Terk Ediş

Göğsümde hep bir hançer acısı

Gerekli miydi her seçimin bir kaybediş olması.

Evet terk ettik isteyerek ya da istemeyerek.

Terk edilmiş kentlere ve kendimize acılar yaşattık.

Büyük laf yüzleşmek, kimde var ki bu cesaret

Bizde yüzleşemedik belki korkaklık ama şöyle bir düşününce gereği de yok

Geride bıraktığımız, terk ettiğimiz kentlerde çay bahçelerinin masası sandalyesi değildi bıraktıklarımız, o kentlerde masada yarım çayımızla beraber çok şeyi yarım bıraktık.

Ya kentler ne hissetti, bizler yıkıldık ama kentler bizim yerimizi dolduranlar tarafından intihara sürüklendiler, son otuz yıldır ne çok intihar eden kent var

Ne yapmıştık bu hayatın neresinde durmuştuk, ya da hayat bizi nerede beklemeye aldı, ya da neresinde kaybolmuştuk. Tutunamayan olmaya aday bu kadar kalabalık mıydık, bu kadar hazır mıydık?

Doğruyla yalanı gerçekle hayali karıştırdığımız yer neresiydi. Ne diyebildiğimiz, neden diyemediğimiz o noktaya nasıl geldik.

Bir terk edişin bize kazandırdığı her şey, içimizi acıtıp duracak. Hep hayalin umudun insanlarıydık, şimdi ise hayal öldü umudu uzun bir yolculuğa gönderdik.

Yanımızda olan bir şey yalnızlığımızdı. Kendi kendine konuşma denilen şey her halde bu yalnızlıkla

Paylaşılandır

Bu yalnızlıklar siyasi şubenin tabutluklarındakilerden değildi.

Umutsuz bir yalnızlıktı bu.

Bir de isyan.

Evet, isyanı biraz bıraktık içimizde bir yerde. Hayatın kimi yerlerinde güzellikler vardı diyebilmek için, bir şeylere tutunmak ihtiyacıyla, yaşamayı bari hak ettiğimizi düşünmek için, biraz isyan bıraktık kendimize.

O kadar hayallerimiz olmasına rağmen, hayalperest sayılmamıza rağmen, hepimiz hayatın gerçekleri böyleymiş kandırmacasıyla bir taraflara savrulduk.

Terk edilenlerin duyguları sanırım daha kolay analiz edilebilir. Terk edeni kolayca suçlayıp işin içinden sıyrılır daha ötesine pek geçilmez.

Ya terk edenin yalnızlığıyla yaşadıkları onu kim anlayabilir. Soğuk sessiz bulvarları, lodosun

Çıldırttığı dalgaların dövdüğü sahil yolunu, üstüne üstüne gelen bu insan güruhunun içinde yaşadıklarını kim anlayabilir.

Ya hep ertelenen dönüşler

Dağılan giden arkadaşlar, her biriyle ayrı ayrı kaybolan umutlar, hayaller. Kimisiyle asker postalları girmiş araya, Kimiyle kendimizi kandırdığımız geçim derdi.

Çoğumuz sığınmadık mı bu geçim derdi bahanesine.

Bu bahaneyle kaybettiklerimizi, geceleri sığındığımız gözyaşlarımızla az mı anlattık.

Hangimiz nerede intihar ettik, hangi yardan atladık, kimlerin mor çiçekli dalları kırıldı.

Kimler silindi siyah beyaz resimlerimizden.

Kırılmış bu aynalardan bir daha aynı görüntüyü alamayacağız.

Anılarım, benim anılarım, arkadaşlarım, dostlarım göğsümün en hicranlı yerinde hüzünlü bir tambur taksimi gibi durursunuz

Ah bu dışa ve kendimize karşı savunma mekanizmamız.

Kaç kere dönüşler yaşanmak istendi. Tüm kırılmışlıklarla, örselenmiş hayatlarımızla mümkün olsaydı bu dönüşler, kimlerin dönüşüyle kesişirdi yollarımız acaba, kaçımız cesaret edebilirdi buna.

Kaç kırgınlığımızdan kaçtık, utançlarımızdan. Eksikliklerimizden. Kaçımızın boynunda hatalarımız yaşlı gemicinin albatrosu gibi asılı.

Dönüşlerimizi bunun için mi erteledik.

Terk edilenler terk edenleri anladılar mı?

Terk edenler neler yaşadılar hayatın neresinden başladılar neresinden tutunmaya çalıştılar.

Geceler, yeni şafaklar, akşamüstleri onlara ne getirdi ne götürdü. Tuvalette, banyoda, yağmurlarda dökülen gözyaşlarının seslerini duydular mı, ya ıssız sahillerde çığlıklarını.

Koskoca bir zindanda onca kalabalık içinde nasıl yalnız yaşadılar.

Bir muamma terk edenler mi terk etti yoksa onlar mı terk edildi. Hikâye nasıl başlamıştı. Hele benim gibi otobüs garajından dört sene diye çıkıp, bunu dokuzla çarpanlar nasıl yaşadılar bu fazlalık yılları.

Neler oldu, hangi kuytularda prangalardı ayaklarımız.

Terk edilenler siz neredeydiniz.

Hayat zordu, inanın çok zordu, galiba dayanamadık

Dizlerimizde derman kalmadı

Hayallerimiz tükendi ya da erteleyelim dedik, sonra bir yerlerde buluruz diye.

Yenildik bunun itirafı o kadar zor ki, ama yenildik. Haydi, bireyselleştireyim, ben yenildim

Hep ben adımlarken cezaevi avlularını, ıssız sahilleri, sisli bulvarları, bu yalnızlık ormanında aç bil aç, kör gibi sığıntı duygulara bulaşırken siz neredeydiniz.

Benimde bunu sormaya hakkım var mı bilemiyorum ama bırakın sorayım siz

Neredeydiniz

15 Aralık 2021 4-5 dakika 4 denemesi var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (1)
  • 2 yıl önce

    Kutlarım güne değen değerli yazınızı Aydın bey, sağlıcakla kalınız...