Uykuda Geçen Z/amanlar


Şehitler ölmez derdi annem..Kanatlı hayal ederdim melekleri küçükken..Resimlerini seyrederdim misafirliğe gittiğim evlerde..Bize görünmediklerini bilmezdim o zamanlar..Saklambaç oynardık birlikte her gece gizlice.. Nedense hep onlar sobelerdi beni, sessizce bir yerde..Her köşede bir melek bulurdum, iyilikten kalma..

...

Bir sabah köyümüze iki kanatlı melekler geldi..Hanife ablanın bahçesinde durdular bir müddet, kimse görmedi..Meğer Fuzuli'yi şehit vermişler o gün askerde..Fazla görmüşler bir canın daha yaşamasını..Fuzuli sessiz bir gençti..Çerkes kızı, çerkes kızıı!..Diye uzaktan bağırırdı, asi çocukluğuma..Ses etmezdim ama çok kızardım içten içe..Bunun sevgiden kaynaklandığını bilmezdim, çocuk kalbimle..Bazen de dayanamaz ç/akıl taşları atardım Fuzuli'ye..O da aynı taşları alıp bana atardı tekrar usulca..O gittikten sonra ç/akıl taşlarıyla oynadım sadece, ağabeyim diye sevdiğim Fuzuli'den bir daha haber alamadım..

Hanife abla o gün olanlardan habersiz hamur yoğurmuş, ekmek yapma derdinde..Yıllar sonra ağzından dinledim o gün olanları, oturduk karşı karşıya..Komşusu Ayşekadın önce keşik vermemiş Hanife ablaya, sonra şehit haberi duyulunca sessizlik çökmüş tüm ova halkına..Herkes duymuş da bir tek şehidin anası Hanife bacı bilmemiş olanları..O ana ki; akşam sofrasına sıcacık bir ekmek koyma telaşında..Ayşekadın sıra konusunda ısrar etmemiş ilk defa..Her ekmekte ciğeri yanmış o gün Hanife ablanın..Söyleyememiş içindeki sıkıntıyı, tüm çilekeş analara özgü..Sıkılmış gizliden yüreği o gün, bilinmez kaç kere..Üst üste ekmek atmış O, her şeyden habersiz..Ekmekler kadar yanmış yüreği her defasında..

...

Ateş düştüğü yeri yakar diyorlar, ateşin şiddeti alıyor gözlerimi, yürek ayırmıyor düşerken..Her yanda analar ağlıyor, katil-maktül ayırmıyor hüzün..Bir tek kötülüğü seçenler bilmiyorlar hüznü, gözyaşları içinde dizlerinin üstüne düşmeyi, ayrılık dolu bir akşamüstü..Kötülük dinlenmek bilmiyor, yorgunluğuna inat dünyanın..Yaşlanmışılığına bakmadan, en büyük kötülüğü yapıyor insanlık dünyaya..Gören de, sadece insanlar yaşıyor sanacak içinde!..Kiracısı olduğumuz evin, ev sahibi olmak da niye?..Ormanlarda kral kesilmek, kuralsız ve arsız bölmek, parçalamak, yutmayı istemek ne diye?..Cevapsız sorular, cevaplanılmaktan korkuyor en çok..Cevapsızlık oluyor tüm soru-n-ların cevabı..Susuyoruz, bulmuş gibi her soru-n-un cevabını..Suskunluk oluyor içimizdeki fırtınaların ortak adı..En çok fırtınada yürekler susuyor..Uykuda z/amanlarla, ömür geçiyor..Duyulmuyor bu yüzden yeterince ahlar, eyvahlar!..Fuzuli görülünce canlar, amaaannn!.. " Eceli gelenin gittiği bir dünya işte ", diyenlerin sayısı artıyor her geçen gün, artık acı vermiyor bir ananın "el-aman!.." deyişi bile..

