Tutunmak

Hayır ! Bu defa hiçbir edebi tasam yok.Yazım kurallarıymış , satırbaşı , satır sonu, paragraf , nokta, virgül hiçbir şey umurumda değil.Hikayenin de sonunda patlayan tüfeğin de canı cehenneme. Ana düşünce mi, mesaj mı , ders mi ? Onlar da neymiş.
Baktım kulağı geçen boynuz arkadaşım yazılarına acayip resimler buluyor, utanmayıp sordum nereden buluyorsun bu resimleri diye.Söyledi sağolsun.Söyledi de o anda anladım ki yine de onun kadar 'cuk oturan' resimler bulamadım.
Köy seyahati de yakın.Ben de kendi resimlerimi kendim çekerim dedim.
Aldım fotoğraf makinemi düştüm yollara.Bu yaştan sonra fotoğrafçı olacak değilim ya,benim derdim yazılarıma uygun resimler bulmak.
Bazı insanlar tanırsınız yakından ya da uzaktan.Tanıdığınız insanların hepsine arkadaş demezsiniz nedense.Bazılarına dersiniz.Gerçek arkadaşlarınız sanala dönüşür bazen, sanallar da gerçeğe.İnsanları tanıma yönünde oldukça iddialıyımdır , bunu da yatılı okul geçmişime bağlamışımdır hep. Bu kadar çok insanla bu kadar uzun vakitler geçirilen başka bir ortam yoktur herhalde yer yüzünde.
Bir tanıdığınız için 'ne kadar hayat dolu' diye düşünürsünüz , 'ne kadar neşeli' dersiniz .
-'Keşke ben de onun gibi olabilsem'

Neşeli , rahat , mutlu görünen herkesin aslında öyle olmadığını görürsünüz bir yerlerde.
Asık suratlı , hiç gülmeyen insanların aslında ne kadar mutlu , rahat olduğunu da görebilirsiniz elbette.
Köy seyahatine çıkmadan birkaç gün önce geldi aklıma bu fikir..Taaa o zaman konuldu 'Tutunmak' adı.
Resimleri çekecek yerleri de , çekeceğim resimleri de öyle iyi biliyordum ki zaten.

Sıra Kirazlar derdik biz oraya.Bir birlerine bağlı dereler vardı eteklerinde.
Aralarında da adacıklar halinde düzlükler. Dere dediğime bakmayın su aktığını hiç görmedim.
Oralarda karşıya geçme oyunu oynardık çocukluğumuzda.Bir tarafta hızlanabildiğimiz kadar hızlanır , derenin yamacından aşağı hızlıca iner , o hızla da derenin karşı yamacına tırmanıp düzlük alana çıkmaya çalışırdık.Düze çıkabilirseniz ne ala. Çıkamazsanız tek alternatif vardı: Yuvarlanmak Yuvarlanırsanız da iki alternatif :Ya yamaçta bulacağınız bir bitki ya da ağaca tutunacak kontrollü bir şekilde yuvarlanacaksınız , ya da kontrolsüz bir şekilde yuvarlanacaksınız.
Bu yüzden o derenin yamaçlarındaki hiçbir bitki , ağaç olacak kadar uzun yaşamadı.Tutunmalarımıza kurban gitti.Köyde çocuklar kalmayıncaya kadar.Yaşlılar asla bu oyunu oynayamazlardı ki!
Hemen oraya gittim.Oturdum derenin kenarına.Uzun uzun baktım , köklerinin yarısı bazen yarısından da fazlası dışarıda kalmış ağaçlara.Acaba tutunup , koparamadıklarımız da var mıydı aralarında.
Sonra tesadüfen kocaman kayaların tepesinde yükselen çam ağacını gördüm.Zafer işareti yapıyor gibiydi.
Yosunlaşmış kayaların içindeki ağaçları gördüm.Hem de fındık ağacıydılar.
Yıkılmaya yüz tutmuş okulumu gördüm.Fotoğraflarını çekerken geldi çocuklar.
- 'Ben burada okudum' dedim gururla.

İnsanlara 'ders vermek' ne haddime benim.
Hele hele dostlarıma.

Ben birkaç tane ağaç resmi çektim arkadaşım .
Senin için.
Ders için değil , umut için.
Bakman için değil, tutunman için.

07 Şubat 2014 3-4 dakika 24 denemesi var.
Yorumlar