Üstün Irk Sevdası ve Hüsran

Dünya savaşlarının birincisinin sonunda Almanya yenilenlerin safındadır. Galip devletler, İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, İtalya Almanya’ya çok ağır ve aşağılayıcı koşullarda barış antlaşması imzalattılar.

Savaş büyük can ve mal kayıplarına neden olur. Asker ve sivil milyonlarca insan ölür, kentlerin birçoğu harabeye döner. Fabrikalar tahrip edildiği için üretim durur, açlık kol gezmeye başlar. Yüksek enflasyon halkı iyice sefirleştirir. Para pul olur.

Almanlar devletlerini kurduktan sonra girdikleri her savaştan büyük utkularla çıkmışlardır. I. Dünya savaşı yenilgisi Alman halkı arasında büyük şaşkınlık yaratır.

Adolf Hitler adlı Avusturya doğumlu bir kişi savaş yorgunu, moralsiz halkın milliyetçi duygularına hitap ederek kurduğu Nasyonalist Sosyalist Partiyi her türlü demokrasi dışı yolları zorlayarak iktidara taşır. Alman Irkının uygarlık yaratan üstün bir ırk olduğunu savunur.

Kavgam (Mein Kampf) adlı kitabında amaçlarını anlatır. Kendi ırkının yükselmesi için diğer ırkların feda edilmesi tezini savunur. Bu uygulamadan en çok Yahudiler payını alır. Binlerce Yahudi kıyıma tabi tutulur. Saf Alman Irkı için insan haraları kurulur.

Yahudiler başta olmak üzere bütün muhaliflerini saf dışı bırakılır. Alman halkını seferber eder Hitler. Silahlanmayı akıl almaz hızla sürdürülür. Hitlerin önünde hiçbir engel kalmamıştır dünyaya egemen olmak için. Alman Halkı, liderlerinin çılgın projelerine dur diyememesi acıdır! Çok acıdır!

Bu arada Atatürk Türkiye’si Hitler zulmündün kaçan Yahudi bilim insanlarına kucak açar. Bu uygulamadan hoşlanmayan Hitlere karşı Atatürk, “Bir onbaşı kendi cinayetlerine beni alet edemez.” diyerek ülkemizin kalkınmasında büyük emekleri olan bu insanların ülkemizde çalışmalarına olanak sağlar. Ve Hitlerin akıl dışı ırkçı uygulamalarına saygı duymaz.

Büyük Avrupa ülkelerinin yöneticilerinin duyarsız politikalarından da yararlanan Hitler II. Dünya Savaşını başlatır. Önceleri büyük başarılar sağlar Nazi ordusu. Fransa yenilir. Paris işgale uğrar. İnsanlık büyük kayıp yaşar. Nihayet saldırgan Almanlar yenilir. Savaş 65 Milyon insanın ölümüne neden olur.

Savaş yıllarında babam askermiş. Ara ara o yılları şöyle anlatırdı:

“Hitler adlı bir adam çıkmıştı ortaya. Her tarafını ateşe vermişti. Dünyayı Allah’a boş bırakacağız diyordu…”

“Kumandanımız sabahleyin erkenden bizi uyandırır, ‘Oğlum ne yatıyorsunuz. Düşman tan yeri ağarırken hava saldırısı başlatır.’ İkazlarıyla bizleri uyandırırdı.”

“Sılayı, köyü unutmuştuk. 36 ay askerlik yaptım.”

Türkiye Cumhuriyeti idarecileri büyük bir ustalık örneği sergiler. Devletimiz, ulusumuz bu ateş çemberinin dışında kalır. Bize hediye kararma geceleri, ekmeğin karneye bağlanması kalır bu savaştan. Evet, ”önce ekmekler” bozulur savaş sonunda ülkemizde.

Savaş sonunda savaş galibi büyük güçler dünyayı parsel parsel bölerler günümüzün klasik deyimiyle. Kendini yalnız hisseden Türkiye Atatürk’ün tarafsızlık politikasını terk ederek batıya eklemlenir.

Savaş içinde insancıl duygular da yaşanır. Leningrad savunmasına katılan K. M. Simonov sevgilisine, “Bekle Beni” adlı en ünlü savaş şiiri kalır.

Bekle Beni

Bekle beni, döneceğim ben

Çok çok, bıkmadan bekle!

Sarı yağmurların

Hüznü basınca,

Kar kasıp kavururken,

Kızgın sıcaklarda – bekle

Uzak yerlerden mektuplar kesilince

Bekle beni

Birlikte bekleyenlerin beklemekten

Usandığına bakma, bekle

Bekle beni, döneceğim

Unutmak zamanı geldiğini

Ezbere bilenleri

Hayırla anma!

Varsın oğlum, anam

Hayatta olmadığıma inansın,

Dostlarım beklemekten usansın,

Ocak başında toplanıp

Acı şarapla

Yad etsinler beni

Sen bekle. Onlarla birlikte

İçmekte acele etme

Bekle beni; döneceğim,

Bütün ölümleri çatlatmak için döneceğim!

‘Şansı varmış…’ desinler,

Beklemedikleri için,

Beni bekleyerek

Düşman ateşinden nasıl

Koruduğunu anlayamazlar

Sağ kalışımın sırrını yalnız

Senle ben bileceğiz-

Bütün sır -senin

Başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende

Konstantin Mihavloviç Simonov

Almanlar yenilir başkent Berlin düşer. Alman liderler, Hitler intihar eder. Hitlerin sevgilisi Eva Braun’un siyanürü içmeden önce, “Benim Bavyera’ma, Kara Ormanlarıma selam söyleyin.” Diye hümanist bir istekte bulunur!

Sözün özü, kişisel hırs, akıl dışı düşünce ve hedefler için yapılan savaşlar insanlığa acı ve gözyaşından başka bir şey bırakmıyor. Sadece Atatürk’ün dediği gibi: “zaruri olmadıkça savaş cinayettir.” O zaruret, sadece vatan savunmasıdır.

08 Mart 2020 4-5 dakika 148 denemesi var.
Yorumlar (2)
  • 4 yıl önce

    Irkçılık dinimizde de kabul görmeyen bir olgudur. Allah sadece kullarımın takvasına bakarım der, bir çok ayeti kerime de... Kulluk bilinci de bunu gerektirir. Şimdilerde Avrupa'da yine hortlatılmaya çalışılıyor bu hastalık. Tabi ki seveceksin içinden çıktığın toplumu ve ırkını, kimse sevme demiyor, ancak üstünlük taslamak diye bir şey olmamalı... Söz de Ermeni Soykırımını kabul eden Almanlar önce İkinci Dünya Savaşında yaptıkları katliamların hesabını nasıl vereceklerini bir düşünsünler... Hala da o Hitler artıkları pisliklerini yabancı düşmanlığı ile ortaya koyuyorlar, yazık hem de çok yazık. Kutlarım Hocam güne düşen bu yazınızı...