Zihinler karmakarışık olmuş, izlemeye alıştığı karelerden..Kimisi de ezberlemiş fuzuli saydığı ölümleri, sayısala vurmaktan ibaret olmuş giden her canın yüreklerde bıraktığı yenilgi..Gidenler kazanmış, kazanmış da, nedir bu içimizdeki büyük yenilgi ? Neden bu ölüm sessizliği?..Bir haber bülteni daha burada sona erdi, azıcık daha bekleyin, malumunuz araya reklamlar girdi..Belki yeni ölüm haberleri buluruz siz bize dönene kadar.." Sakın kanalı değiştirmeyin o zamana kadar!.." diyen haber bulma delisi bir medyanın, reyting telaşına kurban verilmiş acı dolu haberleriyle, ikiye katlanıyor hüznümüz..Televizyon izlemekten emekli ediyoruz kendimizi, bıkıyoruz bu sıkıcı yarıştan..Ölüm haberlerinde bile izlenmek, beğenilmek derdinde olan rekabet düşkünü insanlar bölüyor uykularımızı.." Bu bizim sesimiz olamaz ! " diyoruz fısıltıyla..Ama hala çıkaramıyoruz sesimizi istediğimiz gibi..Uykuda geçen z/amanlarla, tüketiyoruz işte ömür sermayemizi..

...

Annem en çok melekleri anlatırdı akşamları masallarda..Dedem; meleklerle, şeytanların savaşından bahsederdi, sıcak köy akşamlarında..Cenkler, zaferler süslerdi çocuk beynimi..Ufkumu delerdi iki kan/atlı melek..Bir melek olmayı hayal ederdim, insan olmanın değerini bilmeden önce..Ve neden sonra, iyi bir insan olmanın meleklik makamından daha üstün olduğunu öğrendim, melek gibi insanları gördükçe..Ve şeytanlara olan kinimi söndürdü, şeytanları aratmayan insanların varlığı..Söndürmek istedikçe onlar iyilik ateşini, şeytanlar bile tatildeymiş gibi geldi bana, kötülüğün insan eliyle gerçekleştiğini gördükçe..Şeytanlara yersiz suçlar yüklemekten kurtuldum..İnsani erdemlerini yitirmiş canavarlardan hep korktum, annemin anlattığı dev masallarında..İyiliğin devleşip, kötülüğün cüceleştiği bir küre hayal ettim, her masalın sonunda..Cesur yürekler sayesinde masallar hep zaferlerle bitiyordu nasıl olsa..Neden bizim için de olmasın aynı güzellikler diye düşündüm, kalemimi kuşandım kötülüğü silmek için, bu amansız yarışta..Şeytanlar bu iklime hiç uğramadı...

...

İki kanatlı iki melek götürdü o gün Fuzuli'yi..Daha söyleyecek sözlerim vardı O'na, söylemeye çekindiğim..Belki kalsaydı ç/akıl taşı oynardık yine, çerkes kızıı!..Diye bağırınca, kızmazdım O'na..Hem niye vedasız gitti ki?..Askerden dönünce beni gezdirecekti, pamuk şekeri yiyecektik beraber, ezilmeyecektik bizi dışlayanların karşısında..Bir yanımla göçmen kızıyım diye kimse hor bakmayacaktı bana; Türk, Kürt, Çerkes diye ayırmadan hep beraber oyunlar oynayacaktık bu ovada..Fuzuli ağır bir çocuktu, hem inançlı hem doğuştan insandı her yanıyla..Kötülüğü bilmezdi saf yanlarıyla, kimseye öfkelenmezdi..Sanki bilirdi kanatlı meleklerin bir gün O'nu almaya geleceğini..Belki de o da görürdü kanatlı melekleri benim gibi..Ama artık gitmişti bir kere, bizi bırakıp..Ve meleklerle dönmüştü, O da kanatlar kuşanıp..O gün O'nu son defa gördüm..Herkes Türk bayrağı sarılı tabuta bakarken ben O'na b/aktım..İki kanatlı iki melek tutuyordu Fuzuli'yi..Herkes ağlarken o gülümsüyordu bana..Sanki ben ölmedim der gibi, göz kırptı bir ara..Annemin; "Şehitler ölmez yavrum!.." deyişini anımsadım işte tam da o anda..Ben de gülümsedim son kez Fuzuli'ye, bunu kimse bilmedi..Çocuk ellerimle el salladım son bir defa O giderken.." Yine de, gitme!.." diyemedim, çekindim belki de..

...

Oysa çok sevmiştim Fuzuli'yi, O'nu gereksiz bulanların aksine..Giderken ç/akıl taşlarını bırakmıştı bana oyun diye, tüm oyuncakların aksine..Yalnız oynadım Fuzuli'den sonra tüm oyunlarımı..Unutmadım kanat takmış halleriyle göğe doğru uçarken, O'nu..Bir de iki melek hiç gitmedi hafızamdan..Hanife ablanın hıçkırıkları karıştı o gün göğe..Herkes Henife derdi O'na, ismini doğru söylemezdi kimse..Hanife abla, o gün ekmeği pişirdi pişirmesine de, ciğeri de pişti aynı anda, neden olduğunu bilmeden..Herkes sıcak ekmeğini yedi eskisi gibi Hanife ablanın sofrasında ama, bir tabak hep boş kaldı..Fuzuli'yi kimler aldı?..Hanife ablanın ahlarını hangi rüzgar?..O günden sonra ahlar suskunluğa karıştı...Hanife abla ağlamasın diye, kimse anmadı gidenlerin adını fuzuli yere..İsminin tersine, Fuzuli; kötülüğün asi çığlığına karşı geldi..Şeytanlardan emanet insan canavarlara fırsat vermedi..Belki de burada olsa, o canavarlar bu ovaya da gelecekti..Belki bıraksa cepheyi, kötülük tüm dünyayı saracaktı..Herkes Fuzuli'yi öldü sandı..Yaşananları ise bir masal.. Oysa hepsi gerçekti ve gerçeğin masalı henüz bitmedi..

Tarih hiçbir zaman kötülük yapanlara sonsuza kadar fırsat vermedi...Fuzuli sadece şehitliği seçti, dalgalansın diye bayrağımız..Hüznün rengi siyaha dönünce, ay yıldızla aydınlandı yürekler..Özgürlük en sevdiğim oyun oldu, ç/akıl taşlarından sonra..Esirliği hiç sevmedim..Fuzuli gittikten sonra oyunlarımı, hep kendimle oynadım..Yanımda iki kanatlı iki melek..Kötülük büyümesin diye sadece onlara gülümsedim, onlar da bana..Bir de umut dolu yarınlara..Beraber gülümsedik, Fuzuli olmasa da..

Sen de yüreğindeki güzellikleri anımsa!..Sakın hırslarına aldanma!..Geçici bir konuğuz bu handa, kimseyi fuzuli yere ağlatma!..Bak kiracısıyız ya bu hanın, biraz hancıyız işte, biraz da yolcu..Türk bayrağı, dostluk kokan bu hanın bayrağı, özgürlüğümüz kan isteyenlerin sonu..Kimse bizim olanları alamayacak elimizden, biz vermeyi istemedikçe..Kırmızı bir çatının altındayız bu yüzden, bak!..Her yanımızı sarmış ay yıldızlar..Bereket kokan bir handayız, her yanda kutsallar..Sen de sesi olabilirsin sesinle bu güzel toprakların, atarak zihninden şeytanca nefesleri..Sen de sevebilirsin, insan diye bakınca herkesi..Silebilirsin eğer istersen içindeki kini, nefreti..Yeter ki geçici olduğunu bil, bu handa...Sakın fırsat verme, tuzak kuranlara bu topraklarda..

Ateş odun ister, yürekler ilim..Eller kalem ister, sevmek cesaret..Bilge yürekler savaş istemez hancı!..Sevgi, düşmanlık bilmez..Cahilliği silelim istersen önce, kalem tutan elleri büyütelim..Haydi hancı, çok işimiz var sen de biliyorsun..Bir can daha fuzuli görülmesin diye yeni fidanlar büyütmeliyiz..Durma hancı!..Azalıyor bak anlattıkça, yürekteki sancı!..Öğrenilmiş çaresizliğimizi yeneceğiz, daha cesur adımlarla barışa yürüyeceğiz..Şeytanların asi çığlıkları terkedecek toprakları..O'nu işlemeyi bilenler sadece, çoğalacak bu coğrafyada..Sabret hancı!...Ama sakın cahilliğe göz yumma..Bir de savaş isteyen korkusuzlara..Onlar ki; kendilerine olan inançlarını kaybetmişler çoktan..Korkularını öldürmüşler bu yüzden..

