Tırtıl Ne Yapsın

Garip teferruatlar yumağıdır kader. Ona sorular sormak cevaplar bulmak yeni sorulara gebe kalmaktan başka işe yaramazken yetmez tuhaf buğusunu çözmeye. Bilemediğimizden ve anlayamadığımızdan sığınırız hep çaresizce ve ithaf ederiz kendi tuhaflığımız onun kaotik düzenine.




Kuşkular ve bu bilmezlik içinde bilmeden isyan da ederiz isyan etmenin bir faydası olmadığını bilerek. Hâşâ deriz isyanla başlayan her cümlenin sonuna ama çıkar ağzımızdan bu soru, neden. Bu soru bir kere bile misafir olduysa usunuza eminim bir an sallanmıştır inancınız yerinden çünkü ikiz kardeşidir bu soru isyanın. Dilden düşürülmemesi gereken bir sordur da anlamak ve sorgulamak için ve güvenmenin, itaatin başlangıcıdır korkmadan sormak, neden. Çünkü hep sonunda inandığınızı bulacaksınızdır. Bulamayacağınızdan şüpheliyseniz zaten sormayın neden.




Biz zaten bunları düşünmek, sorgulamakla mükâfatlandırılmışız ve ondandır düşünmek bir erdem. Kimisi ibadet der düşünmeye tefekkür kimisi insan olmanın en küçük birimi. Biz böyleyken ve çok ağza sakız olmuş bir mevzu iken ben başka bir tarafa kaydıracağım düşüncelerinizi, tırtıla! Bu tırtılların bir cinsinin başına gelenlerden bahsedeceğim.




Bu zavallıcıklar kendi halinde yaprak kemirir gün geçirirken, eşek cinsinden ya, bir tür eşek arıları başka yer yok gibi bu tırtılcığın içine yumurtlayıverirler iğnelerini batıra batıra. Bu mücadeleyle de bitmez tırtılın çilesi daha başındadır her şey. Arı işini bitirip rahat bıraktıktan sonra başlar esas serüven. Eşek arısı larvaları da eşeklikten geri durmaz iki satır. Kendi parazitlikleriyle mücadeleye niyetlenen tırtılcığın bağışıklık sistemini felç ederler önce. Hani pek mükâfat sayılmaz ya sistemi bozulan tırtılın üreyip de yeni eciş bücüş tırtıllar peyda etmesin diye üremesini de bozarlar ardından ve devam eder hikâye. Bir müddet rahatlar tırtıl biraz efsunlu biraz açlığının derdine düşmüş halde devam eder yaprak kemirmeye ve büyür larvalar pek sıcak sulu tırtılın bedeninde. Gün geçer bizim eşek arısı larvaları eşek kadar olunca iyicene uyuşturup tırtılı kemirirler derisinden ve konuşlanırlar hemen çevresine baygın tırtılın. Ama bitmez tırtıl için bu zaruri anaçlık başına getirdikleri yetmezmiş gibi birden savunmaya geçer tırtıl başka haşaratlara karşı o larvaları son evresine hazırlayıp kozalarını örmesi için. Bekler açlıktan ölene kadarda oracıkta...




Neden diyesi gelir insanın hep neden. Neden kendisine zarar veren bu eşeklere hizmet... Bu sorunun cevabı arılarda gizli elbet; ne yapar ki bu arılar çiçekten çiçeğe gezmekten, onları tozlamaktan, onlardan yeni dallar çiçekler ve yapraklar çıkmasına yaramaktan başka. İşte böyledir isyana meyilli her konunun nedeni anlaşılınca çözümü, bu kadar basit ve büyüleyici. bir yaprakta başlar hikaye ve orda biter yenisinde yeni tırtılın sırtında...


Sormalı insan hep neden. Eminse kendisinden ve usanmayacaksa en sonuna kadar sormaktan hep sormalı neden. Çünkü hiçbir nokta bir noktadan daha emin olmazsa ne uzaktır o noktaya ne yakın sormalı bu yüzden. Bıkmadan korkmadan. Emin olmalı ne kadar yakın neye ne kadar uzak...


Düşünüyoruz, düşündüğümüz sanrısının farkındaysak bu farkındalılığın sanrısı bizi var eder. Düşünmeyeceksek de bir tırtıl olup güvenmeliyiz delicesine bir aşkla belki de...




Mustafa Akkoç

11 Mart 2009 3-4 dakika 21 denemesi var.
Yorumlar