Uçurtmayı Vurmasınlar

'Gardiyanlar avlu merdivenlerini çıkıp, idareye giden dış kapıyı da kapatırlar. Akşamı götürürler anahtarlarıyla birlikte. Yıldızları da...'


‘ Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman/ uykusunda bir kuş ölür ecelsiz..' tınılarıyla eşlik ediyordu sigara külü yalnızlıklarıma grup yorum o gece. Ardından uçurtmayı vurmasınlar başladı çalmaya... ‘ Ne kadarda ufalmış bedenin/ göz yaşıma sığdın sen...' diye bir girişi vardı ciğerimi bıraktım masaya. Günlerce dinledim aynı parçayı. Sonra bir gün bunun bir film olduğunu öğrendim. Fakat aslında ilk olarak roman olarak çıkmış karşımıza bu güzide eser. Roman Feride Çiçekoğlunun ilk romanı ve hatta yaşamının bir kesitiymiş. Feride hapishanede tanıştığı küçük Barış'ın gözünden sunmuş bize o ortamı.
Kitabın basımından 3 sene sonra kitap, beyaz perdeye uyarlanmış. Takdir edersiniz ki film kitaptan daha çok ses getirmiş o dönemde. Malum hayal gücümüzle kendi yönetmen koltuğumuza oturmaktan ziyade yönetmenliğini başkasının üstlendiği hali hazırda bulunan şeyleri hep daha çok sevmişizdir.

Roman ile film haliyle ayrı düşmüş. Romanın kurgusu filme aktarılırken değiştirilmek zorunda kalmış. Nitekim , kitaptaki soyut kavramlar beyaz perdeye aktarılamayacağından kitabın yazarı ve aynı zamanda filmin senaristi olan Feride Hanım tekrar düzenlemiş. Roman İnci'nin hapishaneden çıkışı ile başlar, film İnci ile Barış'ın yollarının nasıl kesiştiğini anlatarak.
'Barış'ı tanıdığım yerde ne çiçekler vardı, 'ne de başı bulutlarda bir çınar. O gevrek sesiyle simitçi bile giremezdi oraya. Taş avluya yalnızca kuşlar konardı bazen.
Kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi öğretti Barış bana. Düşle gerçek, onun o yarım sözcüklerinde öylesine iç içe geçerdi ki, dünyanın çirkinlikleri bir bulut gibi kayıp giderdi yarım göğümüzden. Taş avluda düşsel uçurtmaları uçurtmayı işte öğlece öğrendim Barış'tan...'cümleleriyle tanık oluruz bu hikayeye bu cümleler ile tanışırız onlarla.

Bu kitap da bu film de içinden onlarca ders çıkarabileceğimiz eserler. Yalnızca Barış'ın hikayesi değil ve yalnızca İnci'nin de. Bu koğuşa yeni gelen Filiz'in , Filiz'in kitap okuduğu için geldiğini öğrendiklerinde ona anlam veremeyen koğuş arkadaşlarının hikayesi. Bu halkını sevdiği için içeride olan Nevin'in , 12 Eylül sonrası sorgusuz sualsiz içeri alınan masumların hikayesi. Bu çalınan çocuklukların hikayesi.

Özgürlük kavramının adını bile bilmeyen Barış, sonsuz maviliğin taş duvarların sınırlarında ulaştığı zamanlarda gördüğü uçurtma ile bağdaştırmış özgürlüğü. Gökte süzülen o şey onun umut parçası olmuş fakat o parça silahtan çıkan bir kurşunla bir kez daha öldürülmüş.


Saygıdeğer şairler , sevgili okurlar; eğer hala Barış ile tanışmadıysanız en kısa sürede tanışmanızı naçizane tavsiye ederim.

Umutla kalın...

Unutmayın ki! Hiçbir özgürlüğe kurşun sıkılmaz.

15 Aralık 2017 2-3 dakika 15 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (4)
  • 6 yıl önce

    Unutulmayanlar arasında yer alan muhteşem bir baş yapıttı bana göre👍

  • 6 yıl önce

    kesinliklee... fakat çok az bilincinde olan var bu eserin bence daha büyük kitlelere ulaşmalı daha çok yüreğe dokunmalı...

  • 6 yıl önce

    Hiç izlemeyen olmasaydı daha yazık olurdu en azından bilincine vararak okuyanlar / izleyenler gerçek anlamda izleyicidir gerisi teferruat bana Gülnur hanım zira bir eserin değeri sayıyla ölçülmez👍

    Sevgilerimle

  • 6 yıl önce

    Tebrikler kardeşim 😍 👍👍