Uzak Hikayeler

Whitney Houston'un ölüm haberini televizyonlarda duymadan önce oluşmuştu yazının başlığı.
Türkan Şoray'ın siyah-beyaz bir filmini izliyordum . Adı da : Vesikalı Yarim.
Konu bilindik bir konu . Kadın pavyonda çalışmakta . Adam felekten bir gece çalmak için orada ; yanında arkadaşları da var. Sonra arkadaşlar ayrılır , bir takım olaylar ve aşk başlar.
Adam yaşlı babasıyla birlikte manavlık yapmaktadır. Pavyona gitmeden , kadını tanımadan ,
aşık olmadan önce bir hikayedir yalnızca kadının tüm yaşadıkları .
Uzaaak bir hikaye.

Whitney Houston bir otel odasında ölü bulundu.
Sanırım Whitney Houston gibi olmak, onun gibi yaşamak isteyen binlerce ; belki de yüzbinlerce , milyonlarca insan vardı yeryüzünde. Peki onun gibi ölmek isteyen birisi var
mıdır ?
Bizde de böyle ölen sanatçılar olmadı mı?
Bir zamanlar etrafları o kadar kalabalıktı ki oysa. Yanına bile yaklaşamazdınız.
Yanına yaklaşamazdınız çünkü onun etrafını saranlar hep 'dost' tu , siz 'düşman' olabilirdiniz
Siz de onun için uzak bir hikaye idiniz.

Her insanın yaşamında uzak hikayeler vardır. Uzak hikayeler , yaşayanların istediği gibi değil hayal edenlerin istediği gibidir.
Bir yerde bir insan masada önüne gelen yemeğe burun kıvırırken , uzak bir hikayede onunla doyacak birkaç çocuk vardır. Çöpe giden yemeklerle doyacak yüzlerce , binlerce , yüzbinlerce insan.
Bir yerde bir kadın ya da bir erkek eşinin bir tek sözüyle , bir tek hareketiyle boşanma kararı alırken , uzak bir hikayede o sözler sadece söz olarak kaldığı için mutlu olan kadınlar vardır.

Bu örnekleri saya saya bitiremezsiniz.
Uzak hikayeleri yadsıyamazsınız. Onlar hep olacaktır.

Babam 'Oğlum hep yukarıya bakma düşersin , arada sırada aşağıya da bak' derdi.

Uzak hikayelerden Yaşar Kemal'in Çukurova'sını hiçbir zaman unutmamaya çalıştım. En çaresiz zamanlarımda umut oldu bana. Sonra Fakir Baykurt köylülerini , Orhan Kemal fabrika işçilerini de unutmadım.

Çocukluğumu , okul yıllarımı da uzak hikayeler olarak hep anımsadım.

Dostlarımın hep 'gerçek dostlarım' olduğundan hiç şüphem yoktur.
Sırf bunun için bile hiçbir zaman zengin biri olmak istemedim.
Çok ünlü biri olmak istemedim.

Zülfü Livaneli' nin 'Mutluluk' romanını anımsarım hep.
Uzak hikayeler kesişir bazen bir yerlerde.

Dilerim ki çok kişi değil , az kişi sevsin beni.
Ama sadece ben olduğum için sevsin.

Otel odaları uzak bir hikaye olsun.
Başımı koyacağım küçük , sevimli , sıcak ve yakın bir öyküm olsun.

02 Ocak 2014 2-3 dakika 24 denemesi var.
Yorumlar