Suskun Pencere ve Unutulmuş Hayatlar
Bir pencere var karanlıkta, unutulmuş,
yılların ağırlığıyla yorgun. Işığa açılan kapısı, uzun zamandır kilitli sanki. Üzerine düşen her damla yağmur, anlatmaya çalıştığı hikayelerin gizli tanığı.
Rüzgarlar uğramıyor ona, kuşlar dahi onun sessizliğine saygı duyar gibi ötüşlerini yitiriyorlar. O pencere, yaşamın canlılığından uzakta, zamanın unuttuğu bir köşede bekliyor.
Her gün uzağından geçen çocukların neşesi, onun camına çarpar gibi ama hiç içeri girmiyor. Hasretin soğuk nefesi pencerede donup kalmış; sıcaklık, sevgi, hayat ona yabancı olmuş.
Bir gün umarım; ışık doğar o pencerenin içine. Perdeler çekilir, kapı aralanır, sesler, kahkahalar dolar o odaya. Yemek kokuları sarar evi, misafirler gelir, sohbetler başlar.
O zaman o pencere, sessizliğin içinden çıkar; hayatla buluşur, yeniden doğar.
Ve ben o gün, yanında oturup, uzun yılların hüznünü paylaşmak isterim. Belki o an, o pencereye hayat geri gelir.
Turgay Kurtuluş

