Umursama

Unutmak bu aşk masalında yazmayacaktı, ayrılıklar koğuşuna atılırken aşk dolu sevaplarımız; biz bizi bizden çalan olmayacaktık. Gönlüm açık kalmış, üşütmüşüm, ayazda kalmışım, viranelerde biçare dumanını içine çekmiş gül rengi yalnızlığım... Ben sende aşk türküsünün sersefil kalabalığı, sen bende umutlarımın sessiz kaçışları... Kimin gönlüne ilikledin gönlünün düğmelerini, kimin çıplaklığında dolaşamadan ellerin; sırf bedene değil, kimin ruhuna ruhunu teslim ettin?

Bitmek bu sevdanın ayarında değildi, bitmek sabah güneşimin akşamın karanlığına sövüşü değildi.

Sen hâlâ kalbimde kül rengi yangınımsın. Alevlerin güneşimi yaksa da seller sular beni bekler gözyaşlarımla.

Sevmedim sanmıştın, hiç sevmedim. İmsak vaktinde karaları bağlayıp ruhumdaki teslimiyetin sırf tek çaresi sen olmadın sanmıştın.

Saçlarını okşuyorum yalnızlığımın, kalabalıklara denk gelsin; bulsun, o da sevsin istiyorum birini.

O kadar sadık ki bana; sevemiyor bile benden başka birini. Sadakatin tozunu yutan sevdiğim sen olacaktın.

Günler hızlıca ilerlerken ayların sensiz söylediği şarkılar dilimde nakarat, gönlümde beraat, aklımda müebbet yiyen oldu. Cezaları hep seni hatırlatmaktı aklıma; gönlümdeki çıkmaz sokaktan kaçmaktı ve dilimdeki en güzel sözler olmak...

Göremiyorum artık seni. Caddelerde, sokaklarda, izmaritini kaldırıma düşürüp fark etmeyen adamlarda, sokak çocuklarında, kahpe kurşunların denk geldiği canlarda arıyorum, göremiyorum.

İzlediğim filmlerin başrol oyuncuları hep ölüyor. Bir tek kavuşmak doğmuyor benimle; gitmeseydik, sen ve ben, ben ve sen, aşk ve sen; aşk ve ben; biz... Seni unuttuğumu sanmasını istedim aklımın, aklımdan yalınayak geçen sen değildin; kalbimin yalnız sana açık kapısından içeri bakıp kaçan da sen değildin. Kalemimin senin için ne yaptığını biliyor musun?

Oysaki sen, gözü kapalı aşk oyunlarının bir numaralı soysuz başrolüydün hep. Kalemim tezgâh açıp orta yerlerde 'gel aşk, bana gel, sevdiğine gel' diyerek yalnızca seni çağırdı, yalnızca seni seçti.

Ben onu elime aldığımda tükürüklü izleri kaldı parmaklarımda. Beni sırf seni ona getirebilmemin ümidiyle istiyordu. Kalemim bile yalnız seni istiyordu. Aşk yosmalarının kumarhanede kaybettikleri bir yenilgi saydın bu aşkı, orospu kaldırımlardan geçen namuslu kızı harcadın bu yüzden. Tek suçu kaldırımların orospuluklarının sen gittikten sonra farkına varmasıydı. O namuslu kız namussuzluğunu bile seni çok sever gibi sevdi.

Gittin işte. Bir kalemim, kâğıdım, tümcelerim; şarkılarım, bir de seni arayan buğulu gözlerim kaldı bana. Çarşı pazarda satmak istedim hepsini, fakir fukaraya umut aşılayıp bir halta yarar göstermek istedim aşkın...

Aylar hızlıca ilerlerken bir sen yoksun bana. Her şey var, herkes var, nefret var, sevmemek var, acı var; bir tek sen yoksun bana.

Peki öyleyse, varsam geçmişinde; yok'um artık geleceğinde. Geleceğim gelecek sensiz.

Hoyrat anılarımın tuzu biberi sen olacaksın yine ama boş ver; bunu da beni umursamadığın gibi umursama. Sen sevmekten ne anlarsın be?! Senin için yok varsa yok etmek de kalpsizliğinin fıtratında var...

23 Mart 2016 3-4 dakika 464 denemesi var.
Yorumlar