Tepetaklak 2

Kırık bisküvimi her zaman açık içmeyi sevdiğim çayıma batırıyorum her akşam olduğu gibi. Çayda ıslatmayınca çıtırt diye bir sese dönüşüyor içimde bütün anılar. Çocukken de çaya batırıp yemeyi severdim; kızarmış ekmeğimi, bisküvimi ve çocuksu kederimi...
Bugün soğuk memleketime bahar gelmiş. Güneş daha iyiydi bugün, üstündeki bütün kederi atmış rüzgarla karışık da olsa gülümsüyordu. Çocukların canı uçurtma çekmiş. Gölette bisiklet sürerken çocukların sevinçlerine karıştım bir anda. Hani bekleyin çocukluğumu alıp geleyim diyecektim neredeyse. Uçurtma şenliği öyle iyi geldi ki. Uçmak için bahar, Güneş ve rüzgar el ele vermiş şenliğe dönüşmüş gün. Bu üçlüye dayanışma denilebilir. Ülkemde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, dayanışma. Sonlara doğru bir de halay müziği verdiler. Etraftan herkes halay çekilen yere doğru yürümeye başladı. Buna beraberlik denilebilir. Hayatın ritmini yakalamak da kaçırmak da an meselesi. Bazen kayboluyoruz, bazen bir oluyoruz ve bazen kanatlanıp uçuyoruz. Hayat geri sayım sayacına dönüştüğünde her şey daha anlamlı oluyor sanki. Yeniden başlar gibi ya da veda eder gibi bakıyorsunuz hayata.
Köyde geçirdiğim yazlarda anneannem: bu kızın radyosuna, çayına, açık havada yiyip içmesine karışmayın derdi. Hakikaten dedem de rahmetli anneannem de bu konuda hassasiyet sahibiydiler. Ha bir de kaset koleksiyonumuz vardı oradan buradan edindiğimiz. Ben harmanda İbrahim Sadri dinlerdim kasetten en çok. Köyde gördüğüm dayanışmanın adı imeceydi. Tarlada, harmanda, sofrada sırt sırta, el ele, gönül gönüle. Kimse kimseyi alim, cahil, fakir, zengin diye ayırmazdı. Fakir olana destek olunurdu. Bilgili olan da olmayan da konuşur, espri yapar, insanlar bir şekilde gülecek konular bulurdu sofrada. Buna tevazu dolu mutluluk denilebilir belki.
Kavgalar, küslükler de olurdu elbette yer paylaşımı yüzünden ya da hayvanların otlatılması, suyun paylaşım sırası gibi mevzulardan. İnsanların doğallığını en iyi gözlemleme şansı bulduğum yerdi köy meydanı. Geceleri bacalarda gezerdik, saklambaç oynar, şarkı söylerdik. Hepsi beraberken yapabildiğimiz şeylerdi. Doğallık, güven duygusu ve kaynaşmak . Yine özlem duyduğumuz bir başka üçlü.
Bugün bahar gelmiş memleketime. Güneş, rüzgar ve bahar el ele vermiş halay çekmekte. Çimenler üstünde uçurtma ipleri, gökyüzünde alabildiğine özgürlük. Sevmeyi sevdiğim bir gündü bugün. Hoş geldin bahar. Güzellikleri doldur içimize, çimenlerin huzurunu ve yeşili de...Uçurtmanın yerini teknolojik şenlikler alacak ileride biliyorum ama adı ister uçurtma olsun ister drone uçurmak ya da başka bir şey ne olursa olsun yüreklerimiz şen olsun daima.