"Biz sevgi alır, sevgi veririz..Biz kötülüğü inancımızla yeneriz..Gözü dönmüşlere fırsat vermeyiz..Han bilene hancı, dar bilene sancıyız..Bir çay daha hancı!..Bak sabaha az kaldı..Yine umut sardı yüreğimi...Dertlerim azaldı seninle..Kıymetlendi yeniden fuzuli sandıklarımız gözümde..Şimdi sen söyle hancı!..Fuzuli burada olsaydı ne söylerdi bize, nasıl olmamızı isterdi?.."

...

İki kanatlı iki melek gördüm az önce..Bir şerit gibi hayatlarımız gözlerimden geçince.Sen çay demliyordun, ben ateşi seyrediyordum.." Şehitler ölmez " derdi annem, vallahi yalan söylemiyorum..Ortada gördüğüm Fuzuli'ydi..Hala dimdik ve hala sevinçliydi..Bir kaç damla kan vardı alnında, al bayrağımızdan emanet..Bir de ışık parlıyordı yüzünde, ay yıldızlı gecelerden kalma..Gülümsedi bana yine, ey hancı!..Bir de bu kötülük artık devam etmeyecek dedi..Göz kırptı giderken, yine hiç ölmemiş gibi..Ç/akıl taşları kaldı elimde, O giderken..Fuzuli ölmemiş hancı!..Öldü diyenler kocaman bir yalancı!..Meğer uykuda geçen zamanlar bize aitmiş, sessizliğimiz en büyük esaretimiz..

Misafirlere söyleyelim de bu hanı kirletmesinler bir daha...Ya misafir gibi otursunlar, sövmesinler içlerindeki darlıktan, bu hana ve toprağa ya da başka hanlarda konaklasınlar, ağıtlar yaktırmasınlar bir daha..Biz durmasını bilmeyenlere git demesini de biliriz..Kardeşlik ve sevgi kokan bu hana, teşekkür etmeyi bilen misafirler getiririz..Eğer istersek göğü, gökkuşağına bezeriz..Bu hanı farklı ve tatlı insanlarla yeniden yaşanılır kılarız..

Öyle değil mi hancı?..Asılmasın yüzün bak, sabaha az kaldı..Fuzuli selam göndermiş geceden, ç/akıl taşarının sıcaklığı duruyor hala geçmişten..O da gelecekmiş zaten yakında..Sanma şehitler çok uzakta..Onlar her köşedeler, barış dokuyorlar geçtikleri yerlere..Yarım kalmıyor hiçbir iş, iyilik için olunca..

Haydi gülümse hancı!..Sen kocaman b/akınca yüreğini açıp, Hak hepimize yardımcı..Haydi uykuyu bırak, sessiz ahları bir tarafa!..Artık sen de dünyaya bak!..Uykuda geçmesin z/amanlar!..

...

Fuzuli sanmadıkça ölümleri ve karış karış insan kokan bu toprakları, bil kimse alamaz bizden, tükenir düşmanın oyunları!..Ey hancı!..Amaaan!..Demeyi bırakmanın zamanıdır, insanca kaynaşmanın..Yüreklice akmanın tam vakti şimdi..Beraber içilen çayın b/aşka oluyor; rengi, kokusu, t/adı..Birlikte demlenelim gel seninle, aynı demlikten dökülelim şimdi, farklı bardaklara..Ağzı yanmasın bizi yudumlayanların..Tadına doyulmasın bu handa, beraber yaşamanın..

Aç kapıları hancı!..Özgürlük girsin içeri..Dağılsın kapalı odaların kirli nefesi..Güneşe uyanalım hep birlikte..Karanlık getirmeyelim birliğimize..Ne olur artık susma hancı!..Anlat yüreğinde ne varsa..Tükensin hile kuranların nefesi!..Sabaha dönsün gecenin siyah rengi..Al bayrağımız dalgalansın yine..Neş'e dolsun yüreğimize..Barış çocukları saçılsın her yere, kalem tutmayı öğrendikçe minik yürekler..Bir de sevgi yayalım bu hana, minik ellerinde ç/akıl taşlarıyla, üzülmesin hiçbir çocuk fuzuli yere..Sadece sev hancı!..Kanatlı melekler bize yardımcı..

...

23 Ekim 2011

Çat Kapı / Şiirkolik Köşe Yazılarım

05 Aralık 2021 11-12 dakika 242 denemesi var.
Beğenenler (4)
Yorumlar