Tuval

Vazgeçti, günlerdir yap-boz şeklinde uğraştığı tuval üzerindeki bir türlü bitiremediği tablodan, pencereye yakın koltuğa kendini attı nefes nefeseydi arada bir böyle oluyordu ya,yüreğinden geçirdiği anılardan,ya da bir türlü istediği gibi gitmeyen işlerinden işte yine aynı şey oluyordu, duyguları ne güzel sözler yazdırtmış tüm içtenliği ile paylaşmıştı '...beni bu kadar nasıl çözümleyebiliyorsun anlamıyorum sanki yıllardır tanışıyor muşuz gibi evet çok şeffafımdır dışımdan içimi görebilirsin ama genelde zırhını kuşanmış,gardını almış bir şekilde dolaşırım sen,sen nasıl oldu da zırhımı çıkarttın bana bilemiyorum kendine iyi bak ne olur sana ihtiyacım var..' aynı şehrin insanları olmak gibi ortak düşüncelerin ve duygu güzelliklerin sürüklediği bir süreçte kendini hiç tanımadığını düşünmeye başladı, ruhunun derinliklerindeki saklı enerjiyi gün ışığına çıkaran kısa fakat bir ömür anlam bırakıcı duygu beraberliğini hiç unutamıyordu '...Ankara'yı da özlüyorsunuz değil mi? şiir bir harikaydı her halde bugün yazsan yine aynısını yazardın değil mi? güzel bir yüreğe sahipsin hoşca kal şimdilik kitaplarını aldım çok teşekkür ederim hepsinin ayrı ayrı adıma imzalanmış olması mutlu etti beni şiirlerinizi hemen okumak adına hem kendimi dinlemek adına bütün işlerimi iptal ettim okuyorum seni daha iyi tanımak kendime yakın hissettiğimi anlamak için okuyorum bir birinden güzel şiirlerinizi ,muhteşemsiniz bu akşam da yoksun gelmedin face ye.. ' gözlerini bir yumdu bir açtı buğulanmıştı uzakta göl tarifsiz güzelliği ile teselli ediyor gibi rüzgarın tesiriyle kımıl kımıl ruhunu okşuyordu bugün yerinden kalkmak istemiyordu gün boyu sessizliği tercih edecek meryem'in sukut orucu gibi kimseyle konuşmamayı sadece kendi ile baş başa kalmayı düşünüyordu,aklına son yazdıkları düştü '..ne oldu bize böyle ne desem ne yazsam içinizdeki o olumsuz tavrı yıkamayacağım değil mi? ben bir şey beklemiyordum ki sizden bana yazmanızdan başka,hayata tutunma renklerim oluyordu her gün yazdıklarınızın sıcacık içten oluşu beni bambaşka yapıyordu yeniden inşa oluyordum sanki ,öylesine yakınsın işte ,bazen kutuplar kadar soğuk tavrınız şaşırtıyor hatta kırıyor ama sizi zorlayamam tabi sonuçta bir çevreniz,uğraşılarınız var evet biliyorum sevgi emek ister sabır ister ve çok zordur ,gerçekten yazmam sizi rahatsız ediyor ve sizi zorluyorsa açık olun, siz istemediğiniz halde yüreğimi sonuna kadar açmam size ağrıtmam başınızı ben böyleyim işte,dolu dolu yaşamayı seviyorum,kusura bakmayın yazmasam da sevmekten vaz geçmiş değilim ve hiçbir şey sizden istemiyorum, yazmanızdan başka, zor geliyorsa yazmayın ne yapabilirim ki...' böyle miydi aşağı yukarı yazdıkları tam hatırlamıyordu ama öyle alışmıştı ki okumak için merakla beklediği yazılar giderek azalmıştı bundan büyük acı çekiyor her gün her gün ve daha uzunca okumak isteyen ruhuna söz dinletemiyordu bu yüzden, hem kendine hem bu güzel insana farkında olmadan acılar yaşatmıştı ama şundan çok emindi duyguları ve hayat seyri hep doğru yerdeydi haklı noktadaydı,birkaç kez daha gözlerini yumdu açtı birkaç damla gözyaşına şaşırdı,bakışlarını tekrar pencereden dışarı uzattı aslında zihninden şu yazdıklarını düşünüyordu buruk bir tad bırakıyordu dudaklarında '..güzel bir gün değil mi? deniz nasıl güzeldir kim bilir? aferin martıya sözünü tutmuş sizi yalnız bırakmamış bir de yasemin,hanımeli ve fesleğen kokuları var beni size hatırlatacak Begonvillerde renkleriyle beni anlatacaklar size onlar kadar renkli miyim bilemem ama ben mezarıma begonvil dikmelerini yakınlarıma vasiyet ettim bile çoktan,nerden aklıma geldi bu konu bilemem saçmaladım değil mi? hem ölmeyecek kadar büyük bir şey taşı yüreğinde hem ölümden bahset,pc.yi açtım yazmamışsınız bana çok yorgun olmalısınız,bana öyle alıştırdınız ki uzun uzun sizi okumaya,ne diyebilirim peki kolay gelsin sizin yanınızda olduğumu hayal etmenizi beni hissetmenizi dilerim , demek sevgi böyle bir şey bu karşılıklı olmazsa hissedilmez değil mi ?..' yığılıp kaldığı koltukta daha ne kadar kalacağını bilemiyordu bir iki niyetlendi fakat gerçekten kendini iyi hissetmiyordu kalkmak istemediği kadar vardı biraz daha düşünce duygu jimnastiği yapmalıydı belki,yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle yazdıklarını hatırladı '..begonvil'i sormuşsun özellikle tatil yerlerinde balkonlarda,çardaklarda,bahçe çitlerinin üzerinde görülen sarmaşık gibi genellikle koyu pembe çiçekleri olan bir bitki görmüşsünüzdür mutlaka ama adını bilmiyorsunuzdur,şimdi beyaz,kırmızı,renkleri de var begonvilin bizim oralarda rodos gülü diye de anılır ilk fidesi rodostan getirilmiş,beni daha merakla sormuşsun vapur düdüğünü duyup duymadığımı yazmışsın duydum tabi denizi,gökyüzünü yırtan ve bana hüzünlü gelen sanki veda eden bu ses benim de kulaklarımda, sizi düşünmek,sizi hayal etmek ,ellerinizi,gözlerinizi,en önemlisi yüreğinizi iyi ki varsınız yaşama gücü verdiniz bana,sizi asla unutamam ..' yok bu sefer daha fazla devam edemiyecekti bir türlü bitiremediği tabloya dönüp baktı kah,kaşlarını çattı yüzünü astı kah,kararlı ve inatçı bir mücadele ile fırçayı silah gibi kullanmayı aklından geçirdi sehpa üzerinde arada bir atıştırdığı çikolatalardan aldı koltuktan kalkmaya karar verdi balkona geçti akşama daha vardı kuşların bir sağa bir sola uçuşları ile gökyüzü trafiğine el sallamak içinden geçiyordu ama bunu yapamayacaktı demek hayat böyle bir şey dedi sevinç ve gözyaşı ve hüzün ve sakinleşme durulma gerçekçi kalmak tutunmak ve devam etmek ,çünkü hava su gece gündüz ve mevsimler devam ediyor telefonu çaldı hayır beklediği telefon değildi içeri geçerken son olarak kalan birkaç cümleyi de zihninden geçiriyordu '..şiirlerinle de olsa,aramana inan çok sevindim sesini duymak çok güzeldi demek aklına düşüyorum zaman zaman,begonvili tanıdın mı,bildin mi..? başka çiçekleri merak etmiyor musun ' kısa ve sessiz fakat izleri kolay kolay çıkmayan bir film izlemiş gibi inanamıyordu her şey ne çabuk geçiyordu ...

23 Haziran 2012 6-7 dakika 164 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar