Unutulmayan Üç Güzel Unutulan Klasikler Bunları Kim İpler

Zuhal Topal, Seda Sayan, Esra Erol ekranların üç güzeli, üç ibibik, üç yıldız, üç ay, üç fırtına, say say bitmez onların güzellikleri... İnternet'de siz de denk geldiniz belki, kısa bir röportaj yurdum insanı ile... Soru çok basit ''Evlenme programı sunan üç ünlü ismi sayar mısınız?'' Saymaz mı yurdum insanı, hem de hiç teklemeden, oflamadan, puflamadan... Hemen hemen kendisine her soru sorulan, bu üç güzelin ismini bildi ''Seda Sayan, Esra Erol, Zuhal Topal.'' Burada bir anormallik yok tabi ki... Anormallik ikinci soru sorulunca çıkıyor ortaya... O soru da çok basit ''Dünya klasiklerinden üç tane kitap ismi yazarı ile birlikte söyler misiniz?'' Bu soruya da röportaj yapılan hiç bir insan cevap veremedi ki ben de şaşırmadım desem yeridir...






Bazı bazı ilginç cevaplar verenlerde oldu, klasiklere tabi canım. Adamın biri ''Hemen sayayım ağabey dedi, Anna Karanina bir, Anna Karanina iki, Anna Karanina üç... Soru soran arkadaş beş ya da altı tane klasik sayın dese, devam edecek arkadaş yine Anna Karanina dört, beş diye... Bu biraz da Hababam Sınıfında ki o sahneye benzedi, hani Hoca soruyor ''Balkan Devletleri kaç tanedir?'' Cevap ''Ohooo o kadar çok ki'' diye devam eder, sonra rakam yüzlere binlere kadar çıkartılır, öğrenci tarafından...






Burası güzel yurdum Türkiye, Sabahattin Ali'nin çok da bilinen bir eseri olan ''Kürk Mantolu Madonna'' kitabının adını duyunca ''Madonna var mıydı o zaman?'' diye lafa güm diye dalıp nakavt olan güzeller de var bu vatanda...






Yurdum insanı kafasını doldurmayan, kendisine beş kuruş faydası olmayan saçma sapan evlilik programlarını, saçma sapan magazin programlarını gece yarılarına kadar seyretmekten, bütün cumartesi ve pazar günü mesaisini bu programlara ayırmaktan, haliyle dünya klasikleri arasına giren Anna Karanina gibi, Ölü Canlar gibi, Paris Düşerken gibi, Savaş ve Barış gibi eserleri ve yazarlarını bilmemesi çok da yadırganacak bir şey değil... Unutmayalım ki bir zamanlar Tito yönetiminde bağımsız bir ülke olan Yugoslavya, Tito öldükten sonra televizyonda ki saçma sapan dizilere ve programlara daldıklarından, ülkenin parçalara bölünmesini, seyretmişler, engellemekten de çok uzak kalmışlardır...






Resmen halkımız uyutuluyor. Lütfen bunun farkında ve bilincinde olalım ki başka ülkelerin yaşadıkları acı tecrübeleri bizlerde yaşamayalım. Mutlaka fark etmişsinizdir, Fetö davası ile kapanmadan önce o malum televizyon kanalında bir çok olay metafizik biçimde ve insan aklının sınırlarını allak bullak edecek şekilde diziler, programlar ile kafalarımızı bulandırıp durdu... Sırlar Dünyası, Beşinci Boyut gibi uçuk kaçık diziler, subliminal mesajlar ile milletin bilinçaltına bir çok olumsuzluğu pompalamaya çalıştı... Bu programların sunuculuğunu yapan arkadaşlar, sadece aldıkları paraya baktılar haliyle... İnsanlar bu programdan bir şey alıyor mu ya da almıyor mu, onlar için bir önemi yok... Ben de yanılsaydım keşke, bir iki tane insan da üç beş tane dünya klasiğinin adını verebilseydi...

21 Eylül 2017 2-3 dakika 1378 denemesi var.
Yorumlar (2)
  • 6 yıl önce

    O röportajlar avamla yapılmıştı, yurdumun hamuru maalesef ortalama o verimde insanlar türetiyor. Geçen yıl bir profesör "eğitimli insanların sayısı arttıkça beni hafakanlar basıyor" demişti. Toplumun geleceğine şekil vermesi gereken birisinin bunu söylediği bir dönemde gariban halktan çok şey beklememek lazım. Ülkede bir mecraya sürükleniyoruz. Hayra alamet bir sonun bizi beklemediği aşikar. Ama sorun şu ki; bu yolculukta direksiyonu elinde tutan irade muhalif kampları öyle güzel dizayn etmiş ki, muhalefet biribirine muktedirden daha çok enerji sarfediyor eleştirel anlamda. Hiç bir muhalif kamp kendine bakmadan diğer muhaliflere silleler savuruyor.. Sonuç olarak "atı alan üsküdarı geçti" haklılığı pekişen bir söz olarak dökülüyor muktedirin dudaklarından.

  • 6 yıl önce

    Teşekkür ederim Celal Bey...