Tadını Çıkart
Bugün 19 Eylül. Dün biraz yağmur yağdı. Belki bugün de yağar. Eskiden çok güzel kokardı yağmur bana. Yağmur da değil de toprak daha doğrusu. Ama artık o kadar da güzel kokmuyor sanki. Rüzgar daha güzel kokuyor aslında artık bana. Onun kokusunu getiriyorsa hele. Aldığım nefesler daha anlamlı geliyor artık. Ya bu aldığım nefes daha önceden onun ciğerlerinde dolaşmışsa. Sonra durup dururken bi çay içesim geliyor. Çay da sevmem halbuki. O da kahve sever biliyorum. Ama sanırım aklımdan geçen görüntüler yüzünden. Onu görüyorum. Kız kulesine karşı çay içerken birlikte. Ben elini tutmuşum. Sonra hafiften ürperiyor o. Ben cekedimi veriyorum. Sen üşürsün diyor bana. Bu sıcakta mı diyorum. Bugün 19 Eylül. Ama bunu Şubat'ın 14 ünde bile düşünmeden söyleyebilirim. O bilmiyor aslında ama sana bir sır veriyim. Ben onun yanında hiç mutsuz olamıyorum. Kötü bişey değil bu biliyorum. Yıllarca hiç üşümedim ben. Ama o yanımda değilken sol tarafım çok soğuk oluyor sanki. Üşüyorum. Hani kar yağarken dışarıdan gelip de sobaya uzatırsın ya ellerini. İşte öylesine sıcak geliyor onun gözleri. Sonra bi gülümsüyor. Herşeyi unutuyorum. Ama nasıl unutmak. Deseler ki adın ne, onun adını sayıklarım saatlerce. Uyuyamıyorum artık geceleri. Uyursam da çok az. Sabah onunla konuşuyoruz. Ama geceyi iyi bilirim. Karanlığın arkasında nelerin saklandığını. Her gece korkuyorum. Onun canını yakacak birşeyler diye. Belki bi kabus görecek. Korkarak uyanacak. Yanında olamamaktan korkuyorum. Hunter öldüğü zaman korkmuş muydu acaba. Yanında değildim bilmiyorum. Ama korktuğu zaman değil sadece. Her nefesinde onun yanında olmak istiyorum. Ellerinin dokunduğu her şey gözlerinin gördüğü herşey mutluluğu, hasreti... herşeyi olmak istiyorum aslında. Çünkü her saniye o daha da fazla herşeyim oluyor benim durduramıyorum. İşin aslı belki istesem durdururum ama denemiyorum. Durdurmak istemiyorum. Ama korkuyorum da. Bir gün benden sıkılırsa diye. Sonra sıkılan kim diyişi geliyor aklıma. Sakinleşiyorum biraz. Özlüyorum diyemem. Çünkü daha önce de özlem çektim. Evimi özledim bisikletimi özledim annemi babami özledim. Ama bu öyle büyük bişey ki eğer bu hisse özlemek dersem hayatım boyunca hiçbir şeyi özlememişim demek ki ben. Öyle özlüyorum. Nefes alamıyorum sanki özleminden. Biliyorum o uyuyo. Yine yazıcam yazdıklarımı çok beğendiğini söylicek bana. Keşke dicem sonra içimden bunları yüzüne söyleyebilsem uzaktan yazmak yerine. Ama düşünemiyorum ki yanında. Bigün söyleyeceğim ama. Yalan olduğunu düşünmesinden korkuyorum söylediklerimin. Gözlerimde görse bir kere söylerken. Ömrü boyunca düşünemez bile bunu. Ona hiç yalan söylemedim biliyor musun. Ben insanlara çok yalan söylerim aslında. Umursamam ne düşüneceklerini çünkü pek. Değer verdiğim insan azdır belki de. Ama ona hiç yalan söylemedim. Söylemek de istemiyorum. Beni böyle sevsin böyle kabul etsin istiyorum. Biliyorum geçmişte çok büyük hatalar yaptım. Ellerim de temiz değil bunu da biliyorum. Ama böyle olduğumu bilerek gelmezse bana onu hiç kazanamamışım demektir. Yine çenem düştü. Bıraksan sabaha kadar anlatırım sana. Durmadan. Ama o kadar uzun yazarsam belki sıkılırsın. Ya da belki okumak istersin hepsini. Okuluna geç kalırsın. Güzel rüyalar görüyorsundur umarım. Çünkü sabaha kadar kabus görmesin diye başında beklemesi için kalbimi sakladim onun kalbine. Son bir ekleme daha yapıp bitiriyorum. Iyi ki varsın. Benim için birilerine anlatmak istediğimde sadece "O" diyip gözlerimin gerisini anlatmasına izin verdiğim insan olmanın. Benim hayatımdaki işte 'o' kişi olmanın tadını çıkart.