılar. Bir süre konuşmadan uzandılar yolların kalabalığından tenhalara doğru. Hasan annesine anne yemek yiyelim mi ne yemek istersin diye sordu. Annesi fark etmez oğul ekmek peynir de yerim ben sen nasıl istersen. Hasan olur mu anam sana en güzel yemekleri yedirmek isterim. Seni çok beğendiğim bir yere götüreceğim bak gör neler var orda.

Yemeklerini yedikten sonra yola koyuldular. Hasan hava karanlık olmadan köye varmak istiyordu. Sebebini çok iyi biliyordu. Çünkü geçen üç gün içinde anne ve babasının kavuşması yanında kendi duygularını da iyiden iyiye düşünmüş ve çoktan kararını vermişti. Fakat karşı tarafın cevabını bilmediğinden de huzursuzluğu yüzüne vuruyordu.

Süheyla babasına yorgunluk çayı hazırladı ve yanında peynir zeytin tere yağı bal koymuştu masaya. Karşılıklı bahçede çaylarını içip ikiside konuşmadan karşı dağları seyrediyordu. Aslında ikisinin de gözü karşılardan gelecek olan arabayı bekliyordu. Fakat vakit akşama çok yakındı umutları datükenmişti. Yinede umutsuzluğun umudunda oturdular masada.

Batmakta olan güneşin yansımalarında gelen aracın camına çarparak kırılıp onlara adeta göz kırpmasıyla heyecanla baktılar uzağa ve ikisininde yüzü gülüyordu. Sevinmişti ikiside. Ali bey saklıyarak duygularını kızım galiba ayşe hanım geliyor. Kalk da birşeyler hazırla yorgundurlar.

süheyla heyecenla nasıl hazırladığını anlamadan on dakikada masayı temizleyip yenisini hazırlamıştı. Hasan ile anneside çantaları ellerinde görünmüştüler patika yolunda. Ali bey git kızım al çantalarını dediği anda Süheyla o anda uçtu yanlarına ve merhabalaştılar. Sarıldı Ayşe teyzesine onu çok özlediğini söyledi elinden çantasını ald ve yürüdüler eve doğru. Süheyla bize gidelim yemek hazırladım yeriz daha sonra geçersiniz eve.

Hasan Ali beyle selamlaştı ve bu sefer elini öpmüştü. Buyur ettiler ve oturdular masaya. Başladılar anlatmaya yaşananları ve bundan sonra düşünülenlerin yanından geçtiler.

Ayşe hanım bir an önce evine gitmek ve kendini dinleyip ne yapacağına karar vermek istiyordu. Yaşadığı rüya mı gerçekmi anlamak istiyordu. Oğluna oğlum artık kalkalım dinlenelimde yarın konuşuruz dedi.

Kalktılar ve evlerine doğru yürüdüler. eve vardıklarında anahtarı unuttuklarını hatırlayıp Hasan ın alması için geri dönmüştü. Bu onun için çok güzel bir tesadüftü. Çünkü yazdığı mektubu verecekti Süheylaya otururken fırsatını bulamamıştı.

Onlar anahtarı hatırlayıp Hasanın alması için geri döndüğü esnada Ali beyde hatırladı anahtarı ve Süheylaya sordu kızım anahtarı almadılar. Git şunu getir yorulmasınlar bir daha. Süheyla hemen aldı yerinden anahtarı ve kapıyı açıp çıktı yola ortalarda buluştular. Hasan anahtarı mı getiriyordun evet dedi Süheyla ve yüz yüze geldiler o anda Hasan hiç zaman kayıp etmeden bak benim sende düşüncelerim var ve onları bir kağıda yazdım versem okurmusun.

Süheyla heyecanlandı ve sustu. Bak okumak istemezsende al yırtar atarsın fakat isterim oku. Düşüncen olumsuz dahi olsa kimse duymadan bu anı da yaşamamış ve bende bunları yazmamış olurum derken elinde zarfı Süheylanın eline tutuşturdu ve hadi gecikme git yarın görüşürüz dedi.

Süheyla rüyada yürüyordu eve geldiğinde yüzü başkaydı. Babası ne oldu korktun mu sordu. Evet koştum o yüzden biraz. Peki artık yatalım dedi Ali bey ve herkes çekildi erken erken hayallerinin ve içindeki duyguların nasıl ve nedenlerine.

Süheyla odasına zor vardı ve zarfı çıkardı koynundan. Odasının kapısını sessizce kilitleyip açtı zarfı ve başladı bir nefeste okumaya. Terlemişti ve ne yapacağını şaşırmıştı. Sabaha kadar mektubu ezberlemişti adeta ve yarını zor bekledi. Sabah olmadı bir türlü.

Sabah olmuştu süheyla çoktan işlerini bitirdi ve babasının kalkmasını bekliyordu. Babası da çok geç uyuduğu ve huzursuz olduğu için uyanamamış ve uyandıktan sonrada kalkmak istememişti. Çünkü o umutlarını yitirmişti fakat bunu kendine söylemek istemiyor ve neden geç kaldım diye kendine kızıyordu.

O gün hep uzaktan bakıldı selamlaşıldı. Hiç yan yana gelinmemiş ve konuşulmamıştı. Süheyla ve Hasan da birbirlerine zaman vermek ve duyulmadan hayallerinde yürümek tanıyarak karar vermek istiyordular.

Bir zor geceye daha başlanıyordu. İki tarafta da konuşacak çok şey yoktu. Hasan babasını anlatıyordu annesine ve annesinin kafasının karışık olduğunu görüyor susuyordu.

Ayşe hanım dün akşamdan beri düşündü fakat bir sonuca varamamıştı. Yıllar önce yaptığı yanlıştan sonraki düştüğü durumun karmaşasından çıkamıyor. Üç gün önce kavuştuğu evladının babasınamı yoksa yıllar önce sevdiği ve şimdi ona teklif edeceğini hissettiği Ali beye mi? Şaşkındı. Ne yapacağını bilmiyor. Hep olan geçenleri düşünüp tekrar tekrar kendi kendine yorum yapıyordu.

Hasan acaba mektubum okundu mu? düşünceleriyle elinde kitap okur gibi yapıyor ve düşünüyordu. Fakat yarın son gündü gidecekti babasına babası hastaydı. Acaba yarın bir cevap bir not gelecekmiydi. Düşündüğü yerde uyuya kalmıştı.Annesinin sesile uyandı ve yatağına gitti orda da düşündü hayal etti sbahlara kadar.

O sabah başka doğmuştu güneş sanki hava berrak ve güneşli ter temiz bir oksijen ve çeşit çeşit bitki kokularını fısıldıyordu hafif hafif esen rüzgar. Belkide hiç hissedilmeden taşıyordu kokularını yüreklere. Herkes erken uyanmıştı ve iki evdede farklı heyecanlar ve duygular yaşanıyordu sanki birbirlerine söyleyecekleri sözleri ve duyacakları olumlu cevapları duymuşlar. Yada o gece hep güzel hayallerle uyuyup güne neşeli uyanmışlardı......






Devam Edecek...





Not: Bu hikaye hiç düzeltme yapılmadan bu sayfada yazılıp yayınlanmaktadır.

17 Ekim 2009 5-6 dakika 14 denemesi var.
Yorumlar