Totem Nedir 8

Oysa El karşılıkla üretilen süreç içindeki kolektif akışı sizden gizliyordu. Üretim hareketi gibi bağlaç girişenle ittifak olup ittifak yapıp büyümek yerine El bencil iştahlı tamahıyla sizi El fikri yoluna gaza etme, birleşmesine çağırıyordu. El fikri neydi? El fikri, El ’in mülk sahibi olduğunu tanıma deklarasyonuydu.

Yine El diyordu ki; yeryüzü El fikrinde olana dek El fikri yolunda sizleri savaşa (cihada) çağırıyordu. El; El fikri yolunda veya mülkün sahibi fikri yolunda ölenlere, öldü demeyin diyordu. Yeryüzü El mülkü olana dek yani El veya onun yeryüzü temsilci gölgesi olan mülk sahibi kişi cihan hükümdarı olana dek sizi kolektif ittifaka (yani iman gücüyle birleşmeğe) çağırıyordu.

Bir Mısır hükümdarı firavunun, Hitit oligarşinle Pankuşları, bir Asur ve Roma imparatorunun bir Sasani veya Pers şeyhin şahının vs. tek amacı kendi mülkleri olan El fikriydi.

Panku gibi çoklu yapı isteğine göre temsili meclis vardı. Bu meclis mülk sahibi olucu temsili arzu ve hevesleri güden meclisti. Eller meclisiydi. Yani mülk sahibi soylu sınıf ve rütbeliler sınıfı meclisiydi.

Meclis mülk sahibi olmayı sürdürecek yöneten bir fikir ve eylemleriyle amaçları hem kendisi gibi çoklar arasında dolaşmaktan hem mülkü olmayanlar arasında dolaşmaktan ötürü frenli yapıdır. İşte Pankuşlar meclisi bu fikri eyleme dek fiili dolaşımdan ötürü oluşan gecikmelerin frenli yapısı nedenle meşruti bir monarşiydi.

Yine bir Emevi halifeleri ve Abbasi halifeleri ile Osmanlı halife padişahının temsil ettikleri vekâletle yeryüzünde “El ‘in gölgesiydiler” Bunların mülk sahibi olmayı El fikri ile meşrulaşmaları boşuna değildi.

Nesnel ve gerçekçi bir kolektif alan ile meşrulaşamıyorsanız toplum dışı sanal ve gerçek olmayan bir El fikri ile meşrulaşacaktınız. Bu sanal söylemin kolektif zenginliğe El mülkü demesi, kolektif savlama yapacak olan kişileri konuşamaz edip susturuyordu. Bu tutum kolektif zenginliğe El mülkü demeye inanmanın etki sel ya da büyülenme gücüydü.

Fetih topraklarına(!) veya ganimet(!) edilen mülke; kılıç hakkı yahut ta kutsal Hristiyanlık toprakları” veya “Mülkü İslam toprakları” deniyordu. Bu tür sözler gerçek olmayan sanal inancı söylemlerdi. Bu sözlere inanmak kişileri kendisine, kolektif emeğine, kolektif servete, kolektif tarihe, insan olmaya ve toplumuna yabancılaştırmaktı.

El doğadaki ceylan, inek, koyun veya kaz sürüsüne benim demiyordu. Dese ne yazardı. Çünkü bunları istedikleri zaman hemcinslerimiz ve yırtıcılar avlıyorlardı.

İnsandan, insanın istek ve bilincinden bağımsız doğa tarihi dışında kalmak kaydıyla; hemcinslerin verili düzlem içinde karşılıklı etkilerle ve hemcinslerin istekli bilinç bağlamlı yönelici ve alan bağlamla yöneltilmeleriyle oluşan kolektif tarih; üreten hemcinslerin üretim ilişkileri ve üretim hareketi olan paylaşımlarıyla başlar.

El fikri kolektif üreten yani ortak tanır olan kolektif tarihe karşı, kolektif zenginliğe ve kolektif emeğe ortaklar tanımaz oluş tarihiydi. Yani mülkü olanlarla mülkü olmayanların çelişkisinden doğan mücadeleler tarihiydi. Geçi dolambaçlı yoldan Pankuşlar gibi meclis oligarşisiyle El fikri de tekrar biz diyen ortak tanıklıktı ama büyülenmiş, koşullanmış güdümlü düşüncelerle olup biten anlaşılamazdı.

Her ne kadar fetih (!) toprakları mülkü Hristiyanlık veya mülkü İslam toprakları olsa da mülk, El ’in gölgesi olan padişah veya halifelerindi. Kutsal Hristiyan imparator veya krallarındı. Yani “El mülkü” fikriyle birlikte El ‘e vekâleten mülk sahibi olan birçok güç odağı mülk sahibi Eller ortaya çıkmıştı.

09 Haziran 2025 3-4 dakika 1100 denemesi var.
Yorumlar