Virüs

..telefondaki sesi bana her şeyi anlatıyordu.Söylemek istemediklerini bile fark ediyor anlıyordum,yanılmamıştım.Kısa fakat benim için yeterli olan o konuşmasında sesinin rengini hemen hissettim.Günlerdir başından geçenleri,yeni bir hayatın başlangıcı gibi, tane tane yorgun düşmüş sesi ile özetlemişti.Hangi iklim ve coğrafyanın virüsü olmalı ki çok sarsmıştı bu kez.Bu virüsün bedende yaşattığı tahribat öyle bir iki sıcak ıhlamur veya nane limon ile atlatılacak konumda değildi.Diyebilirim ki hem çok üzüldüm hem çok sevindim,tuhaf ama böyle algıladım birden.Üzüldüm çünkü basit bir soğuk algınlığı olarak baş gösteren rahatsızlık aslında ciddi (zaturiye) bir hastalık sürecine girmiş günler ve haftalarca ilaç ve iğne tedavisi ile ancak yeni yeni düzelme gösteriyordu.Sevindim çünkü yıllarca sağlam bir bağımlılık ile sıkı sıkıya sarıldığı sigara alışkanlığına artık son vermişti,içmeyeceğim diyordu.Onun sigaraya olan sevgisi neredeyse her şeyden önceydi,onsuz yaşamı hiç düşünemezdi.Evet kesinlikle bırakmıştı bunu söylerken onu hiç bu kadar kararlı duymamıştım.Yaşadığı bu kabus dolu hastalığının sonucunda sigarayı bırakmış olarak çıkması,hastalıktan şifa bulduğu kadar önemliydi.Demek günlerdir uzun bir zamandır arayıp sormadığının sebebi yakalandığı ciddi bir hastalıktan.Sık sık görüşmek ve konuşmak dostluğunu bulduğum seval'in ilk ciddi rahatsızlığı olduğunu anlamıştım.Geçen dört haftanın yol haritası böyleydi.Bu geçen zaman zarfında iki telefon görüşmesi yapmıştım,birincisinde izinli olduğunu soğuk algınlığı diyerek geçiştirmişti.İzin almış istirahat yaptığını söylüyordu.Ayrıca yakın bir tarihte vefat eden arkadaşının haberi ile de üzgün olduğunu düşündüm.Hassas ve son derece sevgi dolu bir yüreği vardı,arkadaşının sevincini kendi sevinci,üzüntüsünü de kendi üzüntüsü görürdü.Onu iyi tanıyordum,bu vefat onu çok etkilemiş son derece sarsmış olmalıydı.Çünkü telefonda anlatışındaki hüzün,sesine vuruyordu,ağlamamak için kendini tutma gayretini hissediyordum,kesik kesik konuşuyordu '..arkadaşım..çok yakından bildiğim dost canlısı arkadaşımı kaybettim..cenazesine gittim...ölümün bu kadar yakın gezindiğini...çevremizde her an dokunacak gibi dolanışını bu kadar gerçek aklıma getiremezdim..hiç ama hiç beklemiyordum...çok ani oldu...' , aslında devam etmek istediğini ve konuşmakta olacağı konun zorluğunu anlıyor ve neleri daha anlatmak istediğini çok iyi biliyordum.Ne kadar vefalı ve dost canlısı olduğunu çok iyi bildiğim arkadaşımın,bu beklenmedik olaylardan herkes gibi belki daha gerçekçi olarak etkilenmiş olacağını düşündüm.Aradan bir hafta daha geçti telefondaki son konuşmamızda her şeyi daha iyi görüyordum '..biliyor musun sigarayı bıraktım...diyordu,hastaneye gidip gelmekten ilaç ve iğnelerle dans ettiğim günden beri içmiyorum,içmeyeceğim de..zaten düşünüyordum ama bir türlü bırakamıyordum...nasıl oldu bilmiyorum geçirdiğim bu ağır rahatsızlığın bana bir armağanı gibi oldu bu değişim...asla içmek aklıma gelmediği gibi kokusundan bile çok rahatsız oluyorum sanki...evet bu iyi oldu işte...biliyorsun yakın zamanda arkadaşım vefat etmişti aslında ondan önce son zamanlarda aklımda gidip geliyordu ölüm üzerine düşüncelerim....acaba ne zaman nerede nasıl bizi yakalayacak türünden öylesine zihnimde dönüp duruyordu ölüm teması..işte bu günlerin birinde arkadaşımın öldüğü haberini aldım...içim acı ile doldu,belli belirsiz korku ve endişe ile sarsıldım....ellerim ayaklarım titreye titreye gitmiştim...cenazesinde bulundum...hava serindi hem keder ve üzüntüden ruhum üşüyordu,hem havanın beklenmedik soğuğundan bedenim üşüyordu....kabre konulmak..açılan bir çukurdan bir daha çıkamamak...üzerine toprak yığmak ..her nefis(can)ölümü tadacaktır yazısı ile bir tabutun önünde olmak..kısacası canım çok yandı ve resmen ruhen ağlıyordum...üst üste geldi üzüntüler ve hastalığım...hem bu ölüm acısı hem üşütmek...işte böyle,şu kısa zamanda o kadar uzun yaşadım ki her şey vardı ömrümden...vurulduğum iğnelerin sayısını tahmin et bakalım..kaç ?..8 mi ,hayır tam 28 tane ...' ,anlattığı kısa özetlerle geçiştirdiği duygularını çok iyi anlıyordum,ne kadar gizlemeye çalışsa da bu ciddi rahatsızlıktan dolayı sesindeki o canlılık ve o ışık zayıflamıştı...Onunla bu konuşmadan sonra içinde bulunduğu şansız ve bahtsız ve talihsiz günlerin ona hiç yakışmadığını düşünüyordum.Özellikle arkadaşının vefatı üzerine tüm içtenliği ile kendini üzüntülere kaptırmış,dostluğunun gereği olan her şeye koşturmuştu.Aradan yine günler geçti kendisine ulaşamıyordum bir türlü.Yine çok merak ediyordum,en nihayet bir ikindi sonu karşılaştık.İyileşmiş çok iyi bir durumda görmekten sevinç duydum.Doğru, o uzun sohbette hiç sigara içmedi.Ona,çevrende bu kadar sigara içen insan görüyorken hiç mi canın çekmiyor dediğimde hayır asla demişti.Ve üstelik tüm çekiciliği ile nefes ve duman ve kül üçgeninden kendini nasıl çekebiliyorsun,bunu başarmakta zorlanmıyor musun dediğimde kesin bir dille artık sigara olayını kapattığını söyledi.Takdir edilecek bir kararlılıktı.Ancak bu rahatsızlık sürecinde başından geçenleri daha ayrıntılı anlatırken yeniden o anları yaşadığını fark ettim.O günlerin dayanılmaz ağrı ve acılarını tasvir ederken,bu ızdırap ve moralsiz geçen saatler sesine vuruyor,gözleri doluyordu.Her şeye rağmen yüzündeki gülümseyişler eksilmemişti,konuşurken her kurduğu cümlede matrak bazı kareler yakalıyor ve gülüyordu.Hastalığını kimi yerde ti ye alarak,kimi yerde kendisiyle dalga geçerek anlatış tarzı ile,kalbinin o harika güzelliğine bir şey olmadığını görüyordum Evet çok acı anlar yaşamış ağır bir hastalık geçirmiş ama o kalbi ve kişiliği mükemmel olarak dimdik ayaktaydı.Aslolan da buydu.Her tarafı yara bere olan eyüp peygamber için anlatılan kıssa da,ağır yaralı derin hastalığının kalbine sirayet etmediği için Rabb'ine defalarca şükreden Eyüp'ün durumu aklıma geldi,ey Rabb'im bana her türlü derdi kederi hastalığı verdin ancak seni zikredebiliyor ve sana olan inancımı korumada kalbim son derece sıhhatli,kalbime bir hastalık vermedin ya !! hamdolsun...hamdolsun,der .Seval'in tüm yaşadığı hastalık nöbetlerindeki çektiklerini gözlerimin önünden geçirdiğimde bu tutarlılığı gördüğümü itiraf etmeliyim.


09.04.2013/beylerbeyi

30 Nisan 2013 6-7 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar