Uçma Defteri-1

Uçma defterimin kenarları bükülü yapraklarını güneşin ışıklarıyla dolduruyorum bugün.Bin kere öldüğünde insan bir kere ah demez kalanlar.Ben yüz kere öldüm, ah dedim.Duyan olmadı, ellerime dikenler battı.Sorduğumda gecelere kaderin çarkını, dur dediler, yapma. Açığa çıkarsa yarının akıbeti, kalır mı bugünün bir kıymeti. Sonra sustum, yuttum bütün heceleri. Uzattığım saçlarımı yoldum birer birer. Öldüm her nefes alışımda. Belki de kader bu bize gelen belki de acımasız birkaç keder.Söylenirim böyle yıllardır kendi kendime.Kimse duymaz, ben anlatırım.Kendim dinler, kendim yazarım. İki tükenmez kalem, birkaç kağıttan başka güveneceğim kimse yok. Sorsam herkes sırdaş, herkes dert dinleyen.Geçtim bunları çoktan.Geçtim de o insanlardan kendime koca bir yol yaptım.Ne kadar da iyi etmişim. Her günüm hayat merdivenime bir basamak daha eklemekle geçti.Üzerime basıp geçen her basamak beni yolumdan etti.

Tekerlek gibi yuvarlandım durdum. Taş da geldi, çivi de battı ama durmadım. Önüme hep bir engel çıktı. Uçurtmamın ipine bağladım ellerimi. Rüzgar sürükledi peşi sıra. Zaten bıkmışsak hayattan, kalmamışsa yaşamın yaşanılacak bir tarafı, durdurmak lazım güneşi. Avuçlarının içinde sıkıp öldürmek. Sonra tutunmak bir yıldıza.Rüzgarda sürüklenmek.Her sahte düşün yaptığı gibi ay varken aydınlanıp yok olunca kararmak.Uykudan uyanıp yeni bir kabusa başlamak.

Teşekkürler hayat, iyi ki varsın.
Acının dayanılmaz ağırlığı seninle bir başka güzel.

M.Umut
2.2.17/ANKARA

02 Şubat 2017 1-2 dakika 24 denemesi var.
Yorumlar