Vazgeçilmez Ol

Seni ilk gördüğümde saçların, bir de o bitmek bilmeyen gülümseyişin. Uzun uzun bakamazdım dökülür gibi olurdu gözlerim. Gördüğüm her şey seni taşıyor. Yalnız sen varsın ve her şey silindi. Bir tek sen bir tek senin yüzün çok uzaklarda olsan bile.
Uzakların hiçbir anlamı yok, eğer meleklerin dediği gibi seninle aramızda gizemli bir bağ varsa, onu taşıyan bu mektubu okuduğun da seni bana getirdiği gibi, beni de sana getirsin. Ne düşündüğünü bilmiyorum ama bazı rastlantılar alın yazısından başka bir şey değildir. Ve söyle onu kim değiştirebilir. Yeryüzü üzerinde keşfedilecek en güzel şeysin sen. O kadar güzelsin ki sen; zamanda durup, başka bir zamanın kapısını açabilecek kişisin. İşte ?o' an, o' kapıyı açtığın an herşeye değer. Gökyüzü gibi birşey bu. Hayali gözümün önünden hiç gitmiyor.
Tükeniyorum nereye ait olduğumu, bir köşede kendime kurduğum dünyada kaçırdığım sayısız yaşam parçalarını unutup, ömrümü tüketiyorum.
Ankara'da birkaç gecedir uğultuyla soğuk bir rüzgâr esiyor. Yağmur çoktan başladı bile. Bir türlü alışamadığım gece nöbetleri yoruyor beni. Burada geçirdiğim günlerde hayatımın puslu, soğuk bir sonbahara döndüğünü gördüm. Güneşli sabahlara uyandığımda, dünyanın neresine gidersem gideyim imkânsızlığını bir kez daha anlıyorum. Hangi mevsimde olursak olalım seni düşündüğüm zaman hep güneşli, ışıltılı bir gün yaşıyorum. Şimdi senin sesinden duymak isterdim ankara'yı, şimdi durduğun yeri. Neredesin bilmiyorum ama kalbimin içinde kaldın sen. Sana neden ulaşamadığımı bilmiyorum. Eğer; içimde en küçük bir pişmanlık dahi olsaydı seni sevdiğime dair, bunları asla yazıyor olmazdım. Bütün o sözler, şiirler, gözyaşları hepsi seni bulmak, yakana yapışıp gözlerinin içine haykırmak ve seni sarsmak için di artık ben de seni görmek istemiyorum, hayatımı mahvettin önce bu sonu olmayan hayalden, sonra senden kurtulmalıyım olmalıydı duyman gerekenler ama olmadı gözlerin vardı herşeyi bitiren, sana bütün bir hayat boyu mutluluklar dileten. O kadar çok sevdim ki seni; her zaman bir âşık, bir sevgiliden çok benim bir parçam gibi görmek istedim seni ve herşeyden önce bir şeyi unuttum; senin gibi güzel, akıllı, parlak bir genç kızın hayalinin gerçekte ne olduğunu sormayı unuttum ve sana saf ve öz duygularımı açtım.


Bir güz ikindisi, bir ağacın gölgesi altında yirmi beş yıllık bedenimi ısıtıyor; güneş ışığının sıcak öpüşleri. Kalbimin gözü önünde uçuşan saçların rengârenk. Üzerinde en göz alıcı elbisen, gözlerimde yaş, yüreğimde duyguların en yücesi var. Neden korkuyorum? Aradığım bu değilmiydi? Umduğum, özlediğim sen değilmiydin. Seni gördüğüm son rüyamdı bu. İçimde büyüyen yansımalarını son bir daha kolluyorum. Gözlerimden arınmışlığın tedirğin ediyor, ruhumun derinliklerinde hissediyorum bunu. Elimde, o yokluktan başka hiçbir şey yok çünkü... Ruhumu soluksuz bir bekleyiş sardı. Belki bu yüzden yanına gelecek cesareti toplayamıyorum kendimde.

??zaman geçti yeni tomurcuklar çiçeğe durdu.
Güneş(in) okyanusun ötesinde sonsuzluğa battı.''

Susmam gereken yerde bunları sana haykırmakta nerden çıktı bilmiyorum ama senelerdir susmuyormuyum zaten. Tek vücut olup kendimle sevişmeyi ve en doğrusunun seni kararlarınla yalnız bırakmak olduğunu artık çok iyi biliyorum. Sonuçta senin gibi biri aldığı kararlarda yanlış yapıyor olamaz. Yanlışsa bile bu yanlışı bilerek yaparsın. Benimde bildiğim şey bir gün; ilk aşk, ilk erkek, ilk güzel sözler heyacanın bitince yaptığının o kadar da doğru birşey olmadığını anlayınca aklına gelecek olmam. Bu beş yıl sonrada olabilir, sen yaşlı bir kadın olduğunda ya da ölmeden bir dakika önce de olabilir. Hayatında saf ve öz, tek doğru olduğumu bildiğim için bunu düşündüm. Seni duydum aşkım, mutlu oldum ve senin sevgine doydum. Bir gün beni anacak olman ve benim duğrusunu yaptığım için huzuruma gıpta edecek olduğunu bilmem beni bundan sonra mutlu bir erkek yapacak.

Unutma...


Başkalarını senden daha çok sevebilirim ama seni sevdiğim gibi kimseyi sevemem. Daha fazla mutlu olmak seni sevmekle asla karşılaştırılamaz.

Şimdi gözlerimi elimdeki kalemin ucunda ezilen sessizliğin cızırtılarından ayırıp, gökteki yıldızların arasından inip uyku suretinde gözüken, ölüm şeklinde hüküm süren, ruhuma kök salmış bir gülün elleriyle, sessizce yaşlarımı siliyorum.
Herhalde, artık tüm bu yazdıklarımdan sonra daha zengin, bana yaşattıklarından dolayı daha yeşilsindir.
İşte sana; yüzlerce kelime tadında büyük bir boşluk ve ruhum bu boşluğa sığmayacak kadar sarhoş.

15 Mayıs 2011 4-5 dakika 6 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar