Ucu Yanık Olmasa da Güzeldiler

İnsanoğlu ömür sermayesinden birer birer harcayınca geçmişteki kazançları pek bir değer kazanırmış. Gerçekten de çok doğru bir tespit. Yıllar hızına yetişemeyecek kadar çabucak gelip geçerken sanırım bazı güzellikleri de alıp götürüyor hayatımızdan.
Dün çekmecelerimi düzeltirken elime küçük bir dosya geçti. İçinde benim için özel olan ufak-tefek notlar, adresler ve özenle sakladığım bazı mektuplar vardı. Biraz daha karıştırdım; yaklaşık on yıl önceye ait mektuplar. Eşimi askere göndermiş ve kızımla küçük bir ilçede yapayalnız kalmıştım. Çalıştığım için görev yerimden ayrılmam mümkün değildi. Bu sıkıntılı süreçte duygularımı döktüğüm en yakın dostum mektuplar oldu. Bu acının, hasretin, hüznün, sevginin ve gözyaşının sırdaşı olan kağıt parçaları aldı götürdü beni...
Ne güzeldi mektuplar...Onlardaki gizem, haber almanın verdiği keyif, duyguların en yalın aktarımı,samimiyet, heyecan, cümlelere sığdırılan derin anlamlar.....
Çocukluğumda, karşı komşumuz Nuriye Teyze, mahpustaki oğlundan gelen mektupları hep bana okuturdu. Belki 9-10 yaşlarındaydım ama oranın ne kadar karanlık ve ürkütücü bir yer olduğunu, güneşi görmenin ve özgürlüğün de ne büyük nimet olduğunu gözyaşlarıyla yazılmış mektuplardan anlardım. Rahmetli Nuriye Teyze oğluna göndereceği mektupları da bana yazdırırdı. Yavrusuna hasret bir ananın kor gibi yanan yüreğini de satırlara aktarırken içimin cızz ettiğini bugün gibi hatırlarım.
Annemin, gurbetteki ana-babasına, kara kalemle yazdığı mektuplar geliyor gözlerimin önüne.?Beni soracak olursanız çok şükür iyiyim, bir yaramazlık yok, çoluk-çocukla uğraşıyorum? diyordu satırlarında ve ekliyordu;?Biz galiba bu bayram da gelemeyeceğiz, malum uzak yol, onun için şimdiden ellerinizden öperim.Mektuplarla kutluyordu bayramlarını ama satırlar hüznünü ve çaresizliğini çoktan iletiyordu karşı tarafa...
Cep telefonu ve internetin arasına sıkışmamıştı âşıklar. Özenerek sevdalarını satırlara nakşederler içine de kurutulmuş çiçekler koyarlardı. Ulaklık görevi için mahallenin küçük ve biraz da saf çocuklarını tercih ederlerdi. Eğer bu posta görevi abiye duyurulmadan başarıyla ifa edilirse küçük afacan mutlaka ödüllendirilirdi.
Ya 505 gün şafak sayan askerler..onların dış dünyayla bağlarını sağlayan en kıymetli evraklardı mektuplar..?Görülmüştür? ibaresi onu daha özel kılardı belki de.Anadan,babadan,yardan,çocuktan ve hatta ahırdaki hayvanlardan bile haberler giderdi o satırlarla.Kahraman asker,gidiverir gelirdi bir anda memleketini tozlu sokaklarına..Bazen rüya görürdü,içi acırdı ve belki kan kokusu gelirdi burnuna ve helalleşirdi karaladığı satırlarla..Ve anne onun kokusunu taşıyan mektuptan önce şehadet haberini alırdı belki de...
.......................
İşte unuttuğumuz, yazmaya üşendiğimiz,hangi devirdeyiz deyip gereksiz gördüğümüz mektupların bir zamanlar hayatımızdaki yeri böylesine önemliydi .
Öykülerimiz, şiirlerimiz, denemelerimiz kurgulanmış olabilir ama yazdığımız mektupların hepsi gerçektir.
Teknolojiye ve medeniyete asla karşı değilim. Ama galiba biraz temkinliyim. Cep telefonundan aynı bayram mesajını onlarca kişiye göndermek bana hiç de samimi gelmiyor açıkçası Belki geçmişteki gibi kartpostal da gönderemiyorum ama yine de duygularımı iletmenin veya haberleşmenin daha anlamlı ve kalıcı olanlarını tercih etmeye çalışıyorum. Bu bence sadece geçmişe özlem değil,karşımızdakine daha çok değer verdiğimizin bir göstergesidir diye düşünüyorum.Nostalji olarak da olsa sevdiklerimize birkaç satırlık bir mektup yazmak hiç fena olmaz değil mi?

28 Ağustos 2009 3-4 dakika 6 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Evet. bir mektup almak veya göndermek çok güzel olurdu,çok güzel vede samimi duyguların satırlarıydı.ben şimdiye kadar hiç mektup yazıpta bir mektup almadım.Ama inanın Bu denemeyi okuduktan sonra bir boşluk oluştu galiba,ama biraz geç oldu sanırım.👍👍👍vede👑olmuş.

    tebrikler hocam.