Tarihten Ders Alabilenler ve Alamayanlar!

“Tarih nedir? Tarih en kısa tanımıyla bir bilimdir. Türk Dili Kurumu’nun hazırladığı sözlüğe Tarih, toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyeti inceleyen bilimdir.

Bir tanım ise şöyledir. Tarih, geçmişi anlamak, bugünü açıklamak ve yarına ışık tutmak için geçmiş dönemlerde yaşayan insan topluluklarının yaşayışlarını, yaratmış olduğu kültürlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini yer ve zaman göstererek inceleyen, nedenleri, sonuçları ve yorumlarıyla günümüze aktaran bilimdir.”

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” M.A. Ersoy

Üstte Tarih bilimine ait yapılan tanımları alıntıladım. Ve Akif’in, ünlü dizesini de tarihi olayların tekerrür etmesinin irdelenmesi için aldım

Tarih, insan topluluklarının yaşayış ve yaratmış olduğu kültürlerini anlatır. Birbirleriyle olan ilişkilerini, savaş ve barışlarını yer ve zaman göstererek söyler. Ve yaşanan olayları neden ve sonuçlarını yorumlar. Bizlere düşen görevde bu bilim dalının verilerinden yararlanmak. Ders çıkarmak, geleceği çıkarılan derslerin ışığında planlamak… Yararlanan, ders çıkaran uluslar var elbet. Ne yazık ki, yararlanmayan ulusların oranı diğerlerine göre kat kat fazla…

İnsanlık yaşanan olaylardan, savaşlardan, yaşanan can ve mal kayıplarından yetesiye ders çıkarmaz. Yıllar geçse bile yıkımlar ve kıyımlar yaşanır daha da artarak. Arkasında büyük acılar bırakarak.

Olayların sürekli tekerrür etmesi yer karasının her tarafında aynı hızla ve ivmeyle sürmüyor elbette. Toplumların aydınlanma yaşaması, ilerleme kat etmesi, bilim ve sanat alanında sağlanan gelişmelerle insanlık adına övgüye değer kazanımlar elde ediliyor.

Günümüzde uygar uluslar savaşarak değil de barış içinde bir arada yaşama yollarını buluyorlar. Birlikte insan onuruna yaşama yöntemleri üzerine kafa yorup, olumlu sonuçlara varabiliyorlar.

Anlatmak istediklerimi yaşanmış tarihi olaylardan örneklerle irdeleyeyim. Kıta Avrupa’sı 1648 yılında sonlanan 30 Yıl Savaşları yaşadı. Bu savaşların çeşitli nedenleri olsa da en önemli nedeni savaşan ulusların arasındaki mezhep ayrılıklarıydı. Katoliklerle, Protestanlar uzun yıllar kıyasiye mücadele ederek sonunda barışa ulaşırlar.

Savaşın sonunda Avrupa’da devletler, kendi yasalarına göre hareket eden, kendi ekonomik ve siyasi çıkarları izleyen, istediği safta yer alan ya da ayrılan modern bağımsız devletler olma yoluna girer. Böylece günümüzün devletlerarası sistem kurulur. Avrupa mezhep savaşları son bulur…

Devlet idaresinde laiklik ilkesinin ulusların, hükümet edenlerin gündemine girmesinde 30 Yıl Savaşlarının büyük etkisi olmuştur. Laikliğin devlet etme sistemlerinde yer etmesinde daha başka olaylar da etkisi olmuştur elbette. Bunlar bir diğeri de İngiliz İç Savaşıdır.

İngiliz İç Savaşında siyasi otoritenin halkta mı yoksa papa da olması çelişkisi ile patlak vermiştir. İlahi otoritenin kendi ellerinde tutulmasını sürdürmek isteyen papaların siyasi isteklerine son verilip egemenlik, siyaset etmede söz sahibi olma hakkı halkın eline geçmiştir. Böylece siyasi otorite halka dayandırılmıştır.

Gerçi laiklik adına yapılmadı örneklediğim savaşlar. Fakat bu savaşlardan elde edilen en önemli çıkarım laiklik ülküsünün devletlerin yönetim etme anlayışına girmesidir.

Sadece savaşların sonuçları değildir batı uluslarının laiklik anlayışına varmalarında elbette. Aydınlanma denen bir olgu yaşadı Avrupa. Matbaa icat edildi. Kitaplar basıldı çokça. Dünya çapında ünlü bilim üreten üniversiteler açıldı. Bilim insanları, düşünürler, yazarlar yetişti. Bu değerler çalışmaları, ürettikleri eserler sayesinde halklar aydınlandı. Skolastik düşüncelerin savunucuları papalık ve kiliseye karşı bayrak açıldığı gibi krallara karşı da isyan bayrakları açıldı.

1789 Fransız Devrimi sonucu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi yayımlandı. Bu bildirgeye göre:

“Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir….”

İnsanlık, yıllar sonra eşit haklara sahip olduğu bilincine kavuştu. Tüm bu iyi niyetlere, belirlenen hümanist duygulara bezeli yaldızlı sözlere karşı savaşlar son bulmadı maalesef.

Daha geçen yüzyılda insanlık iki büyük savaş yaşadı. I.ve II. Paylaşım savaşlarında milyonlarca asker ve sivil kayıpları yaşandı. Kentler bombalandı. Etkisi yıllar süren atom bombası kullanıldı.

Bu iki savaştan ders almış olmalı ki insanlık artık kitlesel kıyımlara neden olan savaşlar yaşanmıyor artık. Avrupa ulusları savaşarak bir yere varamayacakları ayrımına vardılar. Birbirlerini yetesiye sevmeseler bile birlikte barış içinde yaşama yollarını buldular. Kıta Avrupası birleşti. Avrupa Topluluğunu kurdular.

Kültür, sanat ve de sanayi… alanlarında ilerleme kaydettiler. Kurdukları demokrasilerle, hukuka, insan haklarına olabildiğine uyarak dünyanın geri kalan uluslarınca çekim merkezi oldular. Laiklik anlayışı doğrultusunda günümüzde Avrupa halkları arasında kimse kimsenin dini inancını, mezhebini sorgulamıyor.

Aklı ve bilimi yaşamına katmayarak aydınlanma yaşamayan uluslar, maalesef İslâm dünyası hala mezhep savaşları çıkmazında yaşıyor. Biz Müslümanlar, laik bilimsel eğitim sistemini yaşamımıza sokamazsak yıllarca mezhep savaşları ve benzeri eften püften nedenlerle kendi aramızda kan dökmeye devam ederiz.

 Coğrafyamız ve diğer coğrafyalarda tarih bilimine gereken önemi vermek gerek, gelecekte mutlu güzel görmek adına. Tarihi olayları gerçekçi bakış açılarıyla irdelemek, yorumlamak ve elde edilen verileri ışığında demokrasi kurmak ve kurulan demokrasi ilkelerine uymak ekmek, su kadar önemli... Evet, Tarih biliminin verilerine uymak gerek; yaşanan savaşların sona erdirilmesi, yeniden savaş ve kıyımların tekerrür etmemesi için. Aksi takdirde Akif’in dediği gibi, “Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü eder?” veciz sorusuna tekerrür etmez yanıtını veremeyiz…

07 Mart 2020 5-6 dakika 146 denemesi var.
Yorumlar