Toprağın Renginde Açanlar
Toprağın asidik ya da bazik olmasına göre mavi, mor ve pembeye bürünen bir çiçek: Ortanca.
Dünya edebiyatında zaman zaman kendine yer bulmuş bu çiçek, duyguların değişkenliğini yansıtmış. Bizim edebiyatımızdaysa, daha çok Cumhuriyet dönemiyle birlikte birkaç yazarın satırlarında anılmış.
Bunlardan biri de yurt ve insan sevgisini işleyen Cahit Külebi. Alacakaranlık şiirinde şöyle der:
"Ortancalar gül rengi ışık saçar,
On beşine varmamışlar masmavi."
Burada Ortanca’nın pembesinden söz eder Külebi. Ama mesele sadece bir bitki değil; biraz da insan ruhu… Biz de yaşadığımız ortama, hayata, koşullara göre renk değiştirmiyor muyuz? Tıpkı ülkemizin her köşesinde, bambaşka karakterli güzel insanlarımızın dağılması gibi: Farklı ama bir bütünüz.
Uslu hanımefendi gibi görünse de karakterli bir deli Ortanca. Toprağına göre renk değiştirir. Bizim buralarda çoğunlukla mavi açar. Bazı prensipleri vardır; uyulmazsa her şeyden vazgeçer. Mesela bolca su ister ama kökleri suda kalırsa bunu kabul etmez. Güneşi sevmez denemez ama narin çiçekleri kolayca yanabilir. Tam bir Karadeniz kızı… Gösterişi ve zarafeti ruhunda taşır.
Avrupa ve Batı’da düğün, nişan gibi özel törenlerin gösterişli çiçeğidir Ortanca. Bizdeyse genellikle kabristanlarda, dünyadan göçen sevdiklerimize eşlik eder. Yani tıpkı bizler gibi… Dünyadaki anlamıyla biraz zıt, biraz hüzünlü.
Sevgi ve samimiyet anlamını taşır; bizdeyse vefa duygusunun, teşekkürün, minnetin adı olur. Ortancalar, bizim gibi gönülden açığa çıkan saf bir duygu, bir tezahür… Bizim gibi coşkulu, mavi… Binbir tonu var çünkü.
Hassas ruhların, kırılgan duyguların çiçeği… Peki neden bu bölgede böyle coşkulu açar? Tabii ki bizden biri o da. Biz de toprağımızın renginde çiçek açmışız. Ortancalar mavi, biz de doğada nadir bulunan bu rengin dengiyiz.
Hepimiz toprağın renginde açan ortancalarız.