Vade Retro Amor

Sen bilir misin? insan nasıl kendini unutur. Haykırmak isterken dilinin altına sakladıklarını dudakları kurur, sesi boğazında düğüm olur. Ben bilmiyormuşum mesela, konuşmak isterken konuşamamayı, kaçmak isterken saplanıp kalmayı soğuk bir beton ağırlığında ve ustam dediğin kadar varmış, "şarkıların bu kadar güzel kelimelerinse kifayetsiz olduğu" gerçeği... Sen yokken halâ, yeni birşeyler daha öğretebiliyormuşsun... Öğreniyorum benzine su bulaşmış birinin cılız bir kibrit alevinde tutuşmasını, tutuşup sokaklara, evlere, çok sevdiği denize hatta kendine bile sığmayışını... sen biliyor musun? bilmiyorum. Bilmeden öğretemez insan deyip avunuyorum, bilmediğin gerçeğini...

Sonra bir örümcek kemirmeye başlıyor beynimi... Yudum yudum ömründen çalıp, hayallerimi, umutlarımı, dahası kendimi bile unutturabiliyor bana. Tarih sadece bazı konularda tekerrürden ibarettir dediğim kadar nefret ediyorum kendimden... Farkına varışımdan mıdır? tekerrür eden tarihli dilimlerin dışında oluşunu... Sonra yine bir avuntu, olsun diyorum varsın bu da olsun alışırım... Zaman... ilaç... umut... gibi tek kelimeli cümle başlangıçlarım oluyor ama itiraf edeyimmi buna artık ben de "inanmıyorum"...

Kabul edilmiş bir yenilginin kıyısındayım sevgilim. Bol sıfırlı zamanlarda! Bir fincan kahve, bir karalama kağıdı ve her zamanki gibi sigara... Senli ve kısa metrajlı bir kaç film daha oynatacağım son kez, geçmişten değil geçmekte olan zamandan.. Komplo ile gerçek arasında teorilerimi senaryo olarak kullanacağım ve kurtaracağım kendimi senden... Her şeyin olması gibi olduğu fikri daha ağır basıyor çünkü.. "Sana git dediğimde gidiyorsun artık ama kal dediğimde ne bir ses ne de bir şarkı çalıyor" arka fonda.. Mutlu olmakmış amaç, mutlu olmak için düşlerde yaşamak gerekmezmiş madem, düş kendini artık düşsüzlüğümden... Düşsüzlüğüme düş olan bir sendin düşsüz gecelerde, gece düşten daha güzeldi ama kabul getirmedim. Gece karanlıktı, sessizdi ve güzeldi... Sen geceden daha güzel... Anı anlamlandıransa bendim... Sen yoksun ve bu yazının sonunda hiç olmayacaksın... Gece hala güzel sessiz ve karanlık olacak... Her şeyin olduğu ve olması gerektiği gibi... Kısacası sevgilim, ben sevdiğim sürece sen bahane olacaksın... Anlamı aslında sen olmayanlarda oluşunun tek sebebi bu... Onların beni dinlediği kadar onları dinlediğimde, kendi anlamlarıyla daha güzeller... Kusara bakma sana yüklediğim anlamları geri iade ettiğimde sana senden başka bir şey kalmadı.. Acımasız olur mu? Ben acıdığım kadar...

Kısacası sevgilim sendeki anahtarın artık hiçbir anlamı yok, kalbim ve beynim kilitlenmeyecek artık benim.. Ve son ricam sana senden kalan son parçaları da alıp hayatımdan çık git!

24 Temmuz 2008 2-3 dakika 29 